Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/hikayelerimizden/public_html/wp-config.php:1) in /home/hikayelerimizden/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
deyim hikayeleri arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/deyim-hikayeleri Hikaye Çeşitleri Fri, 07 Apr 2023 14:31:15 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://hikayelerimizden.sirv.com/WP_hikayelerimizden.com/2020/06/c/r/n/cropped-hikayelerimizden.png?w=32&h=32&scale.option=fill&cw=32&ch=32&cx=center&cy=center deyim hikayeleri arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/tag/deyim-hikayeleri 32 32 “Ağzından Baklayı Çıkarmak” Deyimi https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/agzindan-baklayi-cikarmak-deyimi.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/agzindan-baklayi-cikarmak-deyimi.html#respond Fri, 07 Apr 2023 14:31:15 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=8931 “Ağzından Baklayı Çıkarmak” Deyimi Baklayı ağzından çıkarmak deyimi çok sık kullanılan deyimlerden bir tanesidir. Deyimler gerçek anlamları ile kullanılmadıklarından ne amaçla kullanıldığının öğrenilmesi oldukça önemlidir. Ağzından baklayı çıkarmak; sabrı tükenip, o zamana kadar söylemediğini söyleyivermek anlamında bir deyim. Açıkça söylemeye çekinilen bir şeyin, sabrın tükenip sonunda açıklanmasıdır.  Türk Dil Kurumuna göre  Baklayı Ağzından Çıkarmak Deyiminin […]

The post “Ağzından Baklayı Çıkarmak” Deyimi appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Ağzından Baklayı Çıkarmak” Deyimi

Baklayı ağzından çıkarmak deyimi çok sık kullanılan deyimlerden bir tanesidir. Deyimler gerçek anlamları ile kullanılmadıklarından ne amaçla kullanıldığının öğrenilmesi oldukça önemlidir.

Ağzından baklayı çıkarmak; sabrı tükenip, o zamana kadar söylemediğini söyleyivermek anlamında bir deyim. Açıkça söylemeye çekinilen bir şeyin, sabrın tükenip sonunda açıklanmasıdır. 

Türk Dil Kurumuna göre  Baklayı Ağzından Çıkarmak Deyiminin Anlamı ;  Kişinin sırları bir bir ortaya dökmesi sebebi ile söylenen deyimdir. Bu deyim çoğu deyimde olduğu gibi gerçek anlamıyla kullanılmamaktadır.

Eski zamanlarda çok küfürbaz bir adam varmış. Memleketin müftüsü bu adamı çağırıp sık sık nasihat edermiş. Küfür edeceği sırada aklına gelip, vazgeçmesi için de ağzında bir bakla tanesi tutmasını önermiş. Bir gün yine müftü efendi bu adama nasihat ederken, münasebetsizin biri içeri girmiş ve müftüye sormuş:

– Müftü efendi, sağdıcım öldü. Bana mirasının kaçta kaçı isabet eder? Canı sıkılan müftü, küfürbaza dönmüş:

Çıkar ağzından şu baklayı da, bu herife gerekli cevabı kendi usulüne göre sen ver, demiş.

deyim, deyimler, deyimlerin anlamları, deyimlerin hikayeleri, deyim hikayeleri, deyim nedir, Ağzından Baklayı Çıkarmak, Ağzından Baklayı Çıkarmak deyimi,

The post “Ağzından Baklayı Çıkarmak” Deyimi appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/agzindan-baklayi-cikarmak-deyimi.html/feed 0
Deyimler “Kel Başa Şimşir Tarak” https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimler-kel-basa-simsir-tarak.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimler-kel-basa-simsir-tarak.html#respond Tue, 03 Jan 2023 14:46:33 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=8934 Deyimler “Kel Başa Şimşir Tarak” Şimşir sözcüğü, kılıç anlamına gelir. Deyimde kullanılan şimşir sözünün aslı çok sert ve dayanıklı olduğundan, tarak, cetvel v.b. yapımında kullanılan ‘şimşir’ ağacından gelmektedir. Birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanlar için kullanılan bir sözdür. Asırlardır süren düğün adetlerimizden birisi her iki tarafın da birbirlerine hediyeler sunmasıdır. Dünürlerin birbirlerine olan […]

The post Deyimler “Kel Başa Şimşir Tarak” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Deyimler “Kel Başa Şimşir Tarak”

Şimşir sözcüğü, kılıç anlamına gelir. Deyimde kullanılan şimşir sözünün aslı çok sert ve dayanıklı olduğundan, tarak, cetvel v.b. yapımında kullanılan ‘şimşir’ ağacından gelmektedir.

Birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanlar için kullanılan bir sözdür.

Asırlardır süren düğün adetlerimizden birisi her iki tarafın da birbirlerine hediyeler sunmasıdır. Dünürlerin birbirlerine olan sevgi ve saygısını gösteren bu adet zaman zaman hoşnutsuzluklara da sebep olabilir. İşte bu deyimin hikâyesinde böyle bir memnuniyetsizlik vardır.

Eskiden zengin bir aile, kızlarını gelin ediyorlarmış. Oğlan evine, âdet olduğu üzere, bohça bohça hediyeler gitmiş. Kayınvalide, iki görümce ve eltilere, yaş ve aile içindeki durumlarına göre; altın, gümüş kaplamalı, fil dişi ve şimşir taraklar, diğer armağanlarla birlikte verilmiş.

Küçük elti ağır ve ateşli bir hastalık geçirdiğinden saçları dökülmüş. Aile içindekilerden başka kimsenin, kadıncağızın kelliğinden haberi yokmuş. Kendisine verile verile şimşir tarak verilmesi, küçük eltinin çok canını sıkmış. Kelliğini unutup, armağanları getiren kadına sızlanmış:

“Herkese altın, gümüş tarak, bana da şimşir öyle mi? Yeni gelin, daha bu eve adımını atmadan benimle uğraşmaya başladı…” Oğlan anası gelininin bu hareketinden utanmış ve üzüntü duymuş. O kızgınlıkla çıkışmış: “Senin ki gibi kel başa, şimşir tarak çok bile” deyivermiş. Bu atasözü, yoksul, ya da durumu kötü bir kişinin, vaziyetine uymayan, pahalı, gereksiz şeyler almaya kalkması gibi durumlarda kullanılır.

Örnek: Bu kadar pahalı bir şeyi almak kel başa şimşir tarak olur.

deyim, deyimler, deyimlerin anlamları, deyimlerin hikayeleri, deyim hikayeleri, deyim nedir, kel başa şimşir tarak, kel başa şimşir tarak deyiminin hikayesi, 

The post Deyimler “Kel Başa Şimşir Tarak” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimler-kel-basa-simsir-tarak.html/feed 0
Deyimler “Saçını Süpürge Etmek” Deyimi https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimler-sacini-supurge-etmek-deyimi.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimler-sacini-supurge-etmek-deyimi.html#respond Fri, 30 Dec 2022 16:44:58 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=8750 Deyim “Saçını Süpürge Etmek” Deyimi Saçını süpürge etmek deyimi dilimizde çok fazla kullanılan, sıklıkla karşımıza çıkan sözcükler arasındadır. Anlam olarak, bir kişi için çok emek harcamaktır, sözlük anlamı ise; birileri için çok özveride bulunarak çalışmak, hizmet etmektir. Dilimizde, çoğunlukla bir kadının isteyerek birinin hizmetinde bulunup çok emek vermesi anlamında kullanılır. Çocukları için her türlü zorluğa […]

The post Deyimler “Saçını Süpürge Etmek” Deyimi appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Deyim “Saçını Süpürge Etmek” Deyimi

Saçını süpürge etmek deyimi dilimizde çok fazla kullanılan, sıklıkla karşımıza çıkan sözcükler arasındadır. Anlam olarak, bir kişi için çok emek harcamaktır, sözlük anlamı ise; birileri için çok özveride bulunarak çalışmak, hizmet etmektir.

Dilimizde, çoğunlukla bir kadının isteyerek birinin hizmetinde bulunup çok emek vermesi anlamında kullanılır.

Çocukları için her türlü zorluğa katlanan, gecelerini gündüzüne katan, evladına zarar gelmesin diye onların üzerine titreyen anneler, bu deyime verilecek en güzel örnektir.

Evlat ise, annesinden her yaptığının karşılığını para olarak tahsil etmek ister. Ama annenin bir evlat için yaptıkları hiç parayla pulla ölçülür mü? Dokuz ay karnında taşıması, uykusuz geçen geceler, hastalandığında başında bekleyip edilen dualar, yapılan yemekler, yıkanan ve ütülenen elbiseler, verilen sevgi ve dökülen gözyaşları… Hep bedava değil mi?

Eskiden kadınlar saçlarını topuklarına kadar uzatırlardı. En uzun saç da en güzel saç kabul edilirdi. Kadın evini süpürmek için yere eğilince arkasındaki çift örgülü saçlar yere düşer ve bir süpürge gibi her yeri öperdi.

Örnek:

Annem evde ve işte saçını süpürge ederek çalışıyor, asla dinlenmiyor.

deyim, deyimler, deyimlerin anlamları, deyimlerin hikayeleri, deyim hikayeleri, deyim nedir, Saçını süpürge etmek deyimi, Saçını süpürge etmek, Saçını süpürge etmek deyiminin hikayesi, 

The post Deyimler “Saçını Süpürge Etmek” Deyimi appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimler-sacini-supurge-etmek-deyimi.html/feed 0
DEYİMLERİN KISACA ANLAMLARI https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimlerin-kisaca-anlamlari.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimlerin-kisaca-anlamlari.html#respond Fri, 30 Dec 2022 16:11:55 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=8939 DEYİMLERİN KISACA ANLAMLARI -A – Abacı kebeci : Olur olmaz kimseler, ne olduğu belirsiz kişiler Abanmak : Birine yük olmak, onun sırtından geçinmek Acemilik etmek : Düşüncesizce hareket etmek Açık bono vermek : Bir kimseye, istediği gibi davranma yetkisi vermek Adama benzemek : Düzelmek, göze hoş görünmek Af buyurunuz : Özür dilemeyi ifade eden bir deyim Agop’un […]

The post DEYİMLERİN KISACA ANLAMLARI appeared first on Hikaye Oku.

]]>
DEYİMLERİN KISACA ANLAMLARI

-A –

Abacı kebeci : Olur olmaz kimseler, ne olduğu belirsiz kişiler
Abanmak : Birine yük olmak, onun sırtından geçinmek
Acemilik etmek : Düşüncesizce hareket etmek
Açık bono vermek : Bir kimseye, istediği gibi davranma yetkisi vermek
Adama benzemek : Düzelmek, göze hoş görünmek
Af buyurunuz : Özür dilemeyi ifade eden bir deyim
Agop’un kazı gibi yutmak : Önüne konulan her yemeği çabuk yemek
Ağız gevşekliği : Sır tutmak hali
Ah edip eh işitmek : Daima feryat etmek

Ak sakaldan yok sakala gelmek : Çok yaşlanmak
Alavere dalavere,Kürt Mehmet nöbete : Bir işte bütün yükü, sorumluluğu yetersiz kişiye bırakma durumunda söylenir.
Allah hakkı için : Doğruyu söylemesi istenen kimseye verilen söz
Amma da yaptın : Olmayacak bir şey söyledin anlamında.
Arabayı düze çıkartmak : Sonunda işini kolaylaştırmak
Astarı yüzünden pahalı : Gerçek değerinden fazlaya mal olmak
Aşüftelik etmek : Hafif ve işveli davranmak
Atma Recep din kardeşiyiz : Biz birbirimizin ne olduğunu biliriz’ anlamında kullanılır.
Ayvaz kasap hepsi bir hesap : Hepsi aynı hesaba geliyor anlamında.
Azrail olmak : Çok korkulu ve zorba olmak

– B –

Baba,baba değil iskele babası : Saygı duyulmayan, hayırsız baba
Başına feleğin tokmağı inmek : Bir felakete uğramak
Bela aramak : Kavga sebebi yaratmak.
Ben sarhoş,yolcu sarhoş : Herkesin garip bir tutum içinde bulunduğunu anlatmak için kullanılır.
Beyni sulanmak : Bunamak.
Bıyıkları balta kesmez olmak : Güçlü olmak, kimseden korkmamak
Bızdık : Ufak çocuk
Binin yarısı beş yüz o da ben de yok : Düşünceli kimseleri avutmak için teselli mahiyetinde söylenir.
Bir avuç toprak olmak : Ölmek
Bir çırpıda : O anda
Boşlamak : İlgisiz davranmak, ilgiyi kesmek
Boyunun ölçüsünü almak : Biri tarafından ağzının payı verilmek
Bulanık suda balık avlamak : Karışıklıktan yararlanıp menfaatini kollamak
Burnu kokuyu iyi almak : Her şeyi önceden sezmek
Büyüklük göstermek : Bağışlamak
Büyük söylemek : Övünmek

– C –

Cafer ağanın abdest suyu : Tatsız, tuzsuz
Caka yapmak : Gösteriş yapmak
Cana işlemek : Çok tesir etmek
Can atmak : Çok istemek
Can ciğer : Samimi
Candan yanmış : Adamakıllı tutulmuş
Canı burnuna gelmek : Bir işte çok eziyet ve sıkıntı çekmek
Canını şeytana satmak : Kötü işlerle uğraşmak
Canın sağ olsun : Bir ziyan için söylenen teselli sözü
Ceddine okumak : Soyuna sövmek
Ceffel kalem etmek : Hemen hüküm vermek
Cephe almak : Düşmanca hal takınmak
Cıcığı çıkmak : Çok hırpalanmak
Ciğeri beş para etmez : Değersiz kişi
Cihan alem bilmek : Herkes tarafından bilinmek
Cin fikirli : Çok zeki, açıkgöz
Cumbadak dalmak : Ani olarak girmek,dalmak
Curcuna koparmak : Gürültüyle çevreyi karıştırmak
Curcunaya kalkmak : Kavga ve gürültü çıkarmaya kalkmak

– Ç –

Çabalama kaptan ben gidemem : Boşuna çabalama anlamında.
Çaçaron : Kavgacı, şirret
Çağı geçmek : Yaşlanmak
Çala kalem : Durmaksızın yazarak
Çehresi atmak : Rengi sararmak
Çehre uzatmak : Küsmek, somurtmak
Çek arabanı : Defol anlamında
Çeşnisine bakmak : Lezzetine bakmak
Çevir kazı yanmasın : Sözünü çeviren kimseler için söylenir.
Çıkmaz ayın son çarşambası : Belirsiz ve uzak zaman
Çiğ süt emmiş olmak : Soysuz ve namussuz olmak
Çileden çıkmak : Hiddetlenerek sabrın taşması
Çizmeden yukarı çıkmak : Haddini bilmemek
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek : Durumuna uygun düşmeyen büyük ve olmayacak hayallere kapılmak
Çorbada tuzu bulunmak : Emeği geçmiş olmak
Çömlek hesabı : Baştan savma hesap
Çöpçatan çatmak : Kısmet olmak
Çürük tahtaya basmak : Umduğunu bulamamak, aldanmak

– D –

Dağarcıkta bir şey kalmamak : Her şeyi yitirmek
Dalavere : Oyun, hileli iş
Davulu yarık : Sır saklamayan,önüne gelene içini döken
Dekbaz : Hileci
Demir gibi olmak : Sağlam ve sıhhatte olmak
Devede kulak : Kıyaslanan şeyler arasındaki orantısızlığı belli etmek için kullanılır.
Dırdır etmek : Yerli yersiz söylenip durmak
Dikili ağacı olmamak : Malı mülkü olmamak
Dili çetrefilli olmak : Rahat ve düzgün konuşamamak
Dilini zaptetmek : Konuşmamak
Dişini sökmek : Zararsız hale getirmek
Dokuz doğurmak : Korkudan ve heyecandan bitmek
Dolmaları yutmak : Kanmak, aldanmak
Dostlar alışverişte görsün : Laf olsun diye iş yapanlar için söylenir.
Döner taşım yok,öter kuşum yok : Hiçbir şeye sahip olmamak
Dört dirhem bir çekirdek : Şık giyimli kimse
Dudukuşu : Geveze
Dümen suyundan gitmek : Karşısındakinin huyuna göre davranmak
Dünyaya kazık kakmak : Ölmemek

– E –

Ebussuut Efendi’nin gelini : Eski moda giyinen kadın
Eceline susamak : Tehlikeli işlere girişmek
Edepsizliği gündeliğe takılmak : Edepsizliği alışkanlık haline getirmek
Efendilik yapmak : Saygılı hareket etmek
Efendizadem : Beyim anlamında bir hitap
Eğrisi doğrusuna gelmek : Uygunsuz yapılan işin tesadüfen uyumlu bitmesi
Ekmeği dizinde : Nankör
Elemtere fiş kem gözlere şiş : Nazar değmesin anlamında
Eli çabuk : Tez iş gören
Emeği geçmek : Bir işin yapılmasında yardımcı olmak
Ensesinde boza pişirmek : Çok eziyet çektirmek
Ervahlarına yuf olsun : Sövgü
Eski çamlar bardak oldu : Şartlar değişti anlamında kullanılır
Eşek hoşaftan ne anlar : Anlayışsız, zevksiz insanlar için söylenir.
Etek belde : Kıvrak ve becerikli
Ev açmak : Ayrı ev tutmak
Eyere de gelir semere de : Bütün işlere yarar anlamında
Ez ez de suyunu iç : Hiç yararı olmayan bir işi tenkit etmek için kullanılır.
Ezilip büzülmek : Aşırı sıkılgan davranmak

– F –

Fahiş faize batakçı müşteri : Benzer kişilikteki insanlar birbirini kolay bulur manasında
Faka basmak : Güç duruma düşmek
Falcı değilim ya : Ben olacağı bilemem anlamında
Fare düşse başı yarılır : Bir yerin yoksulluğunu anlatmak için kullanılır.
Farfara : Ağzında sır tutamayan kimse
Fasulye gibi kendini nimetten saymak : Kendine olduğundan fazla değer vermek
Feleğin çemberinden geçmiş : Tecrübeli, bilmiş
Felekten bir gün çalmak : Eğlenceli bir gün geçirmek
Ferteği çekmek : Kaçmak
Fesat kumkuması : Hep kötülük düşünen
Fıkırdamak : Kesik kesik gülmek
Fıldır fıldır aramak : Israrla ve telaşla aramak
Fırın süpürgesi : Zayıf, uzun boylu kimse
Fincancı katırlarını ürkütmek : Kötü niyetli kişileri ürkütecek hareketlerde bulunmak
Fitil almak : Öfkeyle parlamak
Fol yok yumurta yok : Herhangi bir sebep veya ilişki bulunmaması
Forsu kırılmak : İtibar ve onuru sarsılmak
Fukara babası : Fakirleri kollayan kimse
Fütur getirmek : Umutsuzluğa ve çaresizliğe düşmek

– G –

Gafil baş,düşmana eş : İşlerinde hazırlıksız olan insan her zaman zor duruma düşebilir
Gagasından yakalamak : Zayıf noktasından yakalamak
Gavur ölüsü : Oldukça ağır
Gavurun tembeli keşiş,Müslüman’ın tembeli derviş : Kendini büsbütün ibadete verip, dünyadan elini eteğini çeken kişiler için kinaye yollu söylenir.
Gazali rana : Güzel, hoş ceylan gibi sevgili anlamında
Geçmişi kandilli : Sövgü
Gemi aslanı : Gösterişli, işe yaramayan adam
Geyik etine girmek : Erginleşmek
Gırtlağından kesmek : Yiyecek parasını kısıtlamak
Giderayak : Gitmek üzereyken
Girye bana hande sana : Önce karşısındakini düşünen kimsenin kullandığı bir deyim
Giydirmek : Azarlamak
Gök demir,yer bakır : İmkansızlıklar ve umutsuzluklar içinde bulunuşu anlatır.
Gömlek değiştirmek : Tutum ve görüşlerini değiştirmek
Göründü Sivas’ın bağları : Gerçekleşmesi beklenen bir şeyin ortaya çıktığına dair olanaklar belirdiğinde kullanılır.
Göz nuru dökmek : Yapılan işte göz emeği bulunmak
Güvendiği dağlara kar yağmak : Güveni sarsılmak

– H –

Habbeyi kubbe yapmak : Önemsiz bir şeyi büyütmek
Haber vermek : Bildirmek
Hak getire : Yoktur anlamında
Halep ordaysa arşın burada : Yapacağını yap anlamında sitem
Ham ervah : Kara ruhlu kimse
Hangi peygambere ümmet olacağını şaşırmak : Kimin sözünü ve yolunu tutacağını, ne yapacağını şaşırmak
Hat çekmek : Önemsememek
Hatun : Eski zaman beylerinin, hanımlarına olan hitabı
Haymana öküzü : Hımbıl ve tembel kimse
Hazır mezarın ölüsü : Hep hazıra konmak isteyen tembel kimseler için kullanılır.
Her gün papaz pilav yemez : Hep aynı şeyler yapılamaz
Her işin hakkından gelmek : Her işi başarır olmak
Her tarakta bezi olmak : Her işle ilgili olmak
Hesaptan düşmek : Yok saymak
Hır gür : Kavga
Hiçe saymak : Hiç değer vermemek
Hindi gibi kabarmak : Övünmek, böbürlenmek
Hokka gibi oturmak : Dikilen elbisenin tam üzerine uyması
Hoşbeş etmek : Sohbet etmek
Hödük : Görgüsüz, anlayışsız kimse
Hükümet sürmek : Ülkeyi yönetmek
Hüt dağı gibi şişmek : Karnı şişmek

– I –

Icığını cıcığını sormak : Bütün ayrıntıları öğrenmek
Ikına sıkına : Güçlükle
Ikınıp sıkınmak : İş yapmak için kendini zorlamak
Ilıca ördeği : Sıcağa ve rahata düşkün
Irağı yakın etmek : Güçlükleri ortadan kaldırmak
Irgat gibi çalışmak : Çok çalışmak
Irgat pazarına döndürmek : Bir yeri dağınık ve karışık hale sokmak
Isınmak : 1-Alışmak, 2-Sevmek
Isıtıp ısıtıp önüne koymak : Bir konuda ikide bir söz açmak
Iska geçmek : Atlamak
Iskartaya çıkmak : Eskimek
Islak tavuk : Miskin kadın
Islatmak : Dövmek
Işık göstermek : Yol göstermek
Ivır zıvır : Önemsiz şeyler

– İ –

İbibullah sivri külah : Yapayalnız, varlıksız olan kimse
İbiş gibi : Alığa benzer
İcabına bakmak : 1-Gerekeni yapmak
İç fırtınasına tutulmak : Morali bozulmak
İç güveysinden hallice : Durumu şöyle böyle
İfrit yardağı : Kötülüğe yardımcı olan
İğne yutmuş : Çok bitkin ve sıkıntılı kişi
İkisini bir kazana koysan kaynamazlar : Birbirine zıt insanları anlatmak için kullanılır.
İki yakası bir yere gelmez : Bir türlü düzene kavuşamaz
İlk göz ağrısı : İlk sevilen
İmana gelmek : Merhamete gelmek
İngiliz tabancası gibi kurulmak : Çalım satmak, kasılmak, böbürlenmek
İpe un sermek : Gevşemek, bahane uydurup işten kaçınmak
İp korkusunu boynuna almak : Ölümü göze almak
İpliği pazara çıkmak : Herkese rezil olmak
İstemem yan cebime koy : Rüşvet konusunda alay yollu söylenir
İşi sıkışık olmak : İşi çok ve külfetli olmak
İtsiz köye dönmek : Sakinleşmek, tenhalaşmak
İyiden iyiye : Adamakıllı
İyi gün dostu : İyi günlerde ortaya çıkan
İzi belirsiz olmak : İz bırakmadan kaybolmak

– K –

Kabak tadıvermek : Devamlı, ısrarlı bıktırmak
Kabasını almak : Bir yerin temizliğini üstünkörü yapmak
Kaçın kurrası : Birinin hiçbir oyuna gelmeyecek kadar açık göz, akıllı olduğunu anlatmak için kullanılır.
Kağıt üzerinde kalması : Bir anlaşmanın resmiyette kalması, tatbik edilmemesi
Kaleyi içinden fethetmek : Meseleyi karşı taraftan birinin yardımıyla halletmek
Kalp ağrısı : Aşk acısı
Kamburu çıkmak : Çok çalışmış olmak
Kan akıtmak : Kurban kesmek
Kan çanağı gibi : Çok kızarmış
Kan ter içinde kalmak : Çok yorulmak
Kapağı atmak : Gitmek, yerleşmek
Kapısını aşındırmak : Çok gidip gelmek
Kara gün dostu : İnsana sıkıntılı günlerinde yardım eden gerçek dost
Kaşının altında gözün var dememek : Yaptığını beğenmemek, takdir etmemek
Kedi ile harara girmek : Geçimsiz biriyle ortaklık etmek
Kendine yontmak : Karşısındakileri düşünmeden kendi çıkarına göre davranmak
Kıç atmak : Pek istemek
Kınalar yakmak : Çok sevinmek
Kimi kimsesi : Yakınları
Kimseye eyvallah etmemek : Kimseye minnettar kalmamak
Kimya gibi : Az bulunur
Kont gibi : Yakışıklı ve şık giyinmiş
Korkuluk : Gereksiz ve yararsız kimse
Körün istediği bir göz,Allah verdi iki göz : Hayal ettiğinden daha fazlasına kavuşan kişiler için kullanılır.
Kör şeytanın işi yok : Hep aksilikle karşılaşan kişiler tarafından sitem yollu olarak kullanılır.
Kurdu koyunla barıştırmak : Kötü biriyle saf birini uzlaştırmak
Külçe gibi oturmak : Yorgunlukla çökmek
Kül yutmak : Kandırılmak, oyuna gelmek

– L –

Laçka olmak : Eskimek, işe yaramaz halde olmak
Laf altında kalmamak : Karşısındakinin sözünün altında kalmamak
Laf ebesi : Çok konuşan kimseler için kullanılır.
Lakke yapmak : Başkasının hakkını çalmak
Lala paşa eğlendirmek : Nazik kişileri eğlendirmeye çalışmak
Lamı cimi yok : Bir konu üzerinde itiraz kabul etmediğini bildirmek için kullanılır.
Leb demeden leblebiyi anlamak : Anlayışlı, zeki olmak
Leke sıçratmak : Bulandırmak
Leşini çıkarmak : Kıyasıya dövmek
Leyleği havada görmek : Çok dolaşanlara söylenir
Limoni tabiatlı : Mızmız
Lodosa tutulmuş gibi bocalamak : Ne yapacağını kestirememek
Lokman hekimin ye dediği : Güzel, tatlı şey
Lop yumurta : Kaynamış yumurta
Lügat paralamak : Anlamını bilmediği halde, bilgiç konuşmak
Lülüye gelmek : Aldanmak
Lüpe konmak : Değerli bir şeyi emek harcamadan ele geçirmek

– M –

Maça beyi gibi kurulmak : Saygısızca,kasılarak oturmak
Madrabaz : Çıkarını hileli yollardan sağlayan kimse
Mahalle çocuğu : Eğitimsiz çocuk
Makaraya takmak : Alaya almak
Marsık : Çok esmer kimse
Merak getirmek : Kara sevdaya tutulmak
Meryem Ana kandili gibi : Soluk (belirsiz) anlamında
Meşe odunu : Kaba,anlayışsız adam
Meydan vermek : Fırsat vermek
Mısır’daki sağır sultan bile duydu : Duymayan kalmadı anlamında
Mızrağı çuvala sığdıramamak : Gerçeğin asla saklanamayacağı anlamında kullanılır.
Mis gibi burnunda tütmek : Çok özlemek
Miskinler teknesi : Tembellerin toplandığı yer
Mürai :
Art düşünceli kimse
Mürekkebi kurumamak :
Daha pek yeni olmak
Mürekkep yalamış :
Okuyup, yazmış kimse
Mürüvvetini görmek :
İyi ve mutlu günlerini görmek
Müslüman adam :
1-Dindar kişi, 2-Doğruluktan ayrılmayan kimse

– N –

Nabzını yoklamak : Karşısındakinin ne düşündüğünü anlamaya çalışmak
Nalına mıhına vurmak : Ne yapacağını kestirememek
Namı nişanı kalmamak : Yok olmak, unutulmak
Nanpareye muhtaç olmak : Pek yoksul olmak
Nargile suyu : Tatsız içecek
Nazı geçmek : İsteği geri çevrilmeyen kimse
Ne ala memleket : Uygunsuz yapılan işleri kınamak için söylenir
Neci oluyor : Ne karışıyor anlamında
Nefsine yedirememek : Bir şeyi hazmedememek, kabul etmemek
Nevri dönmek : Çok sinirlenip, bunun yüzünden belli olması
Ne yüzle : Ne cesaretle anlamında
Nispet vermek : Onu üzecek şekilde gösteriş yapmak
Nobran : Kaba, sert, kırıcı (kimse)
Noktası noktasına : Tastamam
Nuh gemisi : Her çeşit insanın toplandığı yer
Nuh nebiden kalma : Çok eskiden kalma
Nur topu gibi : Güzel, şişman,beyaz (çocuk)
Nur yüzlü : Temiz yüzlü kimse
Nutku tutulmak : Üzüntüden, korkudan konuşamamak

– O –

O bir düşeş : O talih sonucu ele geçirilmiştir anlamında
O gün bugün : O gündenberi
Oh demek : Rahat etmek
Ok gibi ciğerine işledi : Yapılan bir hareketin çok üzmesi
Ok yaydan çıktı : Vazgeçemeyeceği bir işi yapmak
Olmuş armut gibi eline geçmek : Kolaylıkla, yorulmadan elde etmek
Onun ipiyle kuyuya inilmez : Güven olmaz anlamında
Oralı olmamak : Önemsememek
O saat : O anda
O tarakta bezi olmamak : İlişkisi olmamak
Oyun etmek : Hile yapmak, aldatmak
Oyunun sakalı bitmek : Bitmiş olayları anlatan bu deyim, genellikle Karagöz oyunlarının sonunda kullanılır.

– Ö –

Öbür dünyayı boylamak : Ölmek
Öfke topuğa çıkmak : Çok öfkelenmek
Öksüz babası : Öksüz ve yoksulları koruyan adam
Öküz boyunduruğa bakar gibi bakmak : İstemeden, mecburen bakmak
Ölçüsünü bildirmek : Haddini bildirmek, cezasını vermek
Ömür adam : Hoşsohbet adam
Önünü almak : Durdurmak
Öp babanın elini : Sürpriz bir durum karşısında yaşanan şaşkınlığı anlatmak için kullanılır
Örümcek kafalı : Eski kafalı, yeniliklere uyum gösteremeyen
Ötmek : Durmadan anlamlı, anlamsız konuşmak
Öve öve göklere çıkarmak : Çok övmek
Öyle başa böyle traş : Alakasız durumları belirtir.
Özü sözü bir : Verdiği sözleri tutan dürüst kimse

– P –

Pabucuna kum dolmak : Engelle karşılaşmak
Paçaları sıvamak : Hazırlanmak
Paha biçmek : Değerini ölçmek
Pancar kesilmek : Mahcup olup kızarmak
Paparayı yemek : Paylanmak, azar işitmek
Paraya para dememek : Kazancı bol olmak
Para peşin kırmızı meşin : Alışverişin peşin olduğunu anlatır
Patentasının altına almak : Egemenliği altına almak
Pestil gibi olmak : Çok yorgun ve halsiz olmak
Peşkeş çekmek : Bir iş yaptırmak için, kendine ait veya başkasına ait bir şeyi hediye etmek
Pılı pırtı : Eski püskü, değersiz eşya
Piç etmek : Bozmak, işe yaramaz hale getirmek
Pişmiş aşa soğuk su katmak : Yapılmakta olan bir işi bozmak
Piyasaya düşmek : 1-Çok bulunur olmak, 2-Orta malı olmak
Postal : Düşkün kadın
Put kesilmek : Sessiz ve hareketsiz kalakalmak
Püsküllü bela : Kişinin başını derde sokan kişi veya durum

– R –

Rabbime emanet : Herhangi bir şeyin, kimsenin korumasını tanrıya bırakmak
Rafta kurabiye var ama size göre değil : İşinize yaramaz anlamında
Rahat yüzüne hasret kaldı : Huzursuz olmak, rahat edememek
Ramazan keyfi : Oruç tutanlardaki sinirlilik hali
Rengi atmak : Çok heyecanlanıp solmak, sararmak
Rengi olmamak : Silik olmak
Renk senfonisi : Birbiriyle uyuşan renkler bütünü
Rest çekmek : Kesinlikle kabul etmemek
Rızkını taştan çıkarmak : En zor şartlarda bile geçimini sağlamak
Ruhu bile duymaz : Yapılan bir işten hiç haberi olmaz anlamında
Ruhuna hitap etmek : Herhangi bir şeyden çok etkilenmek
Rüya gibi : Gelip geçici şeyleri anlatmak için kullanılır
Rüyasında görse hayra yormaz : Olacağına ihtimal vermemek
Rüzgar ekip fırtına biçmek : Yapılan kötülüğe karşı daha büyük kötülüğe uğramak
Rüzgar gelecek delikleri tıkamak : Her türlü tedbiri almak

– S –

Saat gibi : Düzgün çalışan
Saat on bir buçuğu çalmak : Yaşı çok ilerlemek
Sacayak olmak : Üç kişi bir araya gelip çok samimi olmak
Saçı uzun, aklı kısa : Düşüncesiz, aptal
Sağlam ayakkabı değil : Güven duyulacak kimse değil, doğruluğu konusunda şüphe duyulur
Sakala soğan doğramak : 1-Aldatmak, 2-Hakaret etmek
Saman gibi : Tatsız, tutsuz
Sapı silik : Serseri
Sazına bülbül koymak : Çok güzel çalmak
Sefalar getirdiniz : Eskiden çok kullanılan, hoş geldiniz sözü
Sel önünden kütük kapmak : Zor bir iş başarmak
Sen sağ ben selamet : Yapacak bir şey kalmamak
Sıtma görmemiş ses : Gür ve kalın sesli
Sidik yarışı : Gerekli gereksiz rekabete girmek
Söyleye söyleye dilimde tüy bitti : Çok öğüt verdiği halde sözü dinlenilmeyen insanların içinde bulunduğu durumu anlatır.
Sütüne havale etmek : Karakterine, insanlık duygusuna bırakmak

– Ş –

Şafak atmak : Korkmak, şaşırmak
Şahbaz : Becerikli ve çevik
Şapa oturmak : Çaresiz kalmak
Şaşkın bakkal : Hesabını şaşıran kimse
Şerbetli : Kötü işler yapmayı huy edinmiş kimse
Şeşi beş görmek : İyi görmemek, yanılmak
Şeytan çekici : Sevimli ve akıllı çocuk
Şeytan diyor ki : İçinden zararlı bir şeyler yap diyen ses
Şifayı kapmak : Hastalanmak
Şimşek gibi : Büyük bir hızla
Şom ağızlı : Kötümser, olayları devamlı kötüye yoran kimse
Şöhreti afakı tutmak : Herkes tarafından bilinir hale gelmek
Şöyle bir bakmak : 1-Üstünkörü, 2-İnceler gibi manalı bakmak
Şunu bunu bilmem : Mazeret kabul etmem, özür dinlemem

– T –

Taban çekmek : Gitmek
Tabanvayla gitmek : Yürümek
Tadını kaçırmak : Zevkini bozmak
Takıp takıştırmak : Çok süslenmek
Talihi yar olmak : Şansı yardım etmek
Tantuna gitmek : 1-Öldürülmek, 2-Belaya uğramak
Tasamın on beşi : Umrumda değil anlamında
Taş yağar, kıyamet kopar : Felaketli,korkunç zaman
Taş yürekli : Acıması olmayan kimse
Tavşan boku : Ne faydası, ne de zararı olan kimse
Tebeşire peynir bakışlı : İyi göremeyen, şaşı
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş : Birbirine uygun, eşit şeyleri anlatmak için kullanılır.
Tiği teber şahı levent : Her şeyini tüketmiş kimseleri anlatmak için söylenir.
Tosunum : Gürbüz kimseler için kullanılır
Tut kelin perçeminden : Boşuna uğraşma, onda yok anlamında…
Tüy dikmek : Kötü bir durumu daha çok kötüleştirecek harekette bulunmak

-U –

Ucu dokunmak : Herhangi bir işten zarar görmek
Uç vermek : Görünmek, yetişmek, belirmek
Ufağını tefeğini toplamak : Kendine ait ne varsa toplamak
Ufuk açılmak : Yeni imkanlar belirmek
Ulan : Nefret, öfke ifade eden bir hitap şekli
Ulu orta konuşmak : Düşünmeden söylemek, rastgele söylemek
Ununu elemiş eleğini duvara asmış : Yapacağını yapmış
Utandınsa yüzüne kalbur tut : Utanmanın gereksizliğini anlatır
Uyku ölümün kardeşidir : Uyuyan kimsenin dünya ile ilgisi kesilir. Olup bitenden haberi olmaz.
Uzağı görmek : Bir işin sonucunu, nasıl gelişeceğini önceden tahmin edebilmek. Tedbirli hareket etmek.
Uzun boylu : Ayrıntıları hesap ederek, etraflıca düşünmek.
Uzun uzadıya : Çok ayrıntılı olarak
Uzun yaşın ahiri ölüm : Ne kadar uzun yaşanırsa yaşansın, bütün canlılar bir gün mutlak öleceklerdir

– Ü –

Ücüğünden cücüğüne : Bütün yönleriyle
Üç aşağı, beş yukarı : Belirlenmiş bir sayıdan biraz fazla veya biraz az olarak
Üçe beşe bakmamak : Çok fazla pazarlık etmeden alışveriş yapmak
Ümidi boşa çıkmamak : Beklediğini, umduğunu bulmak
Üsküdar dolmuşu gibi birbirinin üzerine : Çok kalabalık yer
Üst perdeden başlamak : Ağzını bozmak
Üstünde durmak : Israr etmek
Üstüne almak : Ödev olarak kabul etmek, bilmek
Üstüne basmak : Konuya değinmek
Üstüne varmak : Öfkelendirecek söz veya harekette ısrar etmek
Üstüne vurmak : Eklemek
Üstünüze iyilik sağlık : Hastalıkla ilgili konuşurken söylenir
Üvey evlat muamelesi görmek : Ayrı ve hor görülmek
Üzerine tuz biber ekmek : Bir kimsenin acısını fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak
Üzerinize afiyet : Ben hastayım. Sizi etkilememesini dilerim.
Üzüm üzüm üzülmek : Çok üzülmek
Üzüm yemek değil, bekçi dövmek : Önemli işler dururken vakit öldüren kişiler için kullanılır.

– V –

Vadesi gelmek : Ömrünün sonuna gelmek
Vakit geçirmek : Gereksiz işlerle uğraşmak
Vakit nakittir : Zaman en değerli varlığımızdır
Vara yoğa karışmak : Her şeye karışmak
Vardığın yer körse, sen de gözünü kapa : İnsanlar, çevresindekiler ile iyi ilişkiler kurmak isterlerse onlara uymak zorundadırlar
Var kuvveti pazuya vermek : Kolunun kuvvetine güvenmek.
Vebali boynuna : Günahı ona ait anlamında
Verilmiş sadakası olmak : Bir belayı, kazayı zarar görmeden atlatmak
Vık dedirtmemek : Ses bile çıkarttırmamak
Vız gelip tırıs gitmek : Hiç aldırmamak
Vız gelmek : Önemsiz görünmek, aldırış etmemek
Vidin kalesi gibi metin olmak : Dayanıklı ve sabırlı olmak
Voli vurmak : Vurgun vurmak
Voyvoda kesilmek : Zalim olmak.
Vur abalıya : Sessiz ve sakin kimselere yapılan zulüm ve haksızlığı belirtmek için kullanılır.
Vur patlasın çal oynasın : Büyük eğlenceler için söylenir.
Vurucu güç : Çok etkili silahlarla donatıldığı için savaş gücü yüksek askeri birlik
Vuslat kıyamete kalmak : Kavuşma ümidi olmamak
Vücuda getirmek : Var etmek
Vücudunu ortadan kaldırmak : Öldürmek

– Y –

Yabana atmak : Dikkate almamak
Yabana söylemek : Saçma ve yersiz konuşmak
Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli : Mecburi durumlarda bir işin mutlaka yapılması gerektiğini belirtmek için söylenir.
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe : Büyük bir zafer için her tehlikenin, hatta ölümün bile göze alındığını belirtir.
Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz : Kimseye faydası ve yardımı yoktur anlamında.
Ya herro, ya merro : Seçim yapılması gereken durumlarda söylenir.
Yahudi pazarlığı : Kıyasıya yapılan pazarlık
Yakadan geçirmek : Evlat edinmek
Yaka paça : Hırpalayarak
Yalancı pehlivan : Sözde kahraman
Yalova kaymakamı : Değersiz olduğu halde çalım satan kişilere söylenir.
Yangın var diye bağırmak : Bir şeyden çok bıkmak, bezmek
Yaptığını bilmemek : Aklı başında olmamak
Yediği naneyi kokutmak : Uygunsuzluğunu ortaya koymak
Yel kayadan ne alır : İmkansız bir durumu belirtmek için kullanılır.
Yıldırım gibi : Büyük bir hızla.
Yıldızı parlamak : Şans yüzüne gülmek
Yiyip bitirmek : 1-Onmaz hale getirmek, 2-Devamlı eziyet etmek
Yobaz : Kaba, cahil
Yolu düşmek : Bir rastlantı sonucu gelmek.
Yosma : Güzel ve süslü kadın
Yuf ervahına : Lanet olsun anlamındaki bir karşı çıkma sözü.
Yüreği geniş olmak : Gamsız olmak, her şeyi kaldırabilmek
Yürekte var, elde yok : Yetenekli olup, imkansızlıklar yüzünden bunu geliştiremeyen insanlar için söylenir.
Yüz yüze gelmek : Karşılaşmak

– Z –

Zahmet çekmek : Eziyet ve yorgunluğa düşmek
Zahmet etmek : Yorulmak.
Zartalos : Yellenmek
Zebunu olmak : Birine çok düşkün olmak
Zehir etmek : Tadını kaçırmak
Zehir zemberek : Çok acı
Zembereği boşanmak : Uzun uzun gülmek
Zerre kadar : Yok denecek kadar
Zevahiri kurtarmak : Bir işi yarım yamalak yapıp eleştiri almamak
Zeval bulmak : Yok olmak.
Zıvanadan çıkmak : Çok öfkelenmek
Zihne dank etmek : Uzun zamandır anlaşılamayan bir şeyi, herhangi bir olayın araya girmesiyle birdenbire anlamak
Zil gibi : Parasız ve aç
Zilleri takıp oynamak : Çok sevinmek
Zilsiz oynamak : Çok sevinmek
Zokayı yutmak : Aldatılmak
Zurnacının karşısında limon yemek : Uygunsuz bir davranışta bulunarak, çalışamaz hale getirmek
Zurnayı biz çaldık, parsayı o topladı : Haksızlık edip hazıra konanlar için söylenir.
Züğürt tesellisi : Boş, yersiz avutma
Zümrüt gibi : Yemyeşil

deyim, deyimler, deyimlerin anlamları, deyimlerin hikayeleri, deyim hikayeleri, deyim nedir, 

The post DEYİMLERİN KISACA ANLAMLARI appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyimlerin-kisaca-anlamlari.html/feed 0
Mürekkep Yalamak Deyimi https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/murekkep-yalamak-deyimi.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/murekkep-yalamak-deyimi.html#respond Mon, 07 Feb 2022 12:58:43 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6556 Mürekkep Yalamak Deyimi “Mürekkep Yalamak” Deyiminin Hikayesi: Yazı yazmak için şimdilerde kullanılan renkli renkli kalemlerin yerine eskiden, mürekkep ile divit kullanılırmış. Eskiden mürekkeplerin içinde bezir isi denilen bir madde bulunurdu. O zamanlar da yazarken yapılan yanlışlıklar ancak yalamak yoluyla giderilirmiş. Yazıyı yazan kişi, yanlış olan yeri yalar, mürekkep silindikten sonra tekrar yazarmış. İşte bu düzeltme […]

The post Mürekkep Yalamak Deyimi appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Mürekkep Yalamak Deyimi

“Mürekkep Yalamak” Deyiminin Hikayesi: Yazı yazmak için şimdilerde kullanılan renkli renkli kalemlerin yerine eskiden, mürekkep ile divit kullanılırmış. Eskiden mürekkeplerin içinde bezir isi denilen bir madde bulunurdu. O zamanlar da yazarken yapılan yanlışlıklar ancak yalamak yoluyla giderilirmiş. Yazıyı yazan kişi, yanlış olan yeri yalar, mürekkep silindikten sonra tekrar yazarmış. İşte bu düzeltme işinden dolayı, yazı ve ilim öğrenme işiyle uğraşan insanlar sık sık mürekkep yalamak zorunda kalırmış.

Okuma-yazma bilen kişiler az olduğundan, bir iki satır yazacak kişiler el üstünde tutulur. Mürekkep yalayanlar üstün sayılırmış.

Mürekkep yalamak deyimi, okumuş-yazmış, ilimle uğraşan, ilim tahsil etmiş, bilgili olan, hayatını ilim öğrenmeye adayan insanları anlatmak için kullanılır.

Mürekkep Yalamak Deyimi, deyim, deyim hikayeleri, mürekkep yalamak, mürekkep yalamak deyimmi atasözümü, atasözü, atasözleri, deyimler, 

The post Mürekkep Yalamak Deyimi appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/murekkep-yalamak-deyimi.html/feed 0
Atasözü: “Aslı Varken Sûreti Kabul Edilmez” https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-asli-varken-sureti-kabul-edilmez.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-asli-varken-sureti-kabul-edilmez.html#respond Tue, 10 Nov 2020 18:10:17 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=7549 Atasözü: “Aslı Varken Sûreti Kabul Edilmez” Asıllar bir orijinalse, sûretler kopya mahiyetinde ve birer cansız semboldürler. Sûretten amaç; aslı yaşatmak veya ortaya çıkarmaktır. Günümüzde birebir aynı şeyi çoğaltmak mümkün iken, aynı zamanda bugünün sûreti de aslına daha uygun olabilmektedir. Atasözünün ortaya çıktığı dönemlerde aslı sûretinden mahiyet bakımından farklı olabilmektedir. O dönemlerde aslı çoğaltmak aynı zamanda […]

The post Atasözü: “Aslı Varken Sûreti Kabul Edilmez” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Atasözü: “Aslı Varken Sûreti Kabul Edilmez”

Asıllar bir orijinalse, sûretler kopya mahiyetinde ve birer cansız semboldürler. Sûretten amaç; aslı yaşatmak veya ortaya çıkarmaktır. Günümüzde birebir aynı şeyi çoğaltmak mümkün iken, aynı zamanda bugünün sûreti de aslına daha uygun olabilmektedir. Atasözünün ortaya çıktığı dönemlerde aslı sûretinden mahiyet bakımından farklı olabilmektedir. O dönemlerde aslı çoğaltmak aynı zamanda orijinalden de uzaklaşmak anlamına gelebilmektedir. Bu atasözü; diğer alanlarda da az veya çok geçerliliği olan, söz konusu edilebilecek bir atasözüdür.

Herhangi bir nesnenin gerçeği varken, onun kopyası kabul edilemeyeceği gibi; bir işin ehli varken de onun yerine başka bir kişinin söyleyecekleri kabul edilemez.

Bu atasözü, bir nesnenin gerçeği ve bir konunun da ehlini örnek almak gerektiğini anlatmak için kullanılmaktadır.

Kemâl-i zerd aşağıdaki beytinde,

Gün yüzüñ varken güne baķmaz kemāl

Ŝubh-dem olmaz çerāğa ihtiyāc

(Kemâl-i zerd, G. 36-1/5, 96a, s.206)

“(Ey sevgili!) Nasıl ki sabah vakti muma ihtiyaç yoksa; Kemâl (de) senin gün gibi aydınlık yüzün varken güneşe bakmaz.” diyerek bu atasözüyle, sevgilinin parlak yüzü varken gündüz aydınlığının değeri olmadığını söylemek istemiştir. Dîvân şiirinde sevgilinin yüzü; gece vakti parlayan ay’a benzetilirken, gündüz ise kâinâtı aydınlatan güneş’e benzetilmektedir. Hatta güneşten daha parlak ve güzel kabul edilmektedir. Sevgilinin güzelliği, kendisine bakanın gözlerini kamaştıracak derecededir. Geceleyin dünyayı aydınlatmak ay’a düşerken, evlerde de insanlar aydınlatma aracı olarak mum yakmaktadırlar. Gündüz ise, güneş varken muma ihtiyaç yoktur. Gerçek olan şey, sûretine göre daha güvenilir ve ayrıca da daha geçerlidir. Çünkü sûreti, gerçeğine uymayacak şekilde değiştirilmiş olabilir. Beyitte güneş ışığı, çerağa göre daha kuvvetlidir ve çerağın ışığını bastırır. Sevgilinin güzelliği ise güneş’in hükmünü ortadan
kaldırmaktadır.

Şâirin asıl anlatmak istediği şudur; gün gibi aydınlık yüze sahip sevgili dururken, güneşe ve aya bakmak uygun değildir. Çünkü aslı varken sûreti kabul edilmez. Güneş ve ay parlaklığını, ışık kaynağı olan sevgiliden almışlardır ve âşıklar da bu nedenle ışığın kendisine yönelmişlerdir.

Atasözü,Atasözleri, Atasözü Hikayeleri, Atasözü Anlamları, Deyim, Deyimler, Deyim Hikayeleri, Deyim Açıklamaları, Deyimlerin Anlamı,

The post Atasözü: “Aslı Varken Sûreti Kabul Edilmez” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-asli-varken-sureti-kabul-edilmez.html/feed 0
Atasözü Hikayeleri;”Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!!!” https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-hikayeleriadam-ol-baban-gibi-esek-olma.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-hikayeleriadam-ol-baban-gibi-esek-olma.html#respond Fri, 03 Jul 2020 14:27:47 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6523 Atasözü Hikayeleri;”Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!!!” “Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!” atasözü, bazı yerlerde, “Oku Baban Gibi, Eşek Olma!” şeklinde de kullanılır. Temelde, okumanın önemini bir virgül ispatıyla anlatan, aynı zamanda ders veren, düşündüren bir  atasözüdür. Okumanın ve bir virgülle dilbilgisinin önemini üstüne basarak vurgulayan, gelecek toplumlara miras kalan, eğitici ve kıymetli bir […]

The post Atasözü Hikayeleri;”Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!!!” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Atasözü Hikayeleri;”Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!!!”

“Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!” atasözü, bazı yerlerde, “Oku Baban Gibi, Eşek Olma!” şeklinde de kullanılır. Temelde, okumanın önemini bir virgül ispatıyla anlatan, aynı zamanda ders veren, düşündüren bir  atasözüdür. Okumanın ve bir virgülle dilbilgisinin önemini üstüne basarak vurgulayan, gelecek toplumlara miras kalan, eğitici ve kıymetli bir atasözüdür. Hikayesine gelince;

Vaktiyle Eğitim Bakanlığı da yapmış olan tarihçi Abdurrahman Şeref Bey, Galatasaray Lisesi’nde müdür iken, birgün Sultan Abdülhamid’ in hizmetkarlarından bir paşanın oğluna kızar. Öğrencilerin arasında çocuğa;

“Adam ol baban gibi,” der, eşek olma!”

Çocuk bunu babasına anlatır.

Babası:

“Vay, demek ben bugüne bugün padişahımın mahiyetinde bir paşa olayım da, bana eşek desin. Bunu ona soracağım” der.

Ertesi gün okula gidip hocayı bularak;

“Beyefendi, sizin bana eşek demeye ne hakkınız var? Ben, padişahın mahiyetinde paşayım” deyince, Abdurrahman Şeref bey;

“Ne münasebet ben sizi tanımıyorum. Ne zaman eşek dedim”, diye sorar.

Paşa;

“Geçen gün okulda oğluma “adam ol, baban gibi eşek olma” diye bağırmışsınız” der.

Bunun üzerine Abdurrahman Bey;

“Doğru, çocuğunuzu payladım. Çalışmıyordu. Sizi örnek göstererek, “adam ol baban gibi! eşek olma! diye söyledim“ der.

Bu cevap üzerine paşa, hem özür diler, hem de teşekkür eder ve oradan ayrılır.

The post Atasözü Hikayeleri;”Adam Ol Baban Gibi, Eşek Olma!!!” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-hikayeleriadam-ol-baban-gibi-esek-olma.html/feed 0
Atasözü Hikayeleri; “Bal Tutan Parmağını Yalar” https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-hikayeleri-bal-tutan-parmagini-yalar.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-hikayeleri-bal-tutan-parmagini-yalar.html#respond Wed, 01 Jul 2020 13:36:51 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6542 Atasözü Hikayeleri; “Bal Tutan Parmağını Yalar” Geçmişten günümüze kadar uzanan ve toplum tarafından benimsenmiş cümleler atasözü olarak bilinir. Bu atasözleri arasında bal tutan parmağını yalar halk tarafından çok fazla kullanılır. Özellikle yeri geldiğinde gerekli olarak doğrudan dile getirmek mümkün. Herhangi bir duruma, olaya ya da çalışmaya girildiğinde, bu noktalardan kişisel bir kar çıkarılabilir. Bal tutan […]

The post Atasözü Hikayeleri; “Bal Tutan Parmağını Yalar” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Atasözü Hikayeleri; “Bal Tutan Parmağını Yalar”

Geçmişten günümüze kadar uzanan ve toplum tarafından benimsenmiş cümleler atasözü olarak bilinir. Bu atasözleri arasında bal tutan parmağını yalar halk tarafından çok fazla kullanılır. Özellikle yeri geldiğinde gerekli olarak doğrudan dile getirmek mümkün. Herhangi bir duruma, olaya ya da çalışmaya girildiğinde, bu noktalardan kişisel bir kar çıkarılabilir. Bal tutan parmağını yalar atasözünün hikayesine gelince;

Şöför Hakkı makam şoförlüğü yapıyordu. Patronu alıyor, fabrikaya getirip götürüyordu. Bazen evin aşçılar ve personeli ile alışverişe gidiyordu. Arada Hakkı Bey’e de eve götürmesi için pirinç, şeker, deterjan veriyorlardı. Karısı Hakkı Efendiye, olsun versinler “Bal tutan parmağını yalar”, yeter ki patronun bilgisi olsun, dedi. Hakkı Efendi bu duruma zaman içinde alıştı.

Bal tutan parmağını yalar, başkalarına güzel şeyler dağıtmakla görevli olan kimse, dağıttığından az çok kendisi de yararlanır anlamında kulanılmış oldu.

TDK’ya göre bal tutan parmağını yalar atasözü, ‘Eğer bir duruma katkı veriliyorsa, kişi o durumdan kendi çıkarı için de yarar sağlayabilir,’ anlamına gelmektedir.

Özellikle halk arasında bal tutan parmağını yalar atasözü daha geleneksel bir anlama sahiptir. Kişisel çıkar için etkili bir durum söz konusu olduğunda kişi doğru noktalara destek olduğu zaman, o destek üzerinden kendi için de önemli avantajlar sağlar. Yani herhangi bir fayda getirecek duruma el atıldığı zaman, o durumdan güzel bir kar elde edilebilmektedir.

 Başkalarına yararı dokunan yerlerde çalışan, onlara iyi ve güzel şeyleri sunmakla görevli bulunan kimse, ürettiğinden ya da dağıttığından kendisi de faydalanır. Genellikle bu tutum da toplum içinde hoş görülmeye çalışılır. Çünkü o görevi yapan bunu hak ediyor kanaati yaygın hâle gelmiştir. Aslında bu durum yanlıştır. Her insan hakkına razı olup, farklı yorumlamalarla kendine her şeyden pay çıkarmaya çalışmamalıdır. Ancak işyeri sahibi çalışanın için bu durumda rahatsız olmuyor buna razı olup hakkını helal ediyorsa bir sıkıntı yoktur.

The post Atasözü Hikayeleri; “Bal Tutan Parmağını Yalar” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/atasozu-hikayeleri-bal-tutan-parmagini-yalar.html/feed 0
Deyim Hikayeleri; “Toprağı Bol Olmak” https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyim-hikayeleri-topragi-bol-olmak.html https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyim-hikayeleri-topragi-bol-olmak.html#respond Tue, 30 Jun 2020 19:50:34 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6560 Deyim Hikayeleri; “Toprağı Bol Olmak” Deyim Hikayeleri; Toprağı Bol olsun deyimi, günümüzde Müslüman olmayan kişiler için ölünün ardından söylenir. “Ruhu  sükûn içinde olsun” anlamında kullanılır. Bu söz Müslüman olmayan ölülerin anılması anında söylenir. Müslüman ölüler için “Allah Rahmet Eylesin” denir. İlk çağ inançlarına göre, insanlar öldükleri vakit bir takım eşyaları ile birlikte gömülürlerdi. Tanrılarına sunmak […]

The post Deyim Hikayeleri; “Toprağı Bol Olmak” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Deyim Hikayeleri; “Toprağı Bol Olmak”

Deyim Hikayeleri; Toprağı Bol olsun deyimi, günümüzde Müslüman olmayan kişiler için ölünün ardından söylenir. “Ruhu  sükûn içinde olsun” anlamında kullanılır. Bu söz Müslüman olmayan ölülerin anılması anında söylenir. Müslüman ölüler için “Allah Rahmet Eylesin” denir.

İlk çağ inançlarına göre, insanlar öldükleri vakit bir takım eşyaları ile birlikte gömülürlerdi. Tanrılarına sunmak ve öte dünyada kullanmak üzere mezarlara birlikte götürdükleri bu eşyalar genellikle kıymetli maden ve taşlardan mamul kap kacak ile takılardan oluşurdu. Türk Beyleri de İslamiyetten önceki zamanlarda korugan dedikleri mezarlarına altın, gümüş ve mücevherleriyle birlikte gömülürler, sonra da üzerine toprak yığdırtarak höyük yapılmasını vasiyet ederlerdi. Eski medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu ve Anadolu’da, pek çok ünlü hükümdarlara ait bu tür mezar ve höyükler hala bulunmaktadır.

Altın ve hazine her zaman insanoğlunun ihtiraslarını kamçılamış, nerede ve ne kadar kutsal olursa olsun elde edilmek için insanı kanunsuz yollara sevk etmiştir. Höyüklerdeki hazineler de zamanla yağmalayanmaya başlanınca ölenin ruhunun muazzep edildiği düşüncesiyle üzerine toprak yığılır ve gittikçe daha büyük höyükler yapılır olmuş. O kadar ki ölenin yakınları ve cenaze merasimine katılanların birer küfe toprak getirip mezarın üstüne atmaları gelenek halini almış. Öyle ya, mezarın üzerinde toprak ne kadar bol olursa, düşmanlar ve art niyetliler tarafından açılması ve hazinenin yağmalanması, o kadar engellenmiş olurdu. Bu durumda toprağı bol olan kişi de öte dünyada rahat edecek, en azından kullanmaya eşyası ve tanrılara sunmaya hediyesi bulunacaktır. Bugün dilimizde yaşayan “toprağı bol olmak” deyimi, aslında ölen kişi hakkında iyi dilek ifade eder. Türklerin İslam dairesine girdikten sonra yavaş yavaş terk ettikleri höyük geleneği, “toprağı bol olmak” deyiminin de gayrimüslimler hakkında kullanılmasına yol açmıştır.

Ölen Müslüman için “Allah rahmet etsin” denilir. “Toprağı bol olsun” tabiri, ölmüş olan gayrimüslimler için kullanılır. Bunun sebebi şudur. Tevbe Suresi’nde, Allah’a ortak koşan (müşrik) ölüleri için af ve mağfiret dilemek yasaklanmıştır. “Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları belli olduktan sonra (Allah’a) ortak koşanlar için mağfiret dilemek, ne peygamberin, ne de inananların yapacağı bir iş değildir” (Tevbe: 113). Ayetin asıl kastı, Peygamber’in davetini engellemeye çalışan Mekke ve yöresi müşrikleridir. Kitap ehli değildir ama Peygamber’den sonra bir anlam kaydırmasıyla Müslüman olmayan tüm uluslar bu kategoriye sokulmuştur.

İşte bu nedenle ölen Müslüman için “Allah rahmet etsin, yani acısın, bağışlasın” diye dua edilirken Müslüman olmayan biri için “Toprağı bol olsun” denilir. Bunun anlamı şudur. Kabre konulan iyi kişiler, kendilerini saraylar gibi bir mekânda hissederler. Kötü kişilerin yeri dardır. Çünkü cezalıdırlar. Cezaevi dar olur. Hele hücre hapsine atılanlar, mekân darlığından ne çekilmez bir durum içindedirler. Yaşanmadıkça bilinmez.

Hz. Peygamber, kabrin suçlu kişileri daralarak sıkacağını buyurmuştur. Tabii sıkıştırılan beden değil, ruhtur. Beden zaten ölümden itibaren çürüyüp toprak olma yoluna girmiştir. “Toprağı bol olsun” sözüyle o kişinin mekânının geniş olması temennisinde bulunulur. Maalesef kültürümüzden git gide uzaklaştığımız için bu tabirleri bilmiyoruz.

Atasözü ve Deyim Hikayeleri

The post Deyim Hikayeleri; “Toprağı Bol Olmak” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/atasozleri-ve-deyim-hikayeleri/deyim-hikayeleri-topragi-bol-olmak.html/feed 0
Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdarı Geçti https://hikayelerimizden.com/uncategorized/deyim-hikayeleri-ati-alan-uskudari-gecti.html https://hikayelerimizden.com/uncategorized/deyim-hikayeleri-ati-alan-uskudari-gecti.html#respond Tue, 23 Jun 2020 13:15:11 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6442 Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdarı Geçti Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdar’ı Geçti; Fırsatların ve imkanların kaçtığını, sürenin dolduğunu, olanın olduğunu anlatmak için kullanılan bir deyimdir. İş işten geçti deyimiyle yakın anlamlıdır. Hikayesi; Zamanında Bolu beyine baş kaldıran Köroğlu’nun dillere destan yağız mı yağız bir atı vardır. Günün birinde Köroğlu’nun atı çalınır. Bütün civarı arar tarar […]

The post Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdarı Geçti appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdarı Geçti

Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdar’ı Geçti; Fırsatların ve imkanların kaçtığını, sürenin dolduğunu, olanın olduğunu anlatmak için kullanılan bir deyimdir. İş işten geçti deyimiyle yakın anlamlıdır. Hikayesi;

Zamanında Bolu beyine baş kaldıran Köroğlu’nun dillere destan yağız mı yağız bir atı vardır. Günün birinde Köroğlu’nun atı çalınır. Bütün civarı arar tarar yok. Köroğlu, değerli ve akıllı bir hayvan olan atını aramak için diyar diyar dolaştıktan sonra bir de İstanbul’daki pazarları dolaşmaya karar verir. İstanbul’da pazarları dolaşırken atına rastlar. Atı satışa çıkaran pazarcıya “Şu ata bir bineyim hele” der. Pazarcıda “buyur” der. Eski sahibi Köroğlu’nun kokusunu alan at şahlanıp dört nala ordan uzaklaşır.

Dövünen pazarcıya ihtiyarın biri gelip “Ah evlat! Atı alan Üsküdar’ı geçti. O Köroğlu’ydu, atın gerçek sahibi” der.

The post Deyim Hikayeleri; Atı Alan Üsküdarı Geçti appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/uncategorized/deyim-hikayeleri-ati-alan-uskudari-gecti.html/feed 0