Çanakkale’de Ezan Sesleri


Çanakkale’de Ezan Sesleri

Mehmed Akif‘in, “Allah’ım! Bana, bu aciz kuluna, bu destanı yazma imkânı bahşet… Bu ulvî vazifeyi bana nasib et; sonra canımı al” diye gözyaşları içinde yakarışlarla kaleme aldığı meşhur Çanakkale Destanı’nda:

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sade bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela…

dediği o Hinduların içinde, pek çok kandırılmış din kardeşimiz de vardır. İşte o Çanakkale Harbi’nin dehşetli günlerinin birinde, Tayyar Paşa, ordunun içinde sesi güzel ne kadar asker varsa sabah namazından önce hep birden ezan okumaları emrini verir.

Emri alan yüzlerce asker, şafak kızıllığı ile birlikte, dâvûdî sadâlarıyla o lâhûtî nağmeleri Çanakkale’nin kanla karışık soğuk sularına kadar dinletirler. Çok geçmeden düşman mevzilerinden kâğıda sarılı taşla bir mesaj gelir. Açıp bakarlar; Farsça yazılmış bir not: “Bizler Hindistanlı Müslüman askerleriz. İngilizler bize, Almanlara karşı Osmanlı’nın yanında savaşacağımızı söylediler. Biraz önce ezan sesi duyduk, siz kimsiniz?”

Mehmetçiğin kanı donar. Tarih, kandırılmışlığın böylesine pek az şahit olmuştur. Hemen cevap verilir: “Burası Osmanlı payitahtının kapısı… Bizler de âsâkîr-i Osmânîyiz.”

I. Cihan Savaşı boyunca, Osmanlı’ya karşı savaşan Hintli askerlerin zâyiâtı seksen beş bin kadardır ve bu rakam, bütün cephelerdeki Hintli zâyiatının % 70’ini teşkil etmektedir.

Cevdet Kılıç – Bilgelik Hikayeleri

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir