Masal: Renklerin Kardeşliği Masalı


Masal: Renklerin Kardeşliği Masalı

 Yeryüzünü kaplayan yeşil etrafındaki diğer renklere seslendi, “Görüyor musunuz, ben ne kadar güzelim. Ben her türlü hayatın rengiyim. Çimenler, ağaçlar ve yaprakların hepsi benim rengimde. Renklerin sultanı benim!”

Gökyüzünü kaplayan mavi bu sözlere şöyle cevap verdi, “Dünya dediğin yalnızca yeryüzünden ibaret değil ki! Şu gökyüzüne ve dünyayı kaplayan denizlere baksana! Hepsi benim rengimde. Benim verdiğim huzur olmasaydı senin hiçbir önemin kalmazdı.”

Bunları işiten kırmızı da söze karıştı, “Siz ne diyorsunuz? Ben her türlü canlıya can veren kanın rengiyim. Hayatta her türlü aşk hikayesi benimle sembolleşir. Aşk olmadan yaşanır mı? Ben olmasam dünya çok renksiz ve cansız görünürdü.”

Bu sırada beyaz rengin nazik sesi duyuldu, “Ben varken renklerin sultanı kim oluyormuş? Güneşle el ele verince ben bütün dünyayı hâkimiyetim altına alırım. Ben saflığın ve temizliğin rengiyim. Beyazdan daha güzel bir renk olabilir mi?”

Renkler bu şekilde kendileri ile övünmeyi sürdürürken birden yağmur yağmaya başladı. Her rengin üzerini yağmur damlaları kaplamaya başlamıştı. Söze yağmur karıştı, “Boşuna birbirinizi incitiyorsunuz! Her bir renk birbirinden farklıdır ve güzeldir. Ben şimdi size el ele verdiğinizde ne kadar güzel olduğunuzu göstereceğim.”

Yağmur onları bir araya getirerek çok güzel bir gökkuşağı oluşturdu. İşte o günden bu yana gökkuşağı, barışın ve kardeşliğin simgesi ve sembolü oldu.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir