Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/hikayelerimizden/public_html/wp-config.php:1) in /home/hikayelerimizden/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
İstanbul arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/istanbul Hikaye Çeşitleri Wed, 05 Aug 2020 13:18:23 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://hikayelerimizden.sirv.com/WP_hikayelerimizden.com/2020/06/c/r/n/cropped-hikayelerimizden.png?w=32&h=32&scale.option=fill&cw=32&ch=32&cx=center&cy=center İstanbul arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/istanbul 32 32 Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-sodom-ve-gomore.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-sodom-ve-gomore.html#respond Wed, 05 Aug 2020 13:17:49 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6774 Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” Kitabın Adı: Sodom ve Gomore Kitabın Yazarı: Yakup Kadri Karaosmanoğlu Basım Yılı:1984 Yayın Evi: İletişim yayınları Kitabın Konusu Kitapta İstanbul’un işgali ve İstanbul halkının işgale karşı tutumu anlatılıyor. Kitabın Özeti Birinci Dünya Savaşı yeni sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu da bu felaketten payını almış ve ülkenin heryeri kargaşa içindedir. […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore”

Kitabın Adı: Sodom ve Gomore

Kitabın Yazarı: Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Basım Yılı:1984

Yayın Evi: İletişim yayınları

Kitabın Konusu

Kitapta İstanbul’un işgali ve İstanbul halkının işgale karşı tutumu anlatılıyor.

Kitabın Özeti

Birinci Dünya Savaşı yeni sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu da bu felaketten payını almış ve ülkenin heryeri kargaşa içindedir. 1921’lerin İstanbul’u, İngilizler şehri şigal etmiş ve saray buna sesiz kalmıştır. İstanbul, Anadolu’dan kopuk ayrı bir dünya gibidir. Tıpkı Sodom ve Gomore gibi. Tanrının lanetlediği şehirlerden ikisidir. İstanbul kızları İngiliz subaylarıyla beraber olmaktan gayet mutludurlar. Leyla’da bunlardan biridir. Bu nazik kızlarımız Kuvayi Milliyetçileri yabani dağ insanı olarak görmekte, hatta tiksinmektedirler. Leyla’ya aşık olan Necdet ise bağımsızlıktan umudunu kesmiş, olaylara sadece seyirci kalmıştır. Sevdiği kızın işgalci subaylarla olan yakınlığını görür fakat görmezden gelir, hatta o da bu subayların çevresinde oluşan yüksek sosyeteye katılır. Oysa Necdet’in arkadaşı Cemil bir şeyler yapmak gerektiğini düşünür ve Kuvayi Milliyecilere katılır ve sonunda şehit olur. Fakat o değeri bilinmez insanlardandır, vatan o ve onun gibilerinin kanlarıyla hayat bulmuştur. Vatanın ayakları aslında bağımsızlık savaşında ayaklarını yitiren gazilerimizindir. Onlar her bir uzuvunu kaybederken vatan yeniden el ayak sahibi olmuştur.

İstanbul’un bu şaaşalı hayatı çok kısa sürer. Ezilmiş Anadolu insanının özlediği gün gelir. Bir gece Kuvayi Milliyeciler karanlığın içine akın eden ışık hizmeleri gibi akın ederler şehre.

Leyla, o eski hayatlarının mahvettiği için bu büyük savaşçıları nefretle karşılar. Necdet ise artık bu İngilizler tarafından kullanılmış vatanperverlik duygusundan yoksun kızdan soğumuştur.

Leyla dudaklarını Necdet’in dudaklarına uzatır. Necdet onu kucaklar ve bir köşeye bırakır. Dudaklarında bir kimyevi maddenin “rujun” yavan tadıyla bağımsız İstanbul’a katılır. Ve bu aşkın bittiği yerde roman da son bulur.

Kitabın Ana Fikri

Çöküşün getirdiği bir çürümenin romanıdır. Savaş gibi zor anlarda insanlar maskelerini çıkarıp kendilerini gösterirler. “Dost kara günde belli olur”

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

Necdet, karamsar sorunlar arasında sıkışıp kalmış öz güveni olmayan biridir. Yolu biliyor fakat yolda yürümeye cesareti yok. Küçük kırılganlıkları ve vazgeçemediği rahatlığı onu yurt savunması gibi bir şereften yoksun bırakıyor.

Leyla, bakımlı, ince yapılı, dikkat çeken güzel bir İstanbul kızıdır. Fakat ailesi gibi vatan duygularından yoksun, sosyeteyi seven, hovarda bir kızdır. Hayatı yalancı bir cennetten farksız yaşamak istiyordu. Fakat kağıttan yapılmış saraylar çok çabuk bozulurdu ve  asıl kaybeden o oldu.

Cemil, yurtsever biri vatanın köle oluşuna katlanamayacak derecede onurlu, güçlü, iri yapılı bir Türktür. Biz bugün bağısızlığımızı o ve onun gibilere borçluyuz.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Her milletin içinde fedekâr insanlar olabileceği gibi menfaatçi insanlarda bulunmaktadır. Bağımsızlık bu fedâkar insanlar sayesinde devam etmektedir. Asayişi bozan, kan dökülmesine sebep olan, kötülüğün kaynağı olan hep ikinci gruptur. İşte hayat bu iyi ile kötünün kavgasından ibarettir.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu. İbrahim Paşa’nın ölümü üzerine Manisa’ya geldi. 1913’te ilk hikaye kitabını çıkardı:

“Bir Serencan.” Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin ve Şevket Süreyya Aydemir’le birlikte “Kadro” dergisini çıkardı. 13 Aralık 1974’te Ankara’da öldü.

Eserleri

Rahmet(1923), Milli Savaş Hikayeleri(1947), Kiralık Konak(1922), Nur Baba, Sodom ve Gomore(1928), Hüküm Gecesi, Yaban(1932), Ankara, Bir Sürgün, Erenlerin Bağından(1922), Okun Ucunda, Zoraki Diplomat(1955), Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 yıl(1968), Nirvana(1909), Veda, Sağnak(1929) ve Mağara(1934).

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-sodom-ve-gomore.html/feed 0
Çok Güzel Bir Hikaye; İstanbul’da Evliya Var Mı? https://hikayelerimizden.com/dusunduren-egiten-hikayeler/cok-guzel-bir-hikaye-istanbulda-evliya-var-mi.html https://hikayelerimizden.com/dusunduren-egiten-hikayeler/cok-guzel-bir-hikaye-istanbulda-evliya-var-mi.html#respond Sun, 12 Apr 2020 19:41:42 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=2863 Çok Güzel Bir Hikaye; İstanbul’da Evliya Var Mı? Bir gün Padişah, vezire sorar; – Vezir İstanbul’da evliya var mı? – Aman padişahım, İstanbul evliya yatağı olarak bilinir, evliya olmaz mı hiç! – Öyleyse bir kaç tanesini ziyaret edelim. – Sultanım, arzu ederseniz tebdil- i kıyafet ile şehri dolaşalım. Vezir ve padişah köylü kıyafetine girip, yola […]

The post Çok Güzel Bir Hikaye; İstanbul’da Evliya Var Mı? appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Çok Güzel Bir Hikaye; İstanbul’da Evliya Var Mı?

Bir gün Padişah, vezire sorar;

– Vezir İstanbul’da evliya var mı?

– Aman padişahım, İstanbul evliya yatağı olarak bilinir, evliya olmaz mı hiç!

– Öyleyse bir kaç tanesini ziyaret edelim.

– Sultanım, arzu ederseniz tebdil- i kıyafet ile şehri dolaşalım.

Vezir ve padişah köylü kıyafetine girip, yola çıkarlar. Önce Mısır çarşısına girerler. Orada bir kumaşçı dükkanına girip selam verirler. Dükkan sahibi büyük bir edeple selamı alır ve müşterilerine iltifatta bulunarak;

– Hoş geldiniz, safa geldiniz, maşallah Allah’ın ne güzel kulları var, buyurun efendim der.

Vezir, biraz kumaş lazım olduğunu ve kumaş almaya geldiklerini söyler. Kumaşçı, hangisinden alacaklarını sorar. Vezir;

– Şu topu, şu topu, şu topu indir. Diyerek topların yarısından fazlasını indirir. Sonra da:

– Şundan yarım metre, şundan bir metre, şundan iki metre kes. Diyerek indirttiği bütün toplardan kestirir. Kumaşçı:

– Allah’ın ne güzel kulları var, ya Rabbi! Sana şükür diyerek kestiği kumaşları paket yapar, ücretlerini hesap edip miktarı yazılı olan kağıdı vezire uzatır. Bu sefer vezir;

– Kusura bakmayın biz bunları almaktan vazgeçtik, çünkü kumaşları beğenmedik der. Kumaşçı büyük bir teslimiyetle;

– Hay hay olur efendim, Allah’ın ne güzel kulları var, fark etmez efendim, güle güle! diyerek müşterilerini uğurlar. Paketlenmiş kumaşlarını bir tarafa koyar. Padişah ve vezir bu sefer Beyazıt meydanına çıkarlar. Orada elinde sopasıyla;

– Karpuz, karpuz! Diye bağırarak karpuz satan celalli birisini görürler. Vezir;

– Padişahım, şimdi bu zattan karpuz alacağız ama hemen almayın. Karpuzları bastırın, birini alıp diğerini koyun, kolay, kolay karpuz beğenemeyen bir kimse gibi uzun zaman onu meşgul edin. Der.

Padişah denildiği gibi; Birini alır birini bırakır, öbürünü sıkar, diğerinin kabuğuna el vurarak olup olmadığını kontrol eder ama bir türlü karpuz alamaz. Karpuzcu ise göz ucuyla müşterisini takip etmektedir. Bakar ki ellemediği ve sıkmadığı karpuz kalmadı, müşteriye elindeki sopasını göstererek:

– Bana bak alacaksan bir tane al, git. Karpuzları yaralayıp durma! Beni de kumaşçı gibi zannetme! Padişah olduğuna da güvenme. Şu sopa ile kafanı kırarım! der. Padişah:

– Sus sus, bizi deşifre etme! Alelacele bir karpuz alıp parasını ödeyerek hızlıca oradan ayrılır. Vezir;

– Şimdi de Süleymaniye’ye gidelim, orada daha size nice Allah dostlarını göstereceğim der. Padişah;

– Vezir bu kadar yeter! Karpuzcusu, kumaşçısı evliya olan yerde daha neler vardır kim bilir, yeter! Şimdi gidip kumaşçının paralarını verelim, adamcağız zarar etmesin der. Tekrar kumaşçıya gidip selam verirler. Kumaşçı yine aynı teslimiyet ve vakar içinde selamlarını alır;

– Buyurunuz efendim, Allah’ın ne güzel kulları var, buyrun efendim! der. Vezir;

– Biz yeniden karar verdik kestirdiğimiz kumaşları alacağız deyip parasını verip kumaşçı ile vedalaşırlar. Dükkandan çıkarken kumaşçı ellerini kaldırıp;

– Ya Rabbi! Sana hamdolsun. Bugün iki defa dükkanıma
padişahı gönderdin. diye Allah’a şükreder. Padişah bu hal karşısında şaşırır, vezire;

– Vezir, anladım bu iki zatın ikisi de evliyadır ama acaba hangisi üstün? diye sorar. Akıllı vezir şöyle cevap verir;

– Padişahım, ben hangisinin üstün olduğunu bilemem; amma herhalde laftan anlayanlara kumaşçı gibisi, laftan anlamayanlara da karpuzcu gibi birisi lazım.

The post Çok Güzel Bir Hikaye; İstanbul’da Evliya Var Mı? appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/dusunduren-egiten-hikayeler/cok-guzel-bir-hikaye-istanbulda-evliya-var-mi.html/feed 0
1500 Yıl Önce İstanbul’u yok eden Deprem https://hikayelerimizden.com/tarihi-hikayeler/1500-yil-once-istanbulu-yok-eden-deprem.html https://hikayelerimizden.com/tarihi-hikayeler/1500-yil-once-istanbulu-yok-eden-deprem.html#respond Thu, 05 Oct 2017 09:02:21 +0000 http://hikayelerimizden.com/?p=106 1500 Yıl Önce İstanbul’u yok eden Deprem Peygamberimizden yedi yüz yıl önce o civarda büyük bir deprem oldu. İstanbul’un baştan başa duvarları, tapınakları ve bütün yapıları yıkıldı ve içindeki yüz binlerce insan öldü. Böylece Makedon şehri kırk yıl harap ve toprak içinde kaldı.  Daha sonra, İstanbul’un beşinci kurucusu kabul edilen Madyan oğlu Yanko oğlu Pozantin […]

The post 1500 Yıl Önce İstanbul’u yok eden Deprem appeared first on Hikaye Oku.

]]>
1500 Yıl Önce İstanbul’u yok eden Deprem
 Deprem

1500 Yıl Önce İstanbul’u yok eden Deprem

Peygamberimizden yedi yüz yıl önce o civarda büyük bir deprem oldu. İstanbul’un baştan başa duvarları, tapınakları ve bütün yapıları yıkıldı ve içindeki yüz binlerce insan öldü. Böylece Makedon şehri kırk yıl harap ve toprak içinde kaldı. 

Daha sonra, İstanbul’un beşinci kurucusu kabul edilen Madyan oğlu Yanko oğlu Pozantin isimli kral Macar ülkesinden inançsız askerlerle İstanbul’a geldi. “Babamın yapısı ve tahtıdır’” diye Makedon şehrini yeniden tamir edip taht edindi. Yüz sene yaşayıp İstanbul’u öyle imar etti ki altı yüz bin patrik ve kıssis vardır Onun için İstanbul’un bir ismi de Pozanta’dır.

Pozantin de Tuna Nehri’nin buzu üzerinden at ile geçerken buz kırılınca ömrü de buz gibi kırılıp vücudu buz gibi eridi. O sene yine büyük bir depremle İstanbul yıkıldı. Ancak bu sefer Hazreti Süleyman’ın yaptığı köşk ve Ayasofya Camii yerindeki Hazreti Süleyman mabedi kaldı. Yetmiş sene harap ve yıkık olarak yılan, çıyan, baykuş ve yarasa mekânı oldu.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde İstanbul’un Sırları.

The post 1500 Yıl Önce İstanbul’u yok eden Deprem appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/tarihi-hikayeler/1500-yil-once-istanbulu-yok-eden-deprem.html/feed 0