Düşündüren Hikayeler


Düşündüren Hikayeler

“Bir Karga İnsana Ne Gibi Ders Verebilir”

Bir sabah, toplantı yapılan büyük alanda otururken bir karga uçarak geldi ve önümüzdeki betonun üzerine kondu. Biz topluluk halinde oturduğumuz müddetçe o da orada oturdu, birçok diğer kargalar gelip gittikleri halde o oradan ayrılmadı. Uçmak istediğini, ama kanatlarında gerekli gücü bulamadığını düşünebilirdiniz.

Bir müddet sonra, yüksek sesle “Gak” diye gakladı. Bunun üzerine diğer kargalar harekete geçtiler. Tapınağın tepesinden, palmiye ağaçlarının tepelerinden döne döne tekrar tekrar uçarak geldiler, arkadaşlarını almaya çalışıyorlardı. Sanki kendisine karga dilinde bir çağrı yapıyorlardı, “Haydi, bizimle beraber uç!” diyorlardı.

Kendisini boşluğa bırakamadığı için sürüden bir kaçı onun üzerine doğru çullandı ve değişik bir tarzda havada daireler çizdiler. Sonra da, birer birer avlunun tepesindeki kendi yerlerine döndüler, açıkça kendilerinden ne beklendiğini anlayamamışa benziyorlardı. Bu arada, sanki betona yapışmış gibi tüneyen yaşlı karga, gagasını açıp kapatıyor ama ses çıkaramıyordu.

Birçok kararsız dakikadan sonra, çok güçsüz bir şekilde tekrar bağırdı. Bu sefer yalnızca bir karga onun çağrısına cevap verdi. Bu karganın belirli bir amacı vardı. Yerde duran kargaya doğru meydan okur gibi bir tutum aldı ve problemi çözmek için hazırlandı. Kullandığı yöntem etkili ve sonuç verici idi. Nezaket işe yaramamıştı. Bu yeni gelen, alay edercesine atağa kalktı, yaşlı kargayı gagalıyordu ve o da kendisini savunuyordu. Vahşi bir kurtarma şekli gibi gözüküyordu, fakat seyreden hiç kimse bunun bir kurtarmaolduğundan şüphe etmiyordu.

‘Kurtarıcı’ karga, yerdeki karga kanatlarını açıp havalanıncaya kadar hücumlarını arttırarak devam etmek zorunda kaldı. Kendisini umutsuzca yukarı doğru atan yerdeki karga, kadınlar kısmındaki bayanların başları üzerinden uçarak, en yakındaki tentenin altına doğru dalışa geçti. Amacı dış duvarın üzerinden geçebilmekti, ama başaramadı. Aptalca duvarın en tepesine doğru çarptı ve külçe gibi yerde oturanlardan birisinin kucağına düştü. Tüylerin uçuşmasından ve kadınların çığlıklarından ve heyecanlı birkapışmadan sonra kendisini yine avluda buldu; ki orada ‘kurtarıcı’ hâla kendisini bekliyordu.

Alaylı saldırı öyle bir şiddetle yinelendi ki, yaşlı karga hemen tekrar havalandı ve bu sefer yükseklere doğru uçarak duvarın üzerinden geçti ve çatının üzerindeki kendi yerine kondu. Görev tamamlanmıştı, ‘kurtarıcı’ karga, biz insanları sonradan bu gördüklerimizden bir anlam çıkarmamızı sağlamak üzere uçtu gitti.

İçinde bir kaçımızın da aktif olarak yer aldığı bu karga kurtarma operasyonu bize, zor durumlarda kalan kişilerin hiç bir şey yapmadan kurtulmak için sadece bir mucize beklemesinin yeterli olmadığını gösterdi. Zor durumda iken yardım çağrısında bulunursunuz. Bulunduktan sonra da, size doğru şekilde yardım edebilecek kişiyi beklemek zorunda kalabilirsiniz, yani sizin neye ihtiyacınız olduğunu bilen birisini, hatta
sizden bile daha iyi bilen birisini. Gerçek bir kurtarıcı gelir ve bir çözüm bulununcaya kadar inat eder ve vazgeçmez. Her ikiniz de o oyunun içinde bir rol oynamanız gereklidir.

Benim bu olaydan öğrendiğim şey bazen bizim için hayırlı ve iyi olanın, bizim için her zaman hoş olmadığıydı. Bazen yaşamın bizi apaçık bir şekilde gagaladığı zamanlar olabilir. Bizi içimizde sahip olduğumuzu bilmediğimiz gücü toparlamaya sevk edebilir. O zaman üstesinden gelinemeyecek gibi görünen engelleri aşabilir ve yükseklere uçabiliriz. Çaresizlikten yeni bir güç doğar, acı ve ıstıraptan da yeni özgürlükler.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir