Dualı Çamlar


Dualı Çamlar

Hikaye Oku:

Anlatılanlara göre, Selçuklu sultanlarından biri, bir seher vakti, alaca karanlıkta tek başına sarayından çıkmış. Ne sebeple yola çıktığı bilinmeyen sultan, atını ovalara doğru sürmüş. Dereler, tepeler aşmış. Derken gün iyice ağarmış, güneş tepeye çıkmış, ortalığı kasıp kavurmaya başlamış. Sultan, günün kızgın sıcağında bir hayli yol almış. Kan ter içinde kalmış. İyice susamış, boğazı kurumuş. Su bulmak umuduyla bir çam ormanına dalmış. Derken bir pınar görmüş. Pınarın başında da genç bir kadın varmış. Arkası dönük testisini doldurmaktaymış. Sultan, atını mahmuzlayıp pınarın başına varmış. Testisini dolduran genç kadına;

– “Bir yudum su verir misin bacım?” demiş.

Genç kadın, kim olduğunu bilmediği bu kan ter içindeki yolcuya göz ucuyla şöyle bir bakmış. Sonra kalaylı tasını doldurmuş, pınarın başındaki çam yapraklarından da bir tutam koparıp su dolu tasa serpmiş. Tası sultana uzatmış. Sultan tası almış ama üzerindeki yapraklara bir anlam verememiş. Suyu dökmüş, tası tekrar doldurması için uzatmış. Genç kadın, tası yine buz gibi suyla doldurmuş; üzerine yine çam yaprakları serpmiş. Tası sultana uzatıp;

– “Yiğidim! Hava sıcak ve siz terlisiniz. Çam yaprağı da suya koku verir. Birden bire içmenize de engel olur. Süze süze içeceğiniz için dokunmaz. Alın ve şimdi afiyetle için…” demiş.

Sultan, suyu kana kana içimiş. Genç kadına tası uzatıp;

– “Adını bağışla bacım…” demiş.

Genç kadın başını öne eğmiş. Utangaç bir tavırla;

– “Adım başkasına bağışlandı. Sen kusurumu bana bağışla.” demiş.

Sultan;

– “Burası neresidir?” diye sormuş.

Genç kadın;

– “Taşkent derler buraya. Köyümüz şu yamacın ötesindedir.” demiş.

Sultan, genç kadına;

  • “Ben Anadolu sultanıyım. Dile benden ne dilersen!” demiş.

Genç kadın, karşısındaki atın sırtında heybetli bir şekilde duran yiğidin sultan olduğunu öğrenince pek şaşırmış. Kendini toparlayıp;

  • “Sultanımın sağlığını dilerim!” demiş.

Ama sultan ısrar etmiş. O da dileğini şöyle dile getirmiş:
– “Biz İçel’in pamuğunu eğirir, iplik yapar, bez dokuruz. Bu bezleri de pazarda satarak geçimimizi sağlarız. Ne ki bezlerimize damga vururlar, bir top bezden tam üç akça vergi alırlar. Ferman buyurun da almasınlar.”

Sultan, genç kadını dinledikten sonra;

  • “Dileğin olacak. Benim de dileğim o ki, güzelliğiniz farımasın; şu güzel çamlarınız kurumasın…” demiş.

Sultan oradan ayrılmış. O günden sonrada “kadınların” dokuduğu kumaştan vergi alınmamış. Söylenenlere göre, bu gün de bez dokuyan, fırsat buldu mu testisini alıp pınara koşan Taşkent’in kadınları sultanın duasından nasiplerini almak, her yaşta taze ve genç kalmak isterlermiş. Çamları ise hiç kurumazmış. Hatta o yöre halkı bunlara “Dualı Çamlar” der, el bile sürmezlermiş., Bu nedenle her tarafı orman kaplamış.

Ali Faruk Halk Hikayeleri Dizisi – 2

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir