Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/hikayelerimizden/public_html/wp-config.php:1) in /home/hikayelerimizden/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
Sevgi arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/sevgi Hikaye Çeşitleri Thu, 10 Aug 2023 13:26:00 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://hikayelerimizden.sirv.com/WP_hikayelerimizden.com/2020/06/c/r/n/cropped-hikayelerimizden.png?w=32&h=32&scale.option=fill&cw=32&ch=32&cx=center&cy=center Sevgi arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/sevgi 32 32 Üç Kız Kardeşin En Güzeli  https://hikayelerimizden.com/sizden-gelen-hikayeler/uc-kiz-kardesin-en-guzeli.html https://hikayelerimizden.com/sizden-gelen-hikayeler/uc-kiz-kardesin-en-guzeli.html#comments Thu, 10 Aug 2023 13:04:49 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=9112 Üç Kız Kardeşin En Güzeli  Görüyor musun Pakize Abla şu fiyatları, el yakıyorlar el, nasıl da pahalı her şey! Yaşanacağı kalmadı artık, ne diyeyim Asuman. Eskiden ay sonunu zor getiriyoruz derlerdi, o yine iyiymiş; biz bırak ay sonunu getirmeyi, böyle bir ümidimiz artık hiç kalmadı. Borç borç üstüne, hem de işin kötüsü alacaklılarımız eş dost, […]

The post Üç Kız Kardeşin En Güzeli  appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Üç Kız Kardeşin En Güzeli 

Görüyor musun Pakize Abla şu fiyatları, el yakıyorlar el, nasıl da pahalı her şey!

Yaşanacağı kalmadı artık, ne diyeyim Asuman. Eskiden ay sonunu zor getiriyoruz derlerdi, o yine iyiymiş; biz bırak ay sonunu getirmeyi, böyle bir ümidimiz artık hiç kalmadı. Borç borç üstüne, hem de işin kötüsü alacaklılarımız eş dost, konu komşu da değil artık; tefecilerin kralı bankalar. Ordan alıp öbürüne, öbüründen alıp öbürüne. Ne zamana kadar bu çarkı çevirebileceğiz bilmiyorum vallahi, şaştık kaldık. Kocamın emekli maaşı zaten ne ki, bir avuç; ayın yarısı bile gelmeden bitiyor. Her şey ateş pahası. Elektrik, doğalgaz, su ve telefon faturalarının hızına yetişmek hayal oldu. Market fiyatları desen yakalayabilene aşk olsun. Her gün dünü aratıyor. Valla doğru dürüst de yakamıyoruz korkumuzdan, evin yarısı kapalı zaten. Allah’tan rahmetlik kayınpederimden kalan evde oturuyoruz da, kiramız yok çok şükür. Şuradan bana iki kilo pırasa verir misin evladım.

Pakize Abla suç biraz da bizde ama, öyle değil mi? Bize hayatı dar edenleri, ülkeyi kötü yönetip halkı böyle zamlarla ezim ezim ezenleri kendi elimizle sandığa gidip biz seçmiyor muyuz?

Ne bileyim Asuman, hani derler ya baştakiler savaş çıkarırlar, ama cepheye gidip hayatını kaybeden hep dayısı olmayan masum ülke çocukları olur diye. Bilmiyorum Asuman, bir yerde bir yanlış var ama. Neremiz doğru ki hesabı.

Pakize Abla tüm sıkıntılara rağmen yine de maşallahın var, gülüşlerin kahkahaların eskisi gibi hayat dolu. Hep güler yüzlüsün. Valla seninle beraberken ben de mutlu oluyorum. Bayılıyorum şu ızdırapları bile gülen gözlerle karşılayıp anlatmana. Ha abla balıklara da bir bakalım, hamsi ucuz olur belki; et niyetine yeriz çoluk çocuk. Hem de daha sağlıklı olduğunu söylüyorlar.

İyi olur, bak şu tarafta balıkçılar. Benimkisi de biraz zorlama kahkahalar Asuman, ne yapalım her şey kötü diye mezara ecelimizden evvel mi girelim? Yaşamak bütün zorluğuna rağmen yine de güzel. Sabahları güneşin doğması, pencereme konan güvercinler, evimdeki rengârenk çiçekler, parkta endişesiz oynayan çocuklar. Onları gördükçe hayata daha bir tutkuyla sarılıyorum, kahkahalar atıp neşeli durmaya çalışıyorum. Hani diyorlar ya “nasıl görünüyorsanız öylesinizdir” diye, benimki de o hesap. Kocam da şaşıyor bu halime takdir ederek. “Bu kadar enerjiyi nereden buluyorsun, maşallah Pakize,” diyor.

Balıkçı bey bir kilo irilerinden hamsi verir misin?

Abla hepsi iri bakın, altı üstü bir, bizde yanlış olmaz abla. Derya kuzuları bunlaaar…

Bir kilo da hamsi bana tart evladım. Taze ve iri görünüyorlar gerçekten de. Kocam neşemi ve enerjimi takdir ediyor etmesine de. İkide bir çekişip bana laf sokuşturmaktan da geri durmuyor. “Ne olacak bu kiloların Pakize, karnın iyice şişti, her an doğurmaya hazır gebe kadın gibisin,” deyip duruyor. Aman ne bileyim işte Asuman, bir türlü veremiyorum; yemeyle de ilgisi yok, acaba stresten mi alıyorum bunca kiloyu nedir, anlamadım gitti.

Kız Pakize Abla televizyonlarda hergün doktorlar bas bas bağırıyorlar, aman fazlalıklarınızdan kurtulun, atmaya çalışın; zararlarından başka hiçbir faydaları yok şu gereksiz dokuların filan deyip duruyorlar.

Aman ne bileyim Asuman, kolay değil olmuyor işte. Evladım şuradan bana bir kilo turp, bir kilo da ıspanak tartar mısın?

Size teessüf ederim Asuman Hanım. Ben hiç de gereksiz değilim. Zararlı ve zehirli olduğuma yönelik iddiaları tamamen içi boş, temelsiz, zırva, hatta saçma olarak değerlendiriyorum. Yapısal bir karakterim var benim. İki kızkardeşimin değeri neyse, ben de oyum yeri gelince. Kardeşlerimle beraber ben olmasam ne bir insan, ne bir hayvan hayatta kalabilir. Yaşam biter, dünya sona erer, her şeye elveda. Hatta övünmek gibi olmasın, ben kardeşlerimin en güzeli ve en alımlısıyım. Beni en iyi sarı özlü beyaz papatyalar, nergisler ya da lilyumlar betimleyebilir. Onların da güzellik ve zarafeti ortada, değil mi? Aynı zamanda her şeye tadını ve iştah açan o güzelim mis kokularını veren de benim. Ben olmasam hiçbir şey tadıyla yenilemeyeceği gibi mutluluk, haz ve zevk denen şeyler de sadece şarkılarda veya şiirlerde geçebilirdi. Hem dolgun enerjim var, hem ele avuca gelir hacmim. Varlığım gururum. Bir numaralı enerji kaynağıyım tüm bedenlerin. Bensiz hiçbir şeyin yaşanılır tadı da yoktur tuzu da. Hiç de olmadı zaten şu yaşlı dünyada bensiz. Boş bulduğum her alana sığarım, hatta doldururum, ayıptır söylemesi yayılmacıyımdır biraz. Değişik şekiller ve yapılar üretmek benim yüksek yeteneklerimden biri. Sonra benimle yaşamak ve geçinmek de kolaydır. Mutluluk, hayata enerjik ve pozitif bakış, kısaca tüm iyi şeyler sayemde gerçekleşir desem abartmış olmam her halde. Çevrenizde beni yuvalarına cömertlikle konuk eden insanların hemen her zaman mutlu, güleç ve enerjik olduklarını defalarca görmüş olduğunuzdan eminim. “Etliyim, butluyum, mutluyum,” diye boşa denmiyor.

Şu modern insanları ve kendilerine dayatılan saçma sapan algıları hiç mi hiç anlamıyorum. Zayıflık, kara kuruluk, sıskalık sanki iyi bir şey mi? Kemikleri farkedilmek, kaburgaları sayılmak bence acınası bir durum. Eskiden balık etli artistler gözdeydi. Yeşilçam filmlerindeki yıldızların çoğu benimle ön plana çıkmaktan bırakın utanmayı, haklı bir keyif alırlar, kendileriyle gurur duyarlardı. Türkan Şoray’ın eline, ne geçmişte ne şimdi, su dökebilecek bir güzellik var mı Allah aşkına? Nerde o eski günler âh! O zamanlar ben bırakın nefret edilmeyi, her yerde aranan bir değerdim. Tüm canlıların gözdesi ve kıymetlisiydim. Ayrıca ulusal ve toplumsal özdeyişler alanında güzellik ve çekiciliğime dair üretilmiş onlarca kamyon arkası söz söyleyebilirim bir çırpıda. Haydi onlardan bir tanesini söyleyeyim: Araplar benim cinsime “nereye gidiyorsun, diye sorulsa mutlaka en çirkin ve en eğri yeri güzelleştirmeye cevabı alınır”, derler. Ama şimdi böyle değil, devir değişti; artık pek çoğu benden nefret ediyor.

Ancak “yiğidi öldür hakkını yeme” denir ya, tamam ben de kabul ediyorum aşırı miktarım zararlı olabiliyor. Bakın oluyor demiyorum, olabilir diyorum. Ama bu durum sadece benimle de sınırlı değil ki, her şeyin fazlası zarar. Ne demişler, “her şey kararıyla”. Bu gerçeği kabul etmekle beraber gereksiz ve zararlı olduğumu asla kabul etmediğimi, şiddetle reddettiğimi bir kez daha yineliyorum. Bana göre bu gülünç iddianın hakettiği tek yer var, orası da çöp tenekesinin dibi.

Vazgeçilmezim, hatta vazgeçilemezim. Yapısına paydaş olduğum değerli hanımefendi bunun en canlı şahidi işte. Geçen sabah eşine “Kocacığım rüyamda karın fazlalıklarımı aldırıp kalçama eklettiğimi gördüm” diyen Pakize hanımla bir kez daha gurur duydum. Evet onunla gurur duyuyorum. Hem onunla hem kendimle. Biz bu gururu ortaklaşa hak ediyoruz, hiç şüphem yok, sizin de olmasın. Asıl mahcubiyet duyması gerekenler aleyhimize olmadık yalan, iftira ve tezviratı yayanlardır. Yazık ki bunların bir kısmı da doktorlar, akademisyenler gibi sözde bilim insanları. Bilim dedikleri şey hiç bu kadar ayağa düşmemişti şu âna kadar. Gün gelecek tarih onları “şarlatan zırvacılar” diye yazacak.

Pakize Abla bak ne diyorum, pazar yürüyüşünden başka, iki gün daha çıkalım kız seninle şöyle. Yürüyüşler yapalım bu cadde boyunca. Ne dersin?

İyi olur Asuman, hem de böylece hafta boyunca evde tıkılıp kalmamış olurum. Şikâyetçi değilim ve fazlalıklarımla mutluyum ama tempolu yapabilirsek, kim bilir belki onlara da iyi gelir bu yürüyüşler.

Görüyorsunuz değil mi aklın yolu bir işte. Sevgi, bağlılık ve vefa duygumuz karşılıklı; ayıramaz kimse bizi. İyi ki varsın Pakize Hanım, sen çok yaşa.

Mustafa Ünver

hikaye, hikaye oku, hikaye yaz, hikayelerimiz, yazarlarımız, çok güzel bir hikaye, çok güzel hikaye, kısa hikayeler, kısa hikaye, güzel hikaye, Sevgi, bağlılık, vefa, bilgelik hikayeleri, ibretlik hikayeler, ders veren hikayeler, eğitici hikayeler,

The post Üç Kız Kardeşin En Güzeli  appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/sizden-gelen-hikayeler/uc-kiz-kardesin-en-guzeli.html/feed 1
Hikaye; “Sevgi Nedir?” https://hikayelerimizden.com/ask-hikayeleri/hikaye-sevgi-nedir.html https://hikayelerimizden.com/ask-hikayeleri/hikaye-sevgi-nedir.html#respond Mon, 29 Jun 2020 12:38:28 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=5797 Hikaye; “Sevgi Nedir?” ‘EGER’ degil, ‘CUNKU’ degil, ‘RAGMEN’ sevin.. Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış bu yazıyı. “Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir diye başlıyor. Ama sevgi nedir?, nerede bulunur?, biliyor muyuz?” diye soruyor. Sonra anlatmaya başlıyor… Sevgi üç türlüdür. Birincinin adı ‘Eğer’ türü sevgi. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar. […]

The post Hikaye; “Sevgi Nedir?” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye; “Sevgi Nedir?”

‘EGER’ degil, ‘CUNKU’ degil, ‘RAGMEN’ sevin..

Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış bu yazıyı. “Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir diye başlıyor. Ama sevgi nedir?, nerede bulunur?, biliyor muyuz?” diye soruyor. Sonra anlatmaya başlıyor… Sevgi üç türlüdür.

Birincinin adı ‘Eğer’ türü sevgi. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar. Örnekler veriyor: eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer basarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

Toyotome en cok rastlanan sevgi türü budur diyor. Karşılık bekleyen sevgi. Yazara göre evliliklerin pek çoğu ‘Eğer’ türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar.

İkinci tür: ‘Çünkü’ türü sevgi…

Toyotome bu tur sevgiyi soyle tarif ediyor:  Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlidir. Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın). Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun. Seni seviyorum.

Biri dışa gösterdikleri öteki yalnızca kendilerinin bildiği. İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endişesidir.

Japonya’da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nisana bozup onu terk etmiş. Daha acısı aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne kurulmuş olduğundan bir günde olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş…

Japon yazar toplumlardaki sevgilerin çogğu ‘Çünkü’ türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür diyor. Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği:

Üçüncü tür sevgi: ‘Rağmen’ …

Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için?
Eğer türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil.

Bu üçüncü tür sevgide, insan bir şey olduğu için değil, Bir şey olmasına rağmen sevilir. Esmeralda, Quasimodo’yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına Rağmen sever. Asıl, yakışıklı, zengin delikanli da Esmeralda’ya çingene olmasına rağmen tapar. Kişi dünyanin en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara rağmen sevilebilir.

Her şeye rağmen sevmek… sevilmek ya da…

Gerçekten de güzel ve özel… “Çünkü” ye ve “Eğer” e gerek kalmadan

The post Hikaye; “Sevgi Nedir?” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/ask-hikayeleri/hikaye-sevgi-nedir.html/feed 0
Çok Güzel Bir Hikaye; “Sevgi” https://hikayelerimizden.com/duygusal-hikayeler/cok-guzel-bir-hikaye-sevgi.html https://hikayelerimizden.com/duygusal-hikayeler/cok-guzel-bir-hikaye-sevgi.html#respond Tue, 18 Dec 2018 14:20:24 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=1671 Çok Güzel Bir Hikaye; “Sevgi” Hikaye Oku; Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bir sempati ile izlediler.. Basamakları geçti. Boş olduğu söylenen koltuğu el yordamı ile buldu. Oturdu.. Çantasını kucağına aldı. Bastonu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, […]

The post Çok Güzel Bir Hikaye; “Sevgi” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Çok Güzel Bir Hikaye; “Sevgi”

Hikaye Oku; Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bir sempati ile izlediler..

Basamakları geçti. Boş olduğu söylenen koltuğu el yordamı ile buldu. Oturdu.. Çantasını kucağına aldı. Bastonu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, birden karanlık bir dünyanın içine düşmüştü. Öfke.. Kızgınlık.. Kendine acıma..

Hayatta tek dayanağı artık kocası Mark’tı.. Mark hava kuvvetlerinde subaydı. Susan’ı bütün kalbi ile seviyordu. Susan gözlerini kaybedince, Mark karısının içine düştüğü umutsuzluğu hemen farketmişti. Ona yeniden güç kazanması, kaybettiği kendine güvene yeniden sahip olması için yardım etmeliydi. Susan gene kendi kendine yeterli olduğuna inanmalı, kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmeliydi.

Sonunda Susan’ı işine dönmeye ikna etti. Peki ama evden işe nasıl gidecekti?.. Genelde otobüsle giderdi. Ama simdi koca kenti bir uçtan ötekine tek başına geçmekten korkuyordu. Mark her sabah onu arabası ile ise bırakmayı önerdi. Kendi işi tam aksi yönde olduğu halde.. İlk günler Susan kendini rahat hissetti. Mark da,

“Görmüyorum, artık hiçbir işe yaramam” diyen karısını çalışmaya başlattığı için mutluydu. Ama bir süre sonra Mark işlerin iyi gitmediğini fark etti. Başkasına bağımlı yaşamın Susan’ı mutlu etmesi mümkün değildi. İşe eskiden olduğu gibi kendi başına otobüsle gitmeliydi. Ama Susan hala o kadar hassas, o kadar kırılgan, o kadar öfkeliydi ki.. Ne yapabilirdi?.. “Otobüs” lafı ağzından çıkar çıkmaz, Susan öfkeyle haykırdı..

“Nasıl yaparım?.. Görmüyor musun ben körüm!.. Nerde olduğumu nerden bilirim, nereye gittiğimi nasıl anlarım.. Galiba sana ağır gelmeye başladım, beni başından atmaya çalışıyorsun..”

Duydukları Mark’ın kalbini fena halde kırdı. Ama ne yapacağını biliyordu..

“Her sabah ve akşam otobüsünü arabamla takip edeceğim. Sen bu yolculuğu tek başına yapmaya hazır olana dek sürecek bu..”

Tam iki hafta Mark, Susan’ın otobüsünün arkasından gitti.. İki hafta boyu karısına görme dışındaki duyularını nasıl kullanacağını anlattı. Özellikle duymanın pek çok sorunu çözeceğini izah etti. Kulakları ona nerede olduğunu söyleyebilirdi. Yeni yaşam tarzına alışmasına yardımcı olabilirdi. Otobüs şoförü ile ahbap olursa, her şey kolaylaşır, şoför her gün ona önde bir yer bile ayırırdı.

Nihayet Susan, yolculuğu tek başına yapmaya hazır olduğunu hissetti.

Pazartesi sabahı geldi.. Ayrılırken, otobüsünün geçici eskortu kocasına, hayattaki en büyük dostuna sarıldı.. Gözleri yaşla doluydu Susan’ın.. Kocasına öyle teşekkürle doluydu ki.. Onun sabrı, sadakati, desteği ve sevgisiyle umutsuzluk uçurumundan nasıl çıkmış, nasıl yeniden hayata dönmüştü.. “Allahaısmarladık” dedi kocasına ve uzun zamandan beri ilk defa ters yönlerde yola çıktılar. Pazartesi.. Salı.. Çarşamba.. Her gün mükemmel geçti Susan için.. Kendini hiç bu kadar iyi hissetmemişti. Yapıyordu.. Başarıyordu.. Tek başına başarıyordu.. Kendi kendine gidip gelebiliyordu işte..

Cuma sabahı, Susan her günkü gibi otobüse bindi.. Ofisinin karşısındaki durakta inerken bilet parasını uzattı şoföre.. “Sizi kıskanıyorum bayan” dedi, şoför..

Susan şoförün başkasına hitap ettiğini düşündü.. Bir körün gıpta edilecek nesi olabilirdi ki?.. “Neyimi kıskanıyorsunuz benim” diye sordu şoföre..

“Sizin kadar sevilmek, sizin kadar şefkat ve sevgiyle korunmak çok hoş bir duygu olmalı bayan” dedi şoför..

“Nasıl yani” dedi, Susan.. “Bir haftadır, her sabah yakışıklı bir subay köşede duruyor ve siz otobüsten inene kadar izliyor. Yolu kazasız geçmenize bakıyor, ofisinize girene kadar oradan ayrılmıyor. Sonra size bir öpücük yolluyor, elini sallıyor ve yürüyüp gidiyor. Siz çok talihli bir kadınsınız bayan..”

Mutluluk göz yaşları Susan’ın yanaklarından akmaya başladı. Ve birden hatırladı.. Mark’ı hiç görmüyordu ama, bir haftadır yanında olduğunu hem de öyle kuvvetli hissediyordu ki..

Talihli, gerçekten çok talihli idi. Öyle bir armağan vermişti ki ona hayat, görmekten daha değerliydi.. Bu armağanın varlığına inanması için görmesi gerekmiyordu. Sevginin aydınlatmayacağı hiçbir karanlık yoktu çünkü…

The post Çok Güzel Bir Hikaye; “Sevgi” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/duygusal-hikayeler/cok-guzel-bir-hikaye-sevgi.html/feed 0