Ağlayan Kaya


Ağlayan Kaya

Anadolu Efsanelerini Oku;

Manisa’nın ünlü Spil Dağı vardır. Bu dağın eteklerinden bakıldığında hüzünlü bir kadın başına benzeyen bir kaya görünür. O yörede yaşayanlar, bu kayaya Niobe Kayası veya Ağlayan Kaya adını verirler. Kayanın kadın gözlerini andıran bölümlerinden muhtelif aralıklarla su akar. O yörede yaşayanlar derler ki, bu efsane Niobe’nin dinmeyen göz yaşlarıdır.

Tarihin çok önceki dönemlerinde, Manisa’nın Spil Dağı’nda Tantalos adlı bir kral yaşarmış. Tantalos Tanrılar tarafından sevilen, onlar katında saygı gören bir kraldır. Tantalos Tanrılardan hiç hoşlanmazmış. Bir sebepten dolayı Tantalos ile tanrıların arası açılır. Tantalos, Tanrılara başkaldırıp saygısızlık yapar. Bunun üzerine Tanrılar Tantalos’u cezalandınrlar.

Ceza olarak Tantalos’u bilinmeyen bir yere sürgüne gönderirler. Burası öyle bir yerdir ki her tarafı bahçelerle kaplı, her yerinden sular fışkırır. Tantalos lanetlendiği için su içmek için bir pınara eğilse sular yerin dibine çekiliyor, bu yüzden su içemiyormuş. Ağaçtan bir meyveyi koparmaya kalksa, ağaçlar Tantalos’un uzanamayacağı kadar yüksekliğe çıkıyormuş. Böylece Tantalos sonsuza kadar yemeden içmeden yaşamaya mahkum edilir.

Tantalos cezalandırılınca, iki çocuğu Yunanistan’a gönderilir. Oğlu Mora’ya gider. Kızı Niobe ise Thebai Kralı Amphion ile evlenir. Niobe’nin çocukluğu Tanrıça Leto ile birlikte geçer. Tanrıça ile birlikte büyürler. Niobe evlenince de aralarındaki yakınlık kopmaz. Leto da evlenir bu arada.

Zaman içerisinde Niobe’nin altısı kız, altısı oğlan on iki çocuğu olur. Arkadaşı Tanrıça Leto’nun ise Apollon ve Artemis adlarında iki çocuğu dünyaya gelir.

iki arkadaş Niobe ile Leto zaman zaman görüşürler. Bır davette Niobe:

“Ben senden daha şanslı ve mutluyum” diye övünür arkadaşına.

“Neden ?” diye soran Leto’ya:

“Çünkü ben on iki çocuk anasıyım. Onun için daha şanslıyım. Ölüm on ikisini birden elimden alamaz” diye cevap verir Niobe.

Onuru zedelenen Leto hemen evine döner. Çocukları Artemis ve Apollon’ a: “Niobe benimle alay etti.” deyip olanları anlatır. Sonra da: “Ondan benim öcümü mutlaka alın,” diye buyurur.

Apollon hemen okunu olarak yola düşer. Niobe’nin altı oğlunun avlandığı dağa gider. Attığı oklarla altı kardeşi oracıkta öldürür.

Kardeşlerinin öldürüldüğünü duyan altı kız kardeş yollara düşer. Gece, kardeşlerinin başında ağlamaya başlarlar. Ay Tanrıçası Artemis ortaya çıkar. Görünmez okları ile altı kız kardeşi hiç acımadan öldürür.

Bunları duyan Niobe çılgına döner. Herkesten yardım istemeye başlar. Kimin yanına giderse herkes, yönünü başka tarafa çevirir. Çünkü, insanlar Apollon’un ve Artemis’in oklarının öfkesinden korkmaktadır. Niobe’nin kocası Amphion çocuklarının acısına dayanamayıp intihar eder.

On iki kardeşin ölüsü on gün ortalarda kalır. Kimse korkusundan onları mezara koyamaz. Sonunda Tanrılar defneder cenazeleri.

Niobe’ye gelince, o kadar ağlar, o kadar ağlar ki gözyaşları pınar olup akar. Ne kadar ağlasa da acısını dindiremez…

Tanrı Zeus’a yalvarır.

“Ben bu acıya dayanamam. Dayanacak gücüm kalmadı. Hiç değilse beni bir taş eyle…!” der.

Dileği hemen kabul edilir. Birden tüm bedeni taş kesilir. Ancak bedeni taş olmasına rağmen, gözlerinden yaşlar akmaya başlar.

Niobe’nin acısına dayanamayan rüzgarlar, gözlerindeki yaşları silmek ister. Ancak bunu başaramazlar. Göz yaşlarını Niobe’nin vatanı olan Manisa’ya ulaştırırlar.

Manisa Spil dağındaki Niobe Kayası’ndan akan sular, efsaneye göre Niobe’nin dinmeyen göz yaşlarıdır…

Anadolu Genç Çocuk Klasikleri – Ünlü EfsanelerAnadolu Efsaneleri

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir