Mesnevi’den Seçme Hikayeler; “Serçenin Avcıya Verdiği Öğüt”


Mesnevi’den Seçme Hikayeler; “Serçenin Avcıya Verdiği Öğüt”

Bir avcı kuş avlamak için tuzak kurmuştu. Tuzağa küçük bir kuş yakalandı. Minik kuşu eline aldı. Hayret; minik kuş konuşuyordu:

“Ey büyük efendi! Sen birçok koyunlar, sığırlar, develer yiyerek doymadın da, benim azıcık etimle mi doyacaksın? Ben senin dişinin kovuğunu bile dolduramam.

Beni salıverecek olursan, sana üç öğüt vereceğim. Bu öğütlerden ilkini senin elindeyken, ikincisini şu damın üstünde, üçüncüsünü ise ağacın üstünde söyleyeceğim. Bu üç öğüdümü tutacak olursan, ömür boyu mutlu olursun,” dedi.

Avcı bu öneriyi beğendi; aslında eti olmayan bu küçük kuşla nasıl doyacaktı ki? Kuşun öğüdü belki işe yarardı. Avcı:

“Peki, söyle bakalım,” dedi.

Minik kuş:

“Elindeyken vereceğim öğüt şudur: Olmayacak şeye, kim söylerse söylesin, inanma.”

Kuş, bu birinci öğüdünden sonra avcının elinden uçup karşıdaki damın üstüne kondu ve şöyle dedi:

“İkinci öğüdüm: Geçmiş gitmiş şeyler için üzülme; bir şey senden gittikten sonra, onun özlemini çekme. Benim karnımda on dirhem ağırlığında çok değerli bir inci vardı. O inci seni de, çocuklarını da zengin ederdi. O inci senindi, ama kısmetin değilmiş. Öyle bir inci kaçırdın ki, dünyada eşi benzeri yoktu,” dedi.

Avcı, bu sözleri işitince:

“Eyvah! Ben kendi elimle kendime yazık ettim. Elimdeki talih kuşunu kaçırdım. Ah benim akılsız kafam,” diye üzülmeye, ağlamaya ve dövünmeye başladı.

Kuş, avcının bu halini görünce:

“Be aptal adam! Biraz önce ben sana ne öğüt verdim? Şu haline bir bak. İnci elinden gittiyse, ne üzülüyorsun; ben sana geçen bir şeye üzülme demedim mi? Sözümü anlamadın mı? Sonra sana, olmayacak bir söze sakın inanma, diye ikinci öğüdümü verdim. On dirhemlik inciyi duyunca aklın başından gitti. Benim üç dirhem gelmeyeceğimi bildiğin halde, nasıl içimde on dirhemlik inci bulunabilir?” dedi.

Kuşun uyarısını dinleyince, avcının aklı başına geldi:

“Doğru, güzel ve akıllı kuş! Şu üçüncü öğüdünü de söyle, öyle git,” dedi.

Minik kuş, üçüncü öğüdünü vermek için damdan ağacın üstüne sıçradı ve avcıya alaylı bir tavırla:

“Allah Allah! İlk iki öğüdümü çok iyi tuttun da, üçüncüsünü mü tutacaksın?” diyerek açgözlü avcının haline güldü ve göğün maviliklerine doğru uçtu gitti.

Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama kabul etmez. Ey öğüt verenler, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, onu yamasız, yırtıksız duruma getir.

Mesnevi Hikayeleri

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir