Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/hikayelerimizden/public_html/wp-config.php:1) in /home/hikayelerimizden/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
ibretlik arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/ibretlik Hikaye Çeşitleri Wed, 11 Jan 2023 14:49:13 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://hikayelerimizden.sirv.com/WP_hikayelerimizden.com/2020/06/c/r/n/cropped-hikayelerimizden.png?w=32&h=32&scale.option=fill&cw=32&ch=32&cx=center&cy=center ibretlik arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/ibretlik 32 32 Çok Güzel Bir İbretlik Hikaye “Hastanın Nazı” https://hikayelerimizden.com/ibretlik-hikayeler/cok-guzel-bir-ibretlik-hikaye-hastanin-nazi.html https://hikayelerimizden.com/ibretlik-hikayeler/cok-guzel-bir-ibretlik-hikaye-hastanin-nazi.html#respond Wed, 11 Jan 2023 14:49:13 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=8966 Çok Güzel Bir İbretlik Hikaye “Hastanın Nazı” BİR GÜN, büyük sofilerden Mâruf Kerhî’ye bir misafir gelmişti. Bu zat ölmek üzere olan bir hastaydı. Başında saç kalmamış, yüzünün rengi uçmuş, kireç gibi bembeyaz olmuştu. Canı tenine bir kılla asılı gibiydi. Mâruf Kerhî, hastaya hemen bir yatak sermiş, onun istirahat etmesini sağlamış, fakat hasta bağırıp inlemeye başlamıştı. […]

The post Çok Güzel Bir İbretlik Hikaye “Hastanın Nazı” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Çok Güzel Bir İbretlik Hikaye “Hastanın Nazı”

BİR GÜN, büyük sofilerden Mâruf Kerhî’ye bir misafir gelmişti. Bu zat ölmek üzere olan bir hastaydı. Başında saç kalmamış, yüzünün rengi uçmuş, kireç gibi bembeyaz olmuştu. Canı tenine bir kılla asılı gibiydi.

Mâruf Kerhî, hastaya hemen bir yatak sermiş, onun istirahat etmesini sağlamış, fakat hasta bağırıp inlemeye başlamıştı.

Feryadından, gece sabaha kadar ne kendisi uyumuş, ne de ev halkından kimseyi uyutmuştu. Sert tabiatlı, huysuz bir adamdı. Kendi ölmüyor, lâkin sarf ettiği acı sözlerle başkalarını öldürüyordu.

Feryadından, inleyip sızlamasından, vakitli vakitsiz yatıp kalkmasından evdekiler de bıkıp usandılar ve çareyi selâmlıktan çekip gitmekte buldular. Evde Mâruf Kerhî ve ondan başka kimse kalmadı.

Mâruf geceleri ona hizmet ediyor, arzularını yerine getirmeye çalışıyor, bu yüzden yatamıyordu. İnsan uykusuz bir şekilde nereye kadar dayanabilir? Nihayet uyku, bir gece Mâruf’un başına iyice hücum etti. Fakat gözlerini kapar kapamaz, hasta misafir inliyor, saçma sapan söyleniyor, ona hakaretler yağdırıyordu.

“Lanet olsun, şu pis sofilere! Bunların her işi riya, her halleri gösteriş. Temiz giyinmelerine bakmayın, bunların yürekleri pistir; inançları, ahlâkları bozuktur! Sofuluk satarak adam kandırıyorlar. İşte bu adam da her zaman uyuyor. Karnını doyurup güzelce yatan bir adam, gözlerini yummamış zavallı hastanın halinden ne anlar?” diye avaz avaz bağırıyordu.

Özetle bu hasta adam, bir an uyudu diye, Mâruf’a olmayacak hakaretler etti, söylemediği söz bırakmadı.

Fakat Kerhî, âlicenap davranıyor, bu sözleri duymazlıktan geliyordu.

Hastanın bu çirkin sözlerini haremdeki kadınlar bile duymuştu. Evin hanımı, Mâruf’a usulca şöyle dedi:

“Hasta adamın sana neler dediğini duydun, artık onu burada tutmamalısın! Ona söyle, bundan sonra başının çaresine baksın, buraya ağırlık olmasın, ölecekse de başka yerde ölsün. İyilik adamına yapılır, kötüye iyilik yaramaz. Alçağın başına yastık koymamalıdır, onların başı taş üstünde gerek!” Mâruf Kerhî’nin karısı coşmuştu. Yağıp gürlüyordu:

“Ey güzel insan, kötülere iyilik etme. Çorak yere ağaç dikenler cahillerdir. Ben sana, ‘İnsanlara iyilik etme,’ değil, ‘İyiliği nankörlere zayi etme’ diyorum. Kaba, bayağı, görgüsüz kimselere yumuşaklık gösterilmez. Hakkı tanıyan bir köpek, şükretmeyen insandan ahlâkça daha iyidir. Adi kimseye karlı su verip de koruma. Eğer korudunsa sevabını buz üstüne
yaz! Ben, şu hasta kadar münasebetsiz ve nankör insan görmedim. Böylesine merhamet edilmez!”

Evin hanımı böyle ağır sözler söyleyince temiz kalpli şeyhin gönlü daraldı. Karısına şöyle öğüt verdi:

“Hanım, sen bunları söylememiş ol! Git, yatağında rahatça uyu! Onun sözleri seni üzmesin. Onun, sana çirkin görünen sözleri, benim kulağıma güzel geliyor. Asıl hüner, böyle kimselerin simlerine katlanmaktır. Görüyorsunuz ki, her an acı içindedir, bir an olsun uyuyamıyor. Kendini kuvvetli ve sıhhatli görüyorsan, şükre vesile olmak üzere, hastaların sıkıntısına katlan!”

Eğer sen cansız bir kalıptan ibaretsen, şüphe yok ki kendinle beraber adın da ölür. Fakat kerem sahibi olursan, iyi bir isimle anılırsın. Kerh’te nice kabirler var. Fakat Maruf’un kabrinden başkası maruf değildir! Büyüklüğe kapılan kimse kibirli olur. Bilmez ki, büyüklük tevazu ve yumuşak olmadadır!

* * *

Bostan ve Gülistan – Şeyh Sâdi Şirâzî

Bostan ve Gülistan, Şeyh Sâdi Şirâzî, hikaye, dini hikaye, ibretlik, ibretlik hikaye, ibretlik hikayeler, dini hikayeler, Mâruf Kerhî, sofi, öykü, ibretlik öykü, ders veren dini hikayeler,

The post Çok Güzel Bir İbretlik Hikaye “Hastanın Nazı” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/ibretlik-hikayeler/cok-guzel-bir-ibretlik-hikaye-hastanin-nazi.html/feed 0
Eğitici Hikaye, Ders Veren Hikaye, “KÖPRÜ” https://hikayelerimizden.com/cocuk-hikayeleri/egitici-hikaye-ders-veren-hikaye-kopru.html https://hikayelerimizden.com/cocuk-hikayeleri/egitici-hikaye-ders-veren-hikaye-kopru.html#respond Mon, 07 Nov 2022 16:58:50 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=8667 Eğitici Hikaye, Ders Veren Hikaye, “KÖPRÜ” Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardı. Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki kardeş arasında o zamana değin ilk kez görülen anlaşmazlık, giderek büyüdü ve kardeşler arasında ayrılığa neden oldu. İki kardeş, birbirlerine yalnızca küsmekle kalmadılar, yıllardır ortaklasa kullandıkları […]

The post Eğitici Hikaye, Ders Veren Hikaye, “KÖPRÜ” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Eğitici Hikaye, Ders Veren Hikaye, “KÖPRÜ”

Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardı. Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki kardeş arasında o zamana değin ilk kez görülen anlaşmazlık, giderek büyüdü ve kardeşler arasında ayrılığa neden oldu. İki kardeş, birbirlerine yalnızca küsmekle kalmadılar, yıllardır ortaklasa kullandıkları tarım makinelerine değin sahip oldukları tüm araç gereçlerini ve mal varlıklarını da ayırdılar. Küçük bir yanlış anlam sonucu başlayan anlaşmazlığı izleyen ayrılık, giderek büyüyen bir uçuruma dönüştü ve en sonunda yerini, karşılıklı kullanılan hoş olmayan sözlere bıraktı. Bunun arkasından da beklenenler oldu ve kardeşler arasında önce şiddetli bir kavga, sonra da ürkütücü bir sessizlik yaşanmaya başladı. Bir sabah, bu iki kardeşten büyüğünün kapısına bir usta geldi. Elinde büyük bir marangoz çantası vardı. Ev sahibinden geçici bir iş istedi: Eğitici hikaye, ders veren hikaye, 

– Yapılacak ufak tefek bir isiniz varsa, size yardımcı olmak isterim, dedi.

– Elimden hemen her iş gelir. Birkaç gün çalışırım, işi bitiririm. Büyük kardeşin aklına o an bir “iş” geldi.

– Evet, sana göre bir işim var` dedi ve küçük kardeşinin çiftliğini işaret etti. Eğitici hikaye, ders veren hikaye,

– Şu derenin karşısındaki çiftlik, komşumundur. Daha doğrusu, benim küçük kardeşime aittir o çiftlik. Geçen haftaya dek benim çiftliğimle onun çiftliği arasında bir otlak vardı. Sonra o, buldozeriyle oraya ırmak bendi yaptı ve şimdi aramızda, otlak yerine, çiftliklerimizi birbirinden ayıran bir dere var. İş isteyen adam, büyük kardeşin söylediklerini dikkatle dinledikten sonra sordu:

– Benden ne yapmamı istiyorsunuz? dedi. Büyük kardeş önce kuşkusunu, sonra da kararını açıkladı: İbretlik Hikaye

– Kardeşim bunu, bana acı vermek için yapmış olabilir,dedi. Fakat şimdi ben, onun yaptığından daha büyük bir şey yapacağım. Bunları söyledikten sonra adamı aldı, ahırların olduğu yere götürdü ve duvarın dibinde yığılı duran kütükleri gösterdi:

– Senden, bu kütükleri kullanarak, iki çiftlik arasında üç metre yükseklikte bir çit yapmanı istiyorum, dedi.

– Kaç gün çalışırsan çalış, nasıl yaparsan yap ama bana öyle bir çit yap ki, gözlerim kardeşimin çiftliğini artık görmek zorunda kalmasın. İş arayan usta, başını salladı:

– Sanırım durumu anladım, efendim, dedi.Şimdi bana çivilerin, kazma küreğin yerini gösterin ki hemen isime başlayayım. Büyük kardeş ustaya kazma, küreğin ve çivilerin olduğu yeri gösterdikten sonra, alışveriş yapmak için kasabaya gitti. Usta ise, tüm gün boyunca ölçerek, keserek, çivileyerek sıkı bir biçimde çalışmaya koyuldu. Akşam güneş batarken o isini bitirmiş, çiftlik sahibi büyük kardeş ise alışverişini tamamlamış, kasabadan dönüyordu. Çiftliğe gelir gelmez ustanın yaptıklarına baktı ve şaşkınlıktan gözleri, yuvalarından fırlayacakmış gibi açıldı. Karsısında, yapılmasını istediği çit yoktu ama, derenin bir yakasından öteki yakasına uzanan görkemli bir köprü vardı. Biri kendi çiftliğinin toprağına, öteki küçük kardeşinin çiftliğinin toprağına oturtulmuş sağlam iki ayak üzerinde, yanlarındaki korkuluklarına varıncaya dek tüm ayrıntılarıyla yapılmış ve tam anlamıyla “usta işi” denilecek kusursuzlukta bir köprü uzanıyordu. Büyük kardeş, hâlâ geçmeyen şaşkınlığıyla bu köprüyü seyrederken, karşıdan birinin geldiğini gördü. Dikkatle baktığında gelen kişinin, komşusu, yani küçük kardeşi olduğunu anladı.Kardeşi, kollarını iki yana açmış olarak köprünün karşı ucundan kendisine doğru yürüyordu.

– Benim sana karşı yaptığım bunca haksızlığa ve söylediğim bunca kötü sözlere karşın sen, bu köprüyü yaptırarak ne denli iyi ve ne denli büyük bir insan olduğunu gösterdin, dedi ağabeyine.

– Şimdi bir büyüklük daha yap ve sen de kollarını açarak bana gel… Köprünün iki ucundan ortaya doğru yürüyen kardeşler, köprünün ortasında bir araya geldiler ve özlemle kucaklaştılar. Büyük kardeş bir ara arkasına baktığında, çantasını toplayıp, oradan ayrılmakta olan ustayı gördü.

– Gitme, dur, bekle, diye seslendi ona.

– Sana yaptıracağım birkaç iş daha var, çiftliğimde…

Usta gülümsedi;

– Ben buradaki işimi tamamladım, gitmem gerek, dedi ve ekledi:

– Yapmam gereken daha çok köprü var. Köprüleri kurabilecek gücünüz hiç eksik olmasın, Köprüleri kurduktan sonra da, yıkılmaması için sık sık bakımını yapın, yani sevdiklerinize zaman ayırın, o köprü yoluyla sık sık gönüllerini ziyaret edin.”

5-6 yaş eğitici hikayeler6 yaş eğitici Hikayeler6 yaş eğitici hikayeler dinle6-7 yaş eğitici hikayelerçocuk hikayesiçocuk masallarıçocuk öyküleriçocuklar için eğitici hikayeçocuklar için hikayeçocuklar için kısa hikayeçocuklar için kısa hikayelerçocuklar için kısa masalders veren hikayeDüşündüren hikayelereğitici hikayeeğitici öykülerEğitici uyku masallarıEğitici uyku masalları dinlehikayehikaye okumaHikaye Okumakhikaye okuibretlik hikayeibretlik öykülerkısa çocuk hikayeleriKısa HikayeKısa Hikayelerkısa Zeka geliştirici masallar okuköprüÖykü, Eğitici hikaye, ders veren hikaye, ibretlik hikaye, hikaye, hikaye oku, hikaye okuma, hikaye okumak, çocuk hikayesi, çocuklar için eğitici hikaye, çocuklar için hikaye, kısa hikaye, çocuklar için kısa hikayeler, kısa hikaye, kısa hikayeler, kısa çocuk hikayeleri, çocuk masalları, kısa Zeka geliştirici masallar oku, 5-6 yaş eğitici hikayeler, 6 yaş eğitici Hikayeler Dinle, Eğitici Uyku Masalları, 6 yaş eğitici Hikayeler, Eğitici uyku masalları dinle, 6-7 yaş eğitici hikayeler, öykü, eğitici öyküler, düşündüren hikayeler, ibretlik öyküler, çocuk masalları, çocuk öyküleri, çocuklar için kısa masal, çocuklar için kısa hikaye, köprü, ibretlik hikayeler, ibretlik, secmehikayeler.com, degarado.com, hikayelerimizden.com, 

The post Eğitici Hikaye, Ders Veren Hikaye, “KÖPRÜ” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/cocuk-hikayeleri/egitici-hikaye-ders-veren-hikaye-kopru.html/feed 0