Çok Güzel Bir Hikaye “BİR ÖĞRETMENİN YAPABİLECEĞİ DEĞİŞİM”


Çok Güzel Bir Hikaye “BİR ÖĞRETMENİN YAPABİLECEĞİ DEĞİŞİM”

Oniki yaşında alkolik bir anne ve babaya sahip Steve adında bir çocuk Amerikan Eğitim sistemi yüzünden yaşamdan kopmak üzereydi. Okuma yazmayı öğrenebilmişti, ama buna rağmen dikkati çekecek kadar başarısızdı. Okula gittiği birinci sınıftan itibaren başarısız olmasına rağmen hep sınıf geçirilmişti. Aslında Steve 12 yaşından da büyük, ergenlik çağında bir genç fiziğine sahipti, lakin Miss White onu fark edene kadar hiç kimsenin dikkatini çekmemişti.

Miss White güler yüzlü, genç, güzel, kızıl saçlı bir öğretmendi. Steve onu çok beğeniyordu. Fakat Miss White’ın verdiği ödevlerden hiçbirisini yapmıyordu, be yüzden de onunla arası pek iyi değildi. Onun sert sözleri kalbini kırıyor ve ödevleri teslim etme zamanı geldiğinde ödevini vermediği için cezalandırıldığında kendisini çok kötü hissediyordu. Ancak buna rağmen ders çalışmıyordu.

Okulun birinci yarıyılı bittiği zaman bütün 7.sınıf temel bilgilerden imtihan oldular. Steve verilen testi acele ile üstünkörü çözerek geri verdi ve her zaman olduğu gibi başka şeyler hayal etmeye devam etti.

Steve’in düşüncelerinde okula fazla yer yoktu, aklı fikri ormanda idi. Sıklıkla yalnız başına ormana kaçıyor ve alkol kokan evindeki görüntülerden, seslerden ve kokulardan kurtulmaya çalışıyordu. İyi olup olmadığını kontrol eden bir kişi dahi yoktu. Onun ormana gittiğinin bile kimse farkında değildi, çünkü kimsenin umurunda değildi. Tuhaf bir şekilde Steve bir tek gün bile okula gitmemezlik yapmıyordu.

Günün birinde Miss White’in sabırsız sesi onu içinde olduğu hayallerden çıkardı, “Steve!” Şaşkın bir şekilde Steve ona doğru döndü ve Miss White “Dikkatli ol!” diye devam etti.

Steve bakışlarını ergenlik çağının verdiği hayranlıkla Miss White’in üzerinde tutuyordu ve Miss White da 7.sınıfın girdiği imtihanın sonuçlarını açıklıyordu. “Sınıfa, “Hepiniz bir tek kişi dışında testi başarı ile yapmışsınız. Bunu söylemek beni çok üzüyor, ama size şunu söylemeliyim ki…” Miss White durakladı, Steve’in oturduğu yere doğru kısa bir bakış fırlattıktan sonra onun yüzüne bakarak konuşmasına devam etti. “Bu 7.sınıfın en zeki öğrencisi maalesef benim yaptığım testte başarısız oldu.”

Bayan öğretmen yalnızca Steve’e doğru bakıyordu ve Steve de bunun üzerine bakışlarını kaçırdı ve parmak uçlarına doğru bakmaya başladı. Bundan sonrası ise  tam bir savaştı. Steve hala ev ödevlerini yapmıyordu. Verilen cezalara rağmen daha da sertleşmiş, inat etmeye başlamıştı.

“Lütfen bir kere dene! Bir hafta dene!” Buna rağmen Steve değişmiyordu. “Sen zeki bir çocuksun! Yapabilirsin!” Hiçbir şey, hiçbir söz onu etkilemiyordu. “Kendine bir şans ver! Yaşamından vazgeçme!” Hiçbir şey değişmiyordu.

“Steve, lütfen! Ben seni çok önemsiyorum!” Vay canına! Birdenbire Steve anlamıştı. Birisi kendisi ile ilgileniyordu. Yani bir insan, tamamen karşılıksız ve olumlu bir şekilde kendisini umursuyordu.

Steve o akşamüzeri okuldan eve düşünceli bir şekilde döndü. Eve girdiğinde kendisine bakan bir çift göz aradı. Anne ve babasının ikisi de acayip kıyafetler içerisinde kendilerinden geçmişlerdi ve evdeki koku da dayanılabilecek gibi değildi. Çabucak kamp eşyalarını toparladı, fındık ezmesi kavanozunu, bir miktar ekmek, bir şişe su ve bu sefer bir de okul kitaplarını da yanına aldı. Ciddi bir ifade ile kararlı bir şekilde ormana doğru yola koyuldu.

Ertesi hafta başı pazartesi sabahı okula tam zamanında gitti ve sabırsızlıkla Miss White’in sınıfa girmesini bekledi. Öğretmeni sınıfa ağzı kulaklarında gülümseyerek girdi. Tanrım, öğretmeni çok güzel idi. Kendisine doğru bakıp gülümsemesini bekledi ama bu gerçekleşmedi.

Miss White öğrencilere verdiği hafta sonu ödevi hakkında bir test yapmak üzere imtihan kâğıtlarını dağıttı. Steve testi çabucak çözdü ve kâğıdını ilk olarak veren kişi oldu. Yüzünde şaşkın bir ifade ile Miss White imtihan kâğıdını aldı. Afallamış bir vaziyette kâğıdı baştan sonra çabucak okuyarak kontrol etti. Steve oturduğu yere döndü ama kalbi deli gibi atıyordu.

Miss White tam bir şok içindeydi. Steve’in oturduğu yere doğru baktı. Hemen yüzünde geniş bir gülümseme oluştu. Yedinci sınıfın en zeki öğrencisi ilk imtihanını başarmıştı.

O andan itibaren artık Steve için her şey değişmişti. Evdeki yaşantı aynı kaldığı halde yaşamı tamamen değişmişti. Yalnızca dersleri öğrenebildiğini keşfetmedi, aynı zamanda çok başarılı olduğunu anladı. Öğretilen bilgileri öğrenebiliyor ve bunları kendi yaşantısı içinde uygulayabiliyordu. Steve gelişmeye ve kendini aşmaya başladı. Artık tüm okul hayatı boyunca bu böyle devam etti.

Liseyi bitirdikten sonra Deniz Kuvvetlerine katıldı ve çok başarılı bir kariyeri oldu. Bu sırada hayatının aşkı ile karşılaştı, bir ailesi oldu ve Magna Cum Laude üniversitesini bitirdi. Tüm bahriye hizmeti boyunca birçok öğrenci yetiştirdi, onların  kendilerine güven duymalarını sağladı. Deniz Kuvvetlerinde iken ikinci bir işe daha başladı ve yakındaki bir üniversitede profesör olarak ders vermeye başladı.

Miss White arkasında büyük bir miras, bir efsane bırakmıştı. Birçok öğrencinin hayatını olumlu yönde değiştiren bir öğrencinin hayatını değiştirmiş, onu kurtarmıştı. Ben bunu çok iyi biliyorum, çünkü Steve’in hayatının aşkı benim.

Gördüğünüz gibi, gerçek çok basit. Bir öğrencinin kalbinde transformasyon/dönüşüm yaratan tek şey bir öğretmenin onunla ilgilenmesi idi.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir