Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/hikayelerimizden/public_html/wp-config.php:1) in /home/hikayelerimizden/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
Roman Özetleri arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/category/roman-ozetleri Hikaye Çeşitleri Mon, 10 Aug 2020 10:40:41 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://hikayelerimizden.sirv.com/WP_hikayelerimizden.com/2020/06/c/r/n/cropped-hikayelerimizden.png?w=32&h=32&scale.option=fill&cw=32&ch=32&cx=center&cy=center Roman Özetleri arşivleri - Hikaye Oku https://hikayelerimizden.com/category/roman-ozetleri 32 32 Hikaye ve Roman Özetleri: “Beyaz Gemi” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-beyaz-gemi.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-beyaz-gemi.html#respond Mon, 10 Aug 2020 10:40:41 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6853 Hikaye ve Roman Özetleri: “Beyaz Gemi” Türk Dili ve Edebiyatı Kompozisyon Dersi – Kitap Özet Formu Kitabın Adı: Beyaz Gemi Kitabın Yazarı: Cengiz Aytmatov Basım Yılı: 1991 Yayın Evi: Ötüken Neşriyat A.Ş. Kitabın Konusu Romanın konusu, San-Taş Vadisi’nde etrafındaki beş-altı insanla yaşamak zorunda olan, dedesinden başka seveni olmayan, gerçek hayatında mutsuz, fakat hayal dünyasında mutlu […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Beyaz Gemi” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Beyaz Gemi”

Türk Dili ve Edebiyatı Kompozisyon Dersi – Kitap Özet Formu

Kitabın Adı: Beyaz Gemi

Kitabın Yazarı: Cengiz Aytmatov

Basım Yılı: 1991

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat A.Ş.

Kitabın Konusu

Romanın konusu, San-Taş Vadisi’nde etrafındaki beş-altı insanla yaşamak zorunda olan, dedesinden başka seveni olmayan, gerçek hayatında mutsuz, fakat hayal dünyasında mutlu olmaya çalışan bir çocuğun psikolojisini anlatmaktadır.

Kitabın Özeti

Çocuk San-Yaş Vadisi’nde dedesi, üvey ninesi, Orozkul, Bekey hala, Seydahmet, Gülcemal ve köpeği Beltek ile berabar yaşamaktadır. Vadide sadece üç ev vardır. İlk evde  dedesi ve üvey ninesi ile çocuk; ikincide Mümin dedenin büyük kızı Bekey hala ile kocası korucubaşı Orozkul; üçüncüde ise tembel işçi Seydahmet ile karısı Gülcemal ve küçük kızları yaşamaktadırlar. Çocuk bu küçük dünyada mutlu olmaya çalışmaktadır. Hiç arkadaşı yoktur ve okula henüz başlamamıştır. En büyük zevkleri dedesinin kendisine dere kıyısında yaptığı gölette yüzmek; “Deve, Kurt, Eyer ve Tank” isimlerini verdiği kayalarıyla konuşmak; dedesinden masal dinlemek ve dağa çıkıp dedesinin dürbünüyle kasabaya, Isık Göl’e ve San-Taş Vadisi’ne daha yakından bakmaktır. Her akşam eline dürbününü alıp, dağ başına çıkar ve Isık Göl’de ancak beş-altı dakika görünüp kaybolan beyaz gemiye bakar.

Annesi ve babası onu çok küçük yaşlarda  terketmişlerdir. Annesi şehirde kendine yeni bir yaşam kurmuştur. Çocuk babasının beyaz geminin kaptanı olduğuna, bir gün başı insan başı olan bir balık olup beyaz gemiye kadar yüzeceğine ve babasıyla konuşacağına inanmaktadır. Dedesi çok iyi kalpli, çalışkan, köse bir insandır. Çevresindekiler ona Kıvrak Mümin lakabını takmışlardır. Damadı Orozkul’un yanında çalışır ve onun emirlerini yerine getirir. Orozkul şişman, koca kafalı içki içmeyi çok seven, çabuk sinirlenen bir korucubaşıdır. Mümin’in kızı ve Orozkul’un karısı olan Bekey kısır bir kadındır. Orozkul bunu Bekey’in suçu olarak bilir ve her akşam içip onu döver. Orozkul arada bir arkadaşlarıyla içmeye gider ve sarhoş olunca yanındakilere birer tomruk sözü verir. Tomruğu kesip dağdan indirme, çayın karşısına geçirme ve kamyona yükleme zamanı gelince de verdiği söze pişman olur ama iş işten geçmiştir. Arada bir  vadiye şehirden  “Maşin Mağaza” denilen içi ıvır zıvır dolu bir araba gelir. Bir gün yine Maşin Mağaza geldiğinde dedesi çocuğa bir okul çantası alır. Ertesi yıl çocuk okula başlar. Çocuk dedesinden masal dinlemeye bayılır. Her akşam artık ezberlediği “Boynuzlu Maral Ana” masalını dinler . Dedesine göre hepsi Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan gelmektedirler. Çocuk da buna inanmaktadır. Masala göre Maral ana San-Taş Vadisi’ni terketmiştir ama onları sürekli korumaktadır. Mümin çocuğu her gün atıyla okula götürüp getirmektedir. Okul çok uzaktadır ama hiç geç kalmamıştır.

Çocuk bir  gün yol kenarındaki kayalarıyla oynarken San-Taş yakınlarından kuru ot almaya gelen beş-altı kamyonluk bir konvoy görmüştür. Çocuk en öndeki kamyonun peşine takılıp koşmaya başlar. Çocuğu gören şoför durur ve çocukla biraz konuşur. Şoför genç ve yakışıklı biridir. Adı Kulubeg’dir. Çocuğa dedesini tanıdığını, kendisinin de Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan geldiğini söyler ve ayrılır.

Ertesi gün  Mümin dede ile Orozkul yine dağdan bir ağaç indirirler. Bu sırada uzun zamandan beri ormanda görülmeyen maralları görürler fakat işleri olduğundan onlarla ilgilenemezler. Akşam olmuştur. Dede, Orozkul’a söyleyip çocuğu okuldan almaya gitmek ister fakat Orozkul ağacı  indirmeleri  gerektiğini  söyleyip  izin vermez.  Tomruğu çaydan geçirirlerken tomruk  çayda kayalara takılır. Çıkarmak için çok uğraşırlar ama çıkaramazlar. Dede vaktin çok ilerlediğini farkeder, daha fazla dayanamaz ve daha önce hiç yapmadığı bir şey yapıp Orozkul’dan izin almadan çocuğu almaya gider. Çocuk akşama kadar okulun kapısında dedesini beklemiş ve ağlamaktan gözleri şişmiştir. Dede yolda çocukla öğretmenine rastlar. Çocuğu öğretmeni eve getirmektedir. Dede öğretmenden özür dileyip çocuğu alır ve yola koyulurlar. Çocuk dedesine küsmüştür. Hiç konuşmamaktadır. Dede çocuğun gönlünü almak için Boynuzlu Maral Ana’yı gördüğünü söyler. Çocuk bu habere çok sevinir. Dedesine ormana gitmek için yalvarır fakat akşam olduğu için eve dönerler. Eve geldiklerinde Orozkul’u sabahki olaydan dolayı çok sinirlenmiş bulurlar. Orozkul o gün Bekey halayı yine dövmüştür. Çocuk evin bu durumuna çok üzülür ve yatmaya gider.

O gece müthiş bir tipi çıkar. Gece yarısı Kulubeg ve arkadaşları yolda kaldıkları için Mümin dedenin evine sığınırlar. Kulubeg ve arkadaşlarının gelmesiyle evdeki hava biraz yumuşar. Sabah kamyoncular evden ayrılırlar. Aynı gün Orozkul’un tomruk sözü verdiği arkadaşı tomruğu almak için gelir. Adı Koketay’dır. İri yapılı, esmer biridir. Tomruk ise hala önceki gün bıraktılları yerde çayın içinde beklemektedir. Tomruğu almak için Orozkul, Koketay ve Seydahmet yola koyulurlar.  Dede de Orozkul’un kendini affedeceği düşüncesiyle peşlerine takılır. Orozkul kıyıda emirler yağdırırken Mümin dede, Seydahmet ve Koketay tomruğu çıkarmaya çalışmaktadırlar. O sırada çayın karşısında birkaç tane maral görürler ama işlerini bırakamayacaklarından marallarla ilgilenemezler. Biraz uğraştıktan sonra tomruğu çıkarıp kamyona yüklerler.

Çocuk o gün hastadır ve önceki gün akşamdan beri evde yatmaktadır. Akşam üzeri kahkaha sesleriyle uyanır ve bahçeye çıkar. Herkes neşe içindedir ve hepsi de sarhoştur. Dede ise et dolu bir kazanın yanına çökmüş sessizce kazanın altındaki ateşle oynamaktadır. Çocuk hemen dedesinin yanına gider. Ona seslenir fakat dede duymaz. Birkaç defa daha seslenir fakat dede hiç cevap vermez. Çocuk  kötü birşeyler olduğu hissine kapılır. Az ilerde Bekey’i, Seydahmet’i,Gülcemal’i ve Koketay’ı görür. Hepsi de yiyip içmekte ve eğlenmektedirler. Çocuk önce neler olduğunu anlamaz. Avlunun dışında henüz kanı kurumamış geyik derisini, bağırsak eşeleyen Beltek’i ve elindeki baltayla Maral Ana’nın boynuzlarını kırmaya çalışan Orozkul’u görünce neler olduğunu tahmin eder. Çocuk bu korkunç manzara karşısında dayanamayıp içeri kaçar ve yorganın altına girip ağlamaya başlar. Bu arada Kulubeg’in gelip onu kurtaracağını ve Orozkul’a haddini bildireceğini hayal etmektedir. Az sonra sofra içeri kurulur. Çocuk hayalinden yine kahkahalarla uyanır. O sırada Seydahmet olanları anlatmaktadır. Çocuğun bir türlü anlam veremediği olaylar şöyle cereyan etmiştir: Tomruğu çıkardıktan sonra Seydahmet ile  Mümin dede ormana çalışmaya giderler. Bu arada maralları yine görürler. Seydahmet onları vurmak ister, dede ise buna karşı çıkar. Seydahmet dedeyi dinlemeyip maralların peşine düşer. Dede de Seydahmet’in arkasından gider. Seydahmet maralları vuracaktır ama sarhoş olduğu için nişan alamaz ve tüfeği dedeye verip maralları vurması gerektiğini, vurmazlarsa kaçıracaklarını ve Orozkul’un dedeyi affetmeyeceğini söyleyip dedeyi kandırır. Dede ise maralları vurursa Orozkul’un onu affedeceğini ve herşeyin düzeleceğini düşünerek marallardan birini istemeye istemeye vurur.

Çocuk bunları duyunca çıldıracakmış gibi olur ve dışarı kaçar. Dedesini yerde toz toprak içinde yatarken bulur. Ona birkaç defa yine seslenir ama dede yine duymaz. Olanlara dede kendi de inanamamaktadır. Çocuk dedesinden bir tepki alamayınca balık adam olup babasına ulaşacağını düşünerek koşar ve kendini dereye atar. Hızla akan su çocuğu alıp götürür fakat çocuk hiç bir zaman balık olmayacaktır.

Kitabın Ana Fikri

İnsanları güçsüz ya da hoşgörülü oldukları için ezmeye çalışmamalı ve küçük çıkarlar uğrunda doğaya zarar vermemeliyiz.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

Romanda olaylar belli bir sıra dahilinde anlatılmamış; atlamalar yapılmıştır. Buna rağmen okuyucu olaylar arasında bağlantı kurmakta zorlanmamaktadır. Kitaptaki olaylar genelde bir-iki kişi arasında yaşanmış küçük olaylardır. Olayların tasviri iyi olduğu için okuyucu olayları kolayca hayal edebilmektedir.

MÜMİN DEDE: Çok iyi kalpli, yardımsever, çalışkan bir insandır. 60-70 yaşlarında köse bir ihtiyardır. Damadı Orozkul’un yanında çalışmaktadır. Vadideki üç evin birinde ikinci karısı ve torunu ile yaşamaktadır.

ÇOCUK : 5-6 yaşlarında, kısa boylu, kepçe kulaklı, çirkin bir çocuktur. Hiç arkadaşı yoktur. Hayalperest ve mutsuzdur. Doğayı çok sever.

OROZKUL : Şişman, koca kafalı, içki içmeyi çok seven, insanlardan ve doğadan nefret eden, sinirli, umursamaz biridir. Korucubaşıdır fakat ormana en çok o zarar vermektedir.

BEKEY : Orozkul’un karısı ve Mümin’in kızıdır. Kısırdır, sabırlı ve hoşgörülü bir kadındır.

SEYDAHMET : Uzun boylu, çirkin biridir. Tembeldir. Orozkul’un ve dedenin yanında çalışmaktadır. Bir karısı ve bir kızı vardır.

GÜLCEMAL :Seydahmet’in karısıdır. Günlerini genelde çocuğun ninesine ve Bekey’e yardım etmekle ve kızına bakmakla geçirir.

KULUBEG :Genç, yakışıklı  ve güçlü bir şofördür. Mümin dede ve çocuk gibi boynuzlu maral ananın soyundan geldiğine inanmaktadır.

KOKETAY : Orozkul’un arkadaşıdır. İri yapılı, esmer tenli bir adamdır.

Romanda ayrıca çocuğun annesi, babası, boynuzlu maral ana, köpeği Beltek, kayaları “Eyer, Tank, Deve, Kurt” karakterlerinden de bahsedilmektedir ama bu karakterler hakkında çok fazla bilgi verilmemiştir.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Kitabın başlığı ile içeriği arasında bence uyumsuzluk var.beyaz gemiden kitapta çok fazla bahsedilmemekle birlikte olayların beyaz gemi ile alakası yok denecek kadar az.Betimlemeler yetersiz ve akıcılık kısıtlı.Buna rağmen okuyucu olaylar arasında bağlantı kurmakta zorlanmıyor. Kişilerin fiziki özellikleri üzerinde çok az durulmasına karşın; çocuğun psikolojisi iyi anlatılmış.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Dünyanın yaşayan büyük edebiyatçılarından Kırgız, Türk romancısı Cengiz Aytmatov, Kırgızistan’ın Talas bölgesinde, Şeker adlı köyde 12 Aralık 1928’de dünyaya gelmiştir. Babası Törekul Aytmatov; Annesi, Tatar Türklerinden Nagim Gamzeyova hanımdır. Çocukluk yılları 2. Dünya harbine rastlayan ve 1945’te savaşın bitmesiyle yeniden eğitim hayatına dönen Aytmatov, 1950’de Kırgızistan Ziraat Enstitüsü’nü bitirmiş bir ziraatçıdır. Ancak edebiyata olan tutkusu onu ziraatçılıktan ziyade edebiyata çekmiş ve edebiyat eğitimi almak için Devlet Edebiyat Enstitüsü’ne devam etmiştir.

Eserlerini Rusça ve Kırgızca kaleme alan Cengiz Aytmatov, eserlerinde başta Ruslaştırma politikası olmak üzere, Kırgız Türkleri’nin tabii hayatlarını, yabancılaşmayı, modernizm karşısında tabiatın tahrib edilişine kadar pek çok meseleyi eserlerinde usta bir uslübla kaleme alma başarısını göstermiş nadir sanatkarlardan biridir. Dünya çapında ünlü bir edebiyatçı olarak adına iki defa jübile yapılan (1988’de 60.yıl, 1998’de 70.yıl) , hakkında konferanslar ve sergiler düzenlenen  Aytmatov, halen yazarlığın yanında Kırgızistan ‘ın Lüksemburg Büyükelçiliği görevini yürütmektedir.

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Beyaz Gemi” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-beyaz-gemi.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-fatih-harbiye.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-fatih-harbiye.html#respond Fri, 07 Aug 2020 13:15:03 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6860 Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye” Türk Dili ve Kompozisyon Dersi Kitabın Adı: Fatih- Harbiye Kitabın Yazarı: Peyami SAFA Basım Yılı:1987 Yayın Evi: Ötüken  Yayınevi Kitabın Konusu Kitapta, Neriman’ın kendi kültürüyle batı kültürü arasındaki kayboluşu ve doğru yolu buluşu anlatılır. Kitabın Özeti Neriman’la Şinasi çocukluk arkadaşlarıdır. Tanıdıkları ilk karşı cins birbirleridir. İlk başta ikisi de […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye”

Türk Dili ve Kompozisyon Dersi

Kitabın Adı: Fatih- Harbiye

Kitabın Yazarı: Peyami SAFA

Basım Yılı:1987

Yayın Evi: Ötüken  Yayınevi

Kitabın Konusu

Kitapta, Neriman’ın kendi kültürüyle batı kültürü arasındaki kayboluşu ve doğru yolu buluşu anlatılır.

Kitabın Özeti

Neriman’la Şinasi çocukluk arkadaşlarıdır. Tanıdıkları ilk karşı cins birbirleridir. İlk başta ikisi de birbirlerini seviyorlardı. Okula beraber gidip geliyorlardı. Üniversite de bile beraberdiler. Neriman’ın babası Faiz Bey’dir ve Şinasi’yi de çok sevmektedir. Bazı geceler Faiz Bey’in evinde saz çalarlar ve sohbet ederlerdi. Herkes bir gün Şinasi ile Neriman’ın evleneceğini düşünüyordu.

Giderek Neriman Şinasi’den soğumaya başladı. Neriman oturduğu mevki olan Fatih’i, sevmemektedir. Çünkü Fatih, doğuyu, gelişmemişliği ve eskiyi temsil ediyordu. Oturduğu mahalle  çok eskiydi ve evler de virane gibiydi. Bir gün Macit denilen yakışıklı, zengin ve kibar biriyle tanışır. Macit Harbiye’de oturuyordu. Harbiye, gelişmişliği ve batıyı simgeliyordu. Macit ile bir kaç sefer Şinasi’den habersiz buluşurlar. Bir gün Macit Neriman’a balo davetiyesi verir ve baloya davet eder. Neriman baloya gitmeyi çok istemektedir. Ama gitmesi için  babasının iznini almak zorundadır. Tam babasına söyleyecekken babası ona Şinasi ile evlenmesini teklif eder. Hemen  reddetmez ve 2-3 ay zaman ister. Ve bolaya Şinasi ile gitmesi koşuluyla da izin alır. Elbise için vitrinleri gezmeye çıktığında dayısının kızlarına uğrar. Çünkü dayısının kızları bu işlerde oldukça deneyimlilerdir. Eve gittiğinde bir kadının ağlamaktan harap olduğunu görür ve nedenini sorar. Nedeni kızının intiharıdır. Kız Rus gitariste aşık olmuştur. İkisi de başta çok mutlulardır ve birbirlerini çok sevmektelerdir. Ancak çok sefil bir hayat sürmektedirler. Buda kıza tak etmiştir. Günün birinde zengin bir adamla tanışan kız, genci terk eder ve adamla yaşamaya başlar. Artık balolara gidebilmekte ve her istediğini yapabilmektedir. Ancak gerçek mutluluğu bulamamaktadır. Tahsil görmüş bir kız olduğundan hakiki güzelliği armaktadır. Musiki, mutalaa ve samimiyet… Rus gençde bunları bulabiliyordu ancak zengin adamda bunlar bulamamaktadır.

Sonunda, gence dönmeye karar verir ve aramaya başlar. Büyük uğraşlar sonucu bulur ama genç kabul etmez. Kız bunun verdiği üzüntü ile evine gider ve tabanca ile kendini öldürür.

Hikayeden çok etkilenen Neriman evden izin alarak ayrılır. Kendi evine gelir ve babasına artık baloya gitmek istemediğini ve Şinasi ile evlenmeyi kabul ettiğini söyler….

Kitabın Ana Fikri

Batının tekniğini almalıyız fakat kültürünü asla.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

NERİMAN: Musiki okulunda okuyan, bilgili fakat biraz batı hayranı bir kızdır. Eğlencelere gitmek istemektedir.

ŞİNASİ: Doğu kültürünü benimsemiş, bilgili ve batılı kültüründen hoşlanmayan birisidir.

FAİZ BEY : Doğunun kültürü ile yetişmiş. Kendisini ve kültürünü iyi bilen, musikiyi ve sohbeti seven, bilgili ve ölçülü birisidir.

Kitap Hakkındaki Görüşler

İlk sayfadan itibaren insanı kendisine çeken,  geçmişteki olaylarla günümüze de ders veren okuyan için çok yararlı bir kitaptır. Günümüz gençlerinin de içinde bulunduğu durumu anlatması bakımından güzel bir eserdir.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Peyami Safa

(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul’da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa’nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul’da öldü.

Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını “Server Bedi” imzası ile yayınladı. Sayıları 80’i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazdı.

Romanları: Gençliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Atilla (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Noralya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959).

Hikâyeleri: Hikâyeler (Halil Açıkgöz derledi, 1980). Oyunu: Gün Doğuyor (1932). İnceleme- denemeleri: Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939)

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-fatih-harbiye.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri:”Damga” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleridamga.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleridamga.html#respond Thu, 06 Aug 2020 13:23:44 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6844        Türk Dili ve Kompozisyon Dersi Hikaye Özet Formu Hikaye ve Roman Özetleri:”Damga” Kitabın Adı: Damga Kitabın Yazarı:Reşat Nuri GÜNTEKİN Basım Yılı: İNKILAP VE AKA BASIMEVİ Yayın Evi: 10.BASKI-1995 Kitabın Konusu Kitapta; Aşık olan bir delikanlının sevdiği kız uğruna hayatı boyunca hırsız damgası  vurulması ve bundan dolayı gelişen olaylar anlatır. Kitabın Özeti İffet […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri:”Damga” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
       Türk Dili ve Kompozisyon Dersi Hikaye Özet Formu

Hikaye ve Roman Özetleri:”Damga”

Kitabın Adı: Damga

Kitabın Yazarı:Reşat Nuri GÜNTEKİN

Basım Yılı: İNKILAP VE AKA BASIMEVİ

Yayın Evi: 10.BASKI-1995

Kitabın Konusu

Kitapta; Aşık olan bir delikanlının sevdiği kız uğruna hayatı boyunca hırsız damgası  vurulması ve bundan dolayı gelişen olaylar anlatır.

Kitabın Özeti

İffet hep abisinden farklı olmak ister. Bunu ilk anlayan Mahmut Efendi İffet’i hep Muzaffer’den ayrı sever. İffet, Kamiyap Kalfa sayesinde haftada  iki gün Paşa babasından habersiz mahalle okuluna gider, oradaki çocuklarla arkadaşlık   eder.  Yazları   ise    Karamürsel’de    Damlacık  Çiftliğinde oturan Hatice halasında geçirir. Burada geçirdiği iki ay onun için çok farklıdır. Özellikle halasının anlattığı hayaletli  değirmen öyküsünden çok etkilenir. Bu hikayede; “birbirini çok  seven Fatma ve İsmail, İsmail’in askere gitmesiyle ayrılırlar. Fatma İsmail’i iki  yıl bekler ama  çevresindekiler İsmail’in Yemen’e  gittiğini ve  oraya  gidenin yaşama  ihtimalinin çok az olduğunu söyleyerek Fatma’yı Gaffar Ağa’ya verirler. Aradan zaman geçtikten sonra İsmail Yemen‘den döner ve  Fatma‘nın evlendiğini öğrenir. Yalnız ikisi de hala birbirlerini   çok sever. Bunun üzerine geceleri değirmende buluşmaya başlarlar. Birgün basılmak üzereyken  İsmail, Fatma’nın namusunu kurtarmak için değirmenden kendisini soğuk sulara atar ve ceseti bile bulunamaz.”

İffet bu masaldan çok etkilenir ve bu masal ona sevilen kadın için kendini feda etmeği öğretir.

İffet büyür, abisi hünkar yaveri olur ve sırma kordonlar takar. İffet’i babası idadi mektebe verir. İffet’in mektepte hürriyetçi ve meşrutiyetçi bir Celal Abisi vardır. Celal’i çok seviyor ve duygularını saklamayıp açıklıkla savunduğu için saygı duyar. Yalnız okuldaki bir öğretmeninin ihtilal ve meşrutiyetten söz etmesi üzerine tevkif edilmesi İffet’in okuldan ayrılmasına neden olur.

Kısa  bir zaman sonra Meşrutiyet ilan edilir ve İffet’in abbası Halis Paşa görevden atılır. Midilli’ye sürgün edilir. İffet’te babasıyla iki buçuk yıl Midilli’de yaşar. Babasının vefatından sonra İstanbul’a döner ve muallim olarak bir evde çalışır. Evin sessiz ve güzel hanımı olan Vedia Hanım ile arasında bir ilişki doğar. Geceleri deniz kenarında buluşurlar. İffet her gece kayıkhane harabesinde Vedia’yı bekler. Vedia onbeş yaşında ki kız çocukları gibi ihtiyatsız davranır ve bir gün yakalanma ihtimali bile akıllarına gelmez. İffet Vedia’a “Damlacık”taki su değirmeninin masalını anlatır. Bir köy delikanlısının sevdiğini ele vermemek için yaptığı fedakarlığını bir gün kendisinin de yapabileceğini söyler. Bir gün yine  ihtiyatsızca davranırken basılırlar ve İffet aynen değirmendeki  masaldaki gibi sevdiği  kadının namusunu kurtarmak için hırsız damgası yapar.

Değirmendeki masal en sonunda İffet’in  başına gelir. Sevdiği kadın uğruna kendisi hayatı boyunca hırsız damgasına vurulur. Zorla haneyetecavüz ve hırsızlık suçlarından dolayı altı ay hapse mahkum olur. Celal’in sayesinde iyi bir koğuşa verilir.

Bir mayıs günü Vasif Efendi ile hapisten çıkar. İffet dışarıda kendini iyi hissetmez. Ne yapacağını şaşırır. Bir kaç gün tanıdıklarında kaldıktan sonra ucuz bir oda kiralar. Hapisten çıktıktan sonra Celal, İffet için yalnız bir arkadaş değil, adeta bir baba olmuştur. İffet’in Hatice Halası kadar çok sevdiği bir Fahriye Yengesi vardır. Birgün Muzaffer’den yengesinin durumunun iyi olmadığını haber alır ve zorunlu olarak Fahriye Yengesi’ni görmeye gider, Fahriye Yenge onu çok iyi karşılar ve bir istekte bulunur: ”400 bin lirasını bankaya yatırmasını ister” İffet çok şaşırır. Çünkü, kendi abisinin bile kendisine güveni kalmamıştır. İffet bu parayı çaldırma korkusuyla bankaya yatırır. Böylelikle  İffet’in kendine güveni gelmeye başlar. Celal, İffet’e iş bulur. Görüşmek için giden İffet ilk iş görüşmesinde  büyük bir ümitsizliğe kapılır. Kendisinden istenen gümrükten, eşya çıkarmasıydı ”Yarın gelirim “diye mağazadan ayrılır. Ama bu olayın tesirini  günlerce üstünden atamaz, namuslu bir iş  bulmaktaki ümidi giderek azalır.

Yaz bitiyordu ve İffet hala iş bulamaz. Elinde ne varsa satar, bazı geceler aç yatardı. Ev kirasını ödemek için  en son babasının yadigarı olan altın saati bile satar. En sonunda Celal, İffet’e Hukuk-I Milliye gazetesinde iş bulur. İffet bundan çok mutlu olur ve yorulmadan çalışmaya başlar. Çevresindekiler artık rahatsız olmaz  çok kısa zaman sonra gazete bütün İffet ve arkadaşları Telgraf Gazetesi‘nde çalışmaya başlar. Fakat kısa zaman sonra Telgraf gazetesinden de ayrılır, yine aç ve açıktadır. Celal geçinemeyip Konya’ya gider. İffet ayda bir Muzaffer abisinin gönderdiği parayla ev kirasını öder.

Birgün sokakta yürürken Celal’e rastlar. Celal Konya’da avukatlık görevinden ayrılıp, ticarete başlar ve İffet’e de kendi şirketinde bir iş verir. Bundan sonra İffet’in işi şehirler arası yolculuklarda mal taşımaktır. İffet yeni yüzler, yeni insanlar tanıdıkça hayata bağlılığı artmakta yaptığı işten memnun kalmaktadır. Yolda gördüğü insanlara yardım eder ve ihtiyaçlarını karşılar. Yine kötü hava şartlarında İzmir’den İstanbul’a hareket  eder. Tren Afyon’da hareket edemez duruma gelir. Dışarı çıkar ve kendisinden  hasta annesi için yardım isteyen Rana‘ya yardım eder. Rana masum ve çocuksu bir kızdır. İffet Rana’dan çok hoşlanır, yalnız yediği damga yüzünden Rana’dan  uzaklaşır.

İffet uzun süre sonra Hocası Mahmut Efendi’yi görmeye gider. Mahmut Efendi’nin eşi ölmüş kendisine gelini bakar. Mahmut Efendi ile uzun uzun konuşurlar, eski hatıraları anarlar. Gece Mahmut Efendi’den ayrıldıktan sonra sokakta kavga eden bir kadın ve erkekle karşılaşır. Adam kadını hırsızlıkla suçlar ve polise götürmekle tehdit eder. İffet, bu kadını görünce Rana aklına gelir ve bu kadının masum olduğunu kendisi gibi damga yediğini düşünerek, onu kendi himayesi altına almayı düşünür. Adama para vererek kızı kurtarır. Yalnız kadın hiç düşündüğü gibi çıkmaz. Bir geceyi beraber geçirdikten sonra kadın ayrılır ve İffet’in duyguları yine incinir.

Muzaffer Ağabeyinden gelen telgraf İffet’in moralini yükseltir. Telgrafta ev ve yatırımlar hakkındaki mahkemeyi kazandıkları yazar. İffet İstanbul’a döner ve eline epeyce para geçer. İstanbulda iyi bir malikane alır. Yanına da Mahmut Efendi öldükten sonra tek başına kalan gelini ve torununu alır. Eline para geçtikten sonra eski akrabaları ile tekrar görüşmeye başlar.

Birgün İffet Beyoğlu’nda  dolaşırken Vedia’ya rastlar. Hiçbir şey olmamış gibi iki çift karşılıklı konuşurlar. İffet tekrardan Vedia’ya karşı duygular hisseder. Yalnız Vedia tekrardan İffet’le olmak istemez.

Kitabın Ana Fikri

Seven insanın gözünün kör olduğunu, bir anlık düşüncesiz hareketlerle kendi hayatını mahvedeceğini anlatır.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

İFFET: Olay kahramanıdır.

MUZAFFER:İffet’in abisidir, uyuşuk, tembel, miskin, kibirli biriydi.

MAHMUT EFENDİ:İffet ve Muzaffer’e haftada iki gün ders verirdi .

HATİCE HALA:İffet’in halasıdır, elinde iki kız çocuğuyla dul kalmış ve Karamürsel’de yaşıyor.

HALİS PAŞA :İffet’in babasıdır.

CEMAL KERİM BEY:İffet’in çocuklarına ders verdiği mebustur.

VEDİA HANIM:Cemal Kerim Bey’in ikinci hanımıdır.

Kitap Hakkındaki Görüşler

İnsanın yaşamı boyunca başından geçen olayları çok sade ve akıcı bir şekilde anlatan yazar tasvirlerden yararlanmış. Kullandığı eski Osmanlıcayla  hikayeye güç kazandırmıştır.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Reşat Nuri GÜNTEKİN

XXyy.roman, hikaye ve oyun yazarlarındandır.

Doğum/Ölüm: 25 Kasım 1889 – 7 Aralık 1956 Doğum Yeri: İstanbul

Yazı hayatına Birinci Dünya Savaşı sonlarında (1917) başlayan, ilk eseri de Eski Ahbap (uzun hikaye) 1917’de basılan Reşat Nuri, 1918’ de tiyatro eleştiri ve araştırmaları yayımlarken bir yandan da hikayeler (Şair Dergisi, 1918/19; Nedim Dergisi, 1919; Büyük Mecmua, 1919) yazıyordu. Çalıkuşu’nun Vakit Gazetesinde tefrikasıyla (1922) geniş bir ün kazandı. Çok hareketli bir eser olan Çalışkuşu’nda Anadolu, ilk idealist ve aydın kızı Feride’ye kavuştu, geniş ölçüde romana girdi. Bu roman az okumuş ve aydın, iki sınıfı da, doğal ve canlı diliyle kendine bağladı. Reşat Nuri’nin hemen bütün romanlarında dekor olarak taşra kasaba ve şehirleri çevre, tip, çeşitli problem ve görüşleriyle Anadolu atmosferi görülür. Romanlarında sosyal ve hissi konuları işleyen yazar, küçük hikayelerinde bunların yanına mizahı da ekledi. Yazdığı, çevirdiği, kitap biçimine girmiş veya dergi, gazete sayfalarında, tiyatro repertuarlarında kalmış tüm eserlerinin toplamı yüzü bulur; bunlardan 19 tanesi telif romandır, 7 tanesi hikaye kitabı. Yazdığı, çevirdiği, uyarladığı, oynanmış, basılmadan kalmış oyunlarının sayısı roman ve hikaye kitaplarının sayısını da aşar.
Hikaye kitapları: Tanrı Misafiri (1927), Sönmüş Yıldızlar (1927), Leyla ile Mecnun (1928), Olağan İşler (1930), vb.

Gezi yazıları: Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966).

Oyunları içinde en ünlüleri Balıkesir Muhasebecisi (1953) ve Tanrıdağı Ziyafeti (1955)’ dir. Bütün eserleri ölümünden sonra, eşi tarafından, bir külliyat halinde yeniden bastırıldı.

Hayatı, sanatı ve eserleri üzerine bir tanıtma kitabı, Muzaffer Uyguner’indir. (Varlık yay;1967). İbrahim Zeki Burdurlu’nun Romanıyla Reşat Nuri Güntekin (İzmir Eğitim Ens. Yay., 1971) kitabını Birol Emil’in Reşat Nuri Güntekin’ in Romanlarında Şahıslar Dünyası (1984) adlı doçentlik tezi izledi.

 

The post Hikaye ve Roman Özetleri:”Damga” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleridamga.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-sodom-ve-gomore.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-sodom-ve-gomore.html#respond Wed, 05 Aug 2020 13:17:49 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6774 Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” Kitabın Adı: Sodom ve Gomore Kitabın Yazarı: Yakup Kadri Karaosmanoğlu Basım Yılı:1984 Yayın Evi: İletişim yayınları Kitabın Konusu Kitapta İstanbul’un işgali ve İstanbul halkının işgale karşı tutumu anlatılıyor. Kitabın Özeti Birinci Dünya Savaşı yeni sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu da bu felaketten payını almış ve ülkenin heryeri kargaşa içindedir. […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore”

Kitabın Adı: Sodom ve Gomore

Kitabın Yazarı: Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Basım Yılı:1984

Yayın Evi: İletişim yayınları

Kitabın Konusu

Kitapta İstanbul’un işgali ve İstanbul halkının işgale karşı tutumu anlatılıyor.

Kitabın Özeti

Birinci Dünya Savaşı yeni sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu da bu felaketten payını almış ve ülkenin heryeri kargaşa içindedir. 1921’lerin İstanbul’u, İngilizler şehri şigal etmiş ve saray buna sesiz kalmıştır. İstanbul, Anadolu’dan kopuk ayrı bir dünya gibidir. Tıpkı Sodom ve Gomore gibi. Tanrının lanetlediği şehirlerden ikisidir. İstanbul kızları İngiliz subaylarıyla beraber olmaktan gayet mutludurlar. Leyla’da bunlardan biridir. Bu nazik kızlarımız Kuvayi Milliyetçileri yabani dağ insanı olarak görmekte, hatta tiksinmektedirler. Leyla’ya aşık olan Necdet ise bağımsızlıktan umudunu kesmiş, olaylara sadece seyirci kalmıştır. Sevdiği kızın işgalci subaylarla olan yakınlığını görür fakat görmezden gelir, hatta o da bu subayların çevresinde oluşan yüksek sosyeteye katılır. Oysa Necdet’in arkadaşı Cemil bir şeyler yapmak gerektiğini düşünür ve Kuvayi Milliyecilere katılır ve sonunda şehit olur. Fakat o değeri bilinmez insanlardandır, vatan o ve onun gibilerinin kanlarıyla hayat bulmuştur. Vatanın ayakları aslında bağımsızlık savaşında ayaklarını yitiren gazilerimizindir. Onlar her bir uzuvunu kaybederken vatan yeniden el ayak sahibi olmuştur.

İstanbul’un bu şaaşalı hayatı çok kısa sürer. Ezilmiş Anadolu insanının özlediği gün gelir. Bir gece Kuvayi Milliyeciler karanlığın içine akın eden ışık hizmeleri gibi akın ederler şehre.

Leyla, o eski hayatlarının mahvettiği için bu büyük savaşçıları nefretle karşılar. Necdet ise artık bu İngilizler tarafından kullanılmış vatanperverlik duygusundan yoksun kızdan soğumuştur.

Leyla dudaklarını Necdet’in dudaklarına uzatır. Necdet onu kucaklar ve bir köşeye bırakır. Dudaklarında bir kimyevi maddenin “rujun” yavan tadıyla bağımsız İstanbul’a katılır. Ve bu aşkın bittiği yerde roman da son bulur.

Kitabın Ana Fikri

Çöküşün getirdiği bir çürümenin romanıdır. Savaş gibi zor anlarda insanlar maskelerini çıkarıp kendilerini gösterirler. “Dost kara günde belli olur”

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

Necdet, karamsar sorunlar arasında sıkışıp kalmış öz güveni olmayan biridir. Yolu biliyor fakat yolda yürümeye cesareti yok. Küçük kırılganlıkları ve vazgeçemediği rahatlığı onu yurt savunması gibi bir şereften yoksun bırakıyor.

Leyla, bakımlı, ince yapılı, dikkat çeken güzel bir İstanbul kızıdır. Fakat ailesi gibi vatan duygularından yoksun, sosyeteyi seven, hovarda bir kızdır. Hayatı yalancı bir cennetten farksız yaşamak istiyordu. Fakat kağıttan yapılmış saraylar çok çabuk bozulurdu ve  asıl kaybeden o oldu.

Cemil, yurtsever biri vatanın köle oluşuna katlanamayacak derecede onurlu, güçlü, iri yapılı bir Türktür. Biz bugün bağısızlığımızı o ve onun gibilere borçluyuz.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Her milletin içinde fedekâr insanlar olabileceği gibi menfaatçi insanlarda bulunmaktadır. Bağımsızlık bu fedâkar insanlar sayesinde devam etmektedir. Asayişi bozan, kan dökülmesine sebep olan, kötülüğün kaynağı olan hep ikinci gruptur. İşte hayat bu iyi ile kötünün kavgasından ibarettir.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu. İbrahim Paşa’nın ölümü üzerine Manisa’ya geldi. 1913’te ilk hikaye kitabını çıkardı:

“Bir Serencan.” Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin ve Şevket Süreyya Aydemir’le birlikte “Kadro” dergisini çıkardı. 13 Aralık 1974’te Ankara’da öldü.

Eserleri

Rahmet(1923), Milli Savaş Hikayeleri(1947), Kiralık Konak(1922), Nur Baba, Sodom ve Gomore(1928), Hüküm Gecesi, Yaban(1932), Ankara, Bir Sürgün, Erenlerin Bağından(1922), Okun Ucunda, Zoraki Diplomat(1955), Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 yıl(1968), Nirvana(1909), Veda, Sağnak(1929) ve Mağara(1934).

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Sodom ve Gomore” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-sodom-ve-gomore.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “Ankara Ekspresi” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-ankara-ekspresi.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-ankara-ekspresi.html#respond Mon, 03 Aug 2020 12:08:00 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6770 Hikaye ve Roman Özetleri: “Ankara Ekspresi” Kitabın Adı: Ankara Ekspresi Kitabın Yazarı: Esat Mahmut KARAKURT Basım Yılı: 1981 Yayın Evi: İnkilap  ve Ata Kitap Evleri, Ankara Cad. No:95 İSTANBUL Kitabın Konusu Türk istihbaratçıları ve Alman ajanları arasında geçen bir casusluk öyküsü. Kitabın Özeti Bu öykü, Türk ordusunun gözüpek istihbarat subaylarından Binbaşı Seyfi ile, Alman ajanları […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Ankara Ekspresi” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Ankara Ekspresi”

Kitabın Adı: Ankara Ekspresi

Kitabın Yazarı: Esat Mahmut KARAKURT

Basım Yılı: 1981

Yayın Evi: İnkilap  ve Ata Kitap Evleri, Ankara Cad. No:95 İSTANBUL

Kitabın Konusu

Türk istihbaratçıları ve Alman ajanları arasında geçen bir casusluk öyküsü.

Kitabın Özeti

Bu öykü, Türk ordusunun gözüpek istihbarat subaylarından Binbaşı Seyfi ile, Alman ajanları arasında İstanbul-Ankara hattında geçen bir casusluk öyküsüdür. Dönemin güçlü devleti Almanya, Türkiye’yi de istila etmek istemektedir. Bu amaçla, aralarında çok güzel bir kadın olan Frolein Hilda’nın da bulunduğu en gözde elemanlarıyla İstanbul’a gelirler. Harekatın başlama parolası “Ankara Ekspresidir.

Seyfi’nin görevi Almanya’nın  faaliyetlerini durdurmaktır. Seyfi ile Frolein Hilda ilk defa Alman hastahanesinde karşılaşırlar. Seyfi hastahanenin bir cephane yeri olduğu haberini doğrulamak  için doğum yapmak üzere olan bir kadınla hastahaneye yerleşmiştir. Hilda ise bir kadın doğum uzmanı olarak hastahanede bulunmaktadır.

Seyfi normal çevrede  havaalanı yapan bir muteahhit olarak tanınmaktadır ve birçok İngiliz ile de tanışıklığı vardır. Alman ajanlarının başında olan albay Seyfi’nin bir ajan olduğunu düşünüyor ve düşüncesinin doğrulanması görevini Hilda’ya veriyor.  Albay, Hilda ile Seyfi’yi Ankara Palas Otel’de buluşturuyor. Hilda gördüğü adamın hastahanede gördüğü kişi olduğunu anlayınca albayın düşüncelerinin doğruluğu ortaya çıkıyor.

Bu arada Almanlar kendi kamplarında  yetiştirdiği askerlerini gizlice Türkiye’ye sokmaya çalışmaktadır. Seyfi bu faaliyetleri engellemek için bir ihbar üzerine Karadeniz’de bir Alman şilebini durduruyor ve askerlerin arasında Frolein  Hilada’nın  da olduğunu fark ediyor. Askerleri gemiyle tekrar Almanya’ya gönderiyor fakat Frolein Hilda’yı esir alıyor. Amacı daha önce Almanlar tarafından esir alınan bir İngiliz ajanını kurtarmaktır. İngiliz ajanının karşılığında Hildayı serbest bırakır. Bu arada Hilda Seyfi’ye delice aşık olmuştur.

Takas bittikten sonra bütün Alman ajanları yakalanır ve Almanya’ya geri gönderilmek üzere bir tren tahsis edilir. Alman albayı işlerinin bozulmasından dolayı Seyfi’ye büyük bir kin beslemektedir. Almanya’ya gönderilmeden önce  Hilda’dan Seyfi’yi öldürmesini ister. Hilda gidecekleri akşam Seyfi’ye kendisini son bir kez görmek istediğini söyler ve Seyfi de bu teklifi kabul eder. Hilda o gece Seyfi’yi öldürmek için eve gider fakat aşkından dolayı onu öldürmeyi bir türlü başaramaz ve Seyfi’den kendisini karılığa kabul etmesini ister. Çünkü geri döndüğünde kendisinin öldürtüleceğinin düşünmektedir.

Seyfi de Hildanın güzelliğinden etkilenmiş ve ona aşık olmuştur. Hilda’nın teklifini kabul eder ve onunla evlenir..

Kitabın Ana Fikri

Türkler’in inatçı, cesur şerefine düşkün bir millet oluşu.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

Seyfi çok iyi Almanca bilen kültürlü, zeki bir Türk zabitidir ve çok yakışıklıdır. Hilda asil bir aileden gelen idealist ülkesine bağlı güzelliği göz kamaştırar bir kadındır.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Kitap, tasvirlerle süslenmiş olay örgüleri çok iyi düzenlenmiş ve aynı zamanda ilk casusluk romanı olmasından dolayı herkes tarafından zevkle okunacak bir kitap..

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Esat Mahmut Karakurt, birbiri ardına yazdığı aşk ve macera konulu romanlarıyla, yaşadığı dönemin en çok okunan yazarlarından biriydi. 1902 İstanbul doğumlu yazarın, iyi bir eğitim aldığını görüyoruz. 1924 yılında Diş Hekimliği Okulunu, 1930 yılında ise Hukuk Fakültesini bitiren yazar, gazetecilik, öğretmenlik, milletvekilliği ve senatörlük görevlerinde bulunduktan sonra, 1977 yılında bir beyin kanaması sonucunda aramızdan ayrıldı.

Esat Mahmut Karakurt’un yazdığı yıllarda, romancılığımızın birkaç koldan ilerlediği görülür. Bir yanda milli edebiyat akımı temsilcilerinin, bir yanda toplumcu çizgideki yazarların ve son olarak aşk/macera temalarını işleyen romancılarımızın ard arda eserler verdiği bu dönemde, onun tercihi, cumhuriyet ideolojisine uygun aşk ve macera öyküleri yazmak olmuştu. Tam anlamıyla ilk Türk casusluk romanı olan  “ANKARA EKSPRESİ”ni de o  yazmıştır.

Yazarın Yayınlanmış Kitapları

VAHŞİ BİR KIZ SEVDİM 1926

ÇÖLDE BİR İSTANBUL KIZI 1926

DAĞLARI BEKLEYEN KIZ 1936

ALLAHAISMARLADIK 1936

ÖLÜNCEYE KADAR 1937

SON GECE 1938

KADIN SEVERSE 1939

İLK VE SON 1940

KOCAMI ALDATACAĞIM 1940

SOKAKTAN GELEN KADIN 1945

ANKARA EKSPRESİ 1946

BİR KADIN KAYBOLDU 1948

ÖMRÜMÜN SON GECESİ 1950

ERİKLER ÇİÇEK AÇTI 1952

SON TREN 1954

KADIN İSTERSE 1960

 

 

 

 

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Ankara Ekspresi” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-ankara-ekspresi.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “DAĞA ÇIKAN KURT” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleridaga-cikan-kurt.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleridaga-cikan-kurt.html#respond Sun, 02 Aug 2020 12:59:33 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6772 Hikaye ve Roman Özetleri:”DAĞA ÇIKAN KURT” Kitabın Adı: DAĞA ÇIKAN KURT Kitabın Yazarı: Halide Edip ADIVAR Basım Yılı: 1989 Yayın Evi: Remzi Kitap Evi Kitabın Konusu Kitapta, toplu halde alınan kararlara uymanın gerekliliği ve alınan bu kararlara uymamanın getireceği zararlara dikkat edilmesi gerektiği anlatılmaktadır. Kitabın Özeti Olay bir şairin yazar bir Fransız kurt masalını anlatması […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “DAĞA ÇIKAN KURT” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri:”DAĞA ÇIKAN KURT”

Kitabın Adı: DAĞA ÇIKAN KURT

Kitabın Yazarı: Halide Edip ADIVAR

Basım Yılı: 1989

Yayın Evi: Remzi Kitap Evi

Kitabın Konusu

Kitapta, toplu halde alınan kararlara uymanın gerekliliği ve alınan bu kararlara uymamanın getireceği zararlara dikkat edilmesi gerektiği anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti

Olay bir şairin yazar bir Fransız kurt masalını anlatması ile başlar. Şair yazara söz vermesine rağmen  kurt hakkındaki şiirini bir türlü yazara gönderemez. Yazar beklemekten bıkar ve kendini kurt hülyaları içinde bulur.

Karacaaahmet mezarlığı civarında fakir ve yoksul olan küçük bir evin çocuğudur. Babasını savaşta kaybetmiştir. Annesinin her akşam eve gelmesini beklemekte ve onun getireceği ekmeği yiyerek karnını doyurmaktadır. Fakat o akşam annesi biraz gecikir. Sonunda annesi karşıda görünür. Fakat elinde ekmek yoktur. Aç kalacağını anlar. Vakit artık geç olmuştur ve yatarlar. Çocuk yatakta annesi ise yarı tahta yarı hasır bir yatakta yatmaktadır. Gece çocuk yatağının üstünde bir şeylerin kıpırdadığını hisseder fakat bunun annesine anlatmaz. Hafifçe gözlerini açar. Karşısında savaştan çıktığı her halinden belli olan, her yanı yara bere içinde ve ağzından kan damlayan bir kurt durmaktadır. Bu durum ona babasının anlattığı bir kurt masalını anımsatır.

Bir gün ormanda bütün hayvanlar birbirine girer. Bozulmadık yuva, ezilmedik çalı, çiğnenmedik ot kalmaz. Kısacası ormanda taş taş üstünde kalmaz. Uzun süre bu böyle devam eder. Hayvanlar birbiri ile konuşmazlar ve birbirlerine karşı düşmanca davranmaya devam ederler. Bunun böyle gitmeyeceğini anlayan ormanın en yaşlısı olan fil bir toplantı düzenler ve bütün hayvanların bir araya gelmesini ister. Toplantı yapılır ve toplantıda artık düşmanca tavırların bırakılacağı ve dostluk içinde yaşanması gerektiği kararına varılır. Bu karardan şu sonuç çıkıyordu. Her hayvan kendi bölgesinde hür ve serbest olarak gezebilecekti. Etçil hayvanlar bu duruma pek rıza göstermedi ama yine de boyun eğdiler. Otçul hayvanlar bu duruma çoktan razı idiler. Yine de hayvanlar arasında bir takım huzursuzluk olduğu meydandaydı. Sonunda bu huzursuzluğunun sebebinin kurt oldduğu ortaya çıktı. Topluca kurt diyarına saldırdılar. Yıkılmadık yer bırakmadılar. Kurt bu bozgun karşısında öcünü almak için dağa çıktı.

Kitabın Ana Fikri

Genel olarak kitapta, toplumsal olaylara ne kadar ilgisiz kaldığımız ve olaylar karşısında bu ilgisizliğin bizlere nelere mal olduğunu anlatmaya çalışılıyor.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

Kitap birçok hikayeden oluştuğu için kitapta belli bir şahıs yoktur. Onun için şahıs değerlendirmesi yapmak mümkün değildir.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Kitabın hikayeleri okuyucuyu sıkmayan, akıcı bir üslûpla yazılmıştır. Okumak isteyenlere tavsiye edilebilecek güzel bir kitaptır.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Halide Edip ADIVAR; Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerinin tanınmış edebiyatçılarındandır. Öğretmenlik ve müfettişlik yapmıştır. Amerika ve Hindistan’da birçok konferanslar vermiştir. 1950-1954 yılları arasında İzmir miiletvekilliği yapmıştır. İlk eserlerinde modern tipler ön plânda iken daha sonraları Anadolu insanlarını tanıyarak eserlerine konu eder. Birçok gazete ve dergide yazıları yayımlanmıştır.

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “DAĞA ÇIKAN KURT” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleridaga-cikan-kurt.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri:”Ölüm Diyeti” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleriolum-diyeti.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleriolum-diyeti.html#respond Thu, 30 Jul 2020 16:55:48 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6768 Hikaye ve Roman Özetleri:”Ölüm Diyeti” Kitabın Adı: ÖLÜM DİYETİ Kitabın Yazarı: ROBİN COOK Basım Yılı: 1999 Yayın Evi: ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ Kitabın Konusu Hikayede bir hastahanede ardı ardına gerçekleşen ölümlerin ortaya çıkarılması anlatılmaktadır. Kitabın Özeti Dr. Hodges Barlett Kent Hastanesi (BKH)’ ni kurduktan sonra, işletmesini üstlenerek hastaneyi büyük ve tanınan bir kurum haline getirir. Ekonomik […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri:”Ölüm Diyeti” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri:”Ölüm Diyeti”

Kitabın Adı: ÖLÜM DİYETİ

Kitabın Yazarı: ROBİN COOK

Basım Yılı: 1999

Yayın Evi: ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ

Kitabın Konusu

Hikayede bir hastahanede ardı ardına gerçekleşen ölümlerin ortaya çıkarılması anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti

Dr. Hodges Barlett Kent Hastanesi (BKH)’ ni kurduktan sonra, işletmesini üstlenerek hastaneyi büyük ve tanınan bir kurum haline getirir. Ekonomik sıkıntıların patlak vermesiyle birlikte Barlett ilçesinde bulunan iki özel hastane maddi ihtiyaçları karşılamaktaki güçlüklerden dolayı kapanır. Dr. Hodges de bu ekonomik durumdan etkilenen hastanesini kurtarmak amacıyla ekonomiden anlayan Traynor’ı yönetim kurulu başkanlığına getirerek kendini emekliye ayırır. Traynor hastaneyi ayakta tutabilmek için bölgenin en önemli sağlık merkezlerinden biri olan Comprehensive Medical Vermont (CMV) ile sağlık antlaşması yapar.

CMV antlaşma gereği BKH’ye hem hasta hem de doktor yollayarak, karşılığında para ödemeyi taahhüt eder. CMV’ nin asıl amacı BKH’ ye parası ve sosyal güvencesi olmayan hastalarını göndererek, BKH’ yi ekonomik açıdan zor duruma düşürmek ve hastanenin bu güç durumundan yararlanarak yönetimi ele geçirmektir. BKH’ de bir süre sonra hasta ölümlerinde artış görülmeye başlanır. Bu ölümlerin tümü eskiden ciddi bir hastalık geçirmiş ve bu hastalıkla mücadeleyi kazanmış fakat BKH’ye küçük vakalar için başvurup, tedavi olduktan sonra, hastanede ölenlerden oluşur. Bu olayların hastane üzerindeki etkisi de olumsuz yönde olmaktadır. Otoparkta hemşirelere cinsel taciz yapılıp diğer personelin de malına zarar verilmektedir.

Bu esnada hastanenin kurucusu olan emekli yönetim kurulu başkanı Dr. Hodges olayları inceler ve otoparktaki hemşire saldırılarını gerçekleştiren kişinin yine hastaneden birinin olduğu kanısına vardığını ve ölüm olaylarındaki artışların şüpheli olduğunu aktarır ve aynı günün akşamı öldürülür.

Bu arada kitabın kahramanları Dr. David, karısı Dr. Angela ve kızları Niki CMV’ ye iş başvurusunda bulunarak kabul edilir ve BKH’ ye antlaşma gereği transfer olurlar. Bir süre sonra onlar da kendilerini olayların içinde bulurlar ve şüpheli ölüm olaylarını araştırmaya başlarlar. Ölen Dr. Hodges‘ in evini satın alan çift, onu evinin bodrumunda örülmüş duvarın arkasında ölü bulur. Dr Hodges ile başlayan şüpheli ölümleri araştıran doktorlarda da ölüm vakaları yaşanmaya başlar. Dr. Rendall Portland bu doktorlardan biridir ve tabancasıyla intihar etmiş halde bulunur.

Dr. Angela olayların üzerine bir dedektif tutarak gitmeye devam eder. Dedektif ve Dr. Angela, Dr. Hodges’ in yakınlarıyla konuşarak olayları incelemeye başlar. Bunun üzerine bilinmeyen bir kişi tarafından uyarılar almaya başlar. Bu uyarıdan kısa bir süre sonra Dr. Angela’ da hemşirelere olduğu gibi saldırılıp öldürülmek istenir. Fakat kurtulmayı başarır. Bu olaylardan Dr. David huzursuzdur ve aile içindeki bu huzursuzluk Niki’ nin hastalanmasıyla doruğa ulaşır. Niki ile aynı hastalığa yakalanan arkadaşı bu hastalıktan ölür. Bu arada CMV yönetimi de Dr. David’ i hastalarıyla çok ilgilendiği ve masraflarının çok olmasından dolayı suçlar. Dr. David ise araştırmalarının sonucunu almaya başlar. Yönetim kurulu üyesi Werner Van Slyke ile tanışan Dr. David bu şahıstan şüphelenir ve araştırmalarını onun üzerinde yoğunlaştırır. Werner Van Slyke aslında eski çok iyi bir asker ve nükleer konuda bir uzman, aynı zamanda psikolojik sorunları olan birisidir. Bu araştırmadan rahatsız olan Werner Van Slyke Dr. David‘ in evde bulunmadığı bir esnada evine giderek olay çıkartır. Dr. David ise araştırmalarını derinleştirmiş ve Werner Van Slyke’ ın ölüm olaylarındaki rolünü fark etmiştir. Hastane kayıtlarında satıldığı gösterilen röntgen aletinin kobalt ünitesinin, küçük vakalarla hastaneye yatan hastaların yataklarının altına konularak, yüksek dozda radyasyon almaları ve ölmelerinin nedeni olduğunu kanıtlar. Olayların asıl kaynağının toplantı yapmakta olan yönetim kurulu başkanının oyunu olduğunu, asıl amacının kötü gidişatı körükleyerek, hastanenin CMV’ ye devrini gerçekleştirmek olduğunu anlar. Yönetim kuruluyla yüzleşmek için hastaneye gittiğinde psikolojik sorunları olan Werner’ in kobaltı masanın ortasına koyduğu ve yüksek dozdan bütün yönetim kurulunun etkilendiğini fark eder. Yönetim kurulu üyeleri bir süre sonra ölürken Dr. David ve Angela kızları Niki ile başka bir şehirde mutlu bir hayata başlarlar.

Kitabın Ana Fikri

Kitabın anafikri olarak; Sağlık hizmetlerinin geri plana atılıp, para kazanmanın ön plana çıkmasıdır.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

DR.HODGES: Barlett Kent Hastahane(BKH)’sinin kurucusudur.

DR.DAVİD: BKH’ye iş başvurusunda bulunmuş,kabul edildikten sonra çalışmaya başlamıştır.Daha sonradan Dr. hodges’in evini satın alırlar

DR.ANGELA: Dr. David’in eşidir.Aynı şekilde BKH’ye transfer olmuştur.

NIKKI: Dr. David ve Dr. Angela’nın kızlarıdır.Hastahanede yakalandığı gizemli hastalıktan dolayı ölür.

WERNER VAN SLYKE: Aslında eski çok iyi bir asker ve nükleer konuda bir uzman, aynı zamanda psikolojik sorunları olan birisidir.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Kitap akıcı bir dille yazılmış olup,olayların birbiri ardına heyecanlı bir şekilde anlatılması okuyucuyu kitabın başından kalkamaz hale getiriyor.Macera ve cinayet romanlarından hoşlanan her arkadaşımın bunu okumasını tavsiye ederim

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

1946 ‘da Bellshill’de doğdu.Orta öğrenimini Edinburgh’de tamamladıktan sonra Edinburgh Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı’nı okudu. Evli ve iki çocuk babasıdır.1974’de Parlemento’ya girdi. Parlemento’da değişik görevlerde bulunduktan sonra halen yazarlık hayatına devam etmektedir.

Yazarın Diğer Eserleri

KÖR NOKTA, TERMİNAL, YAŞAM ÇİZGİSİ, SANCI, İBLİS TOHUMU, KOMA, İSTİLA, ŞEYTAN ZEHİRİ, KRİZ, ÖLÜM DİYETİ

The post Hikaye ve Roman Özetleri:”Ölüm Diyeti” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleriolum-diyeti.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “Martı” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-marti.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-marti.html#respond Wed, 29 Jul 2020 17:56:26 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6776 Hikaye ve Roman Özetleri: “Martı” Kitabın Adı: Martı Kitabın Yazarı: Richard Bach Basım Yılı: 1987 Yayın Evi: Beyaz Yayınları/Nuruosmaniye Cad. Kardeşler Han No: 3 Kitabın Konusu Martı, bir kuşun hiçbir şeyin onu caydıramadığı o devirde zorluklarla mücadele etmesidir. Hiç düşmemeyi değil, her düştüğünüzde ayaklarınızı daha sıkı basarak ayağa kalkabilmeyi öğreneceksiniz bu kitapta. Kitabın Özeti O zamanlar […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Martı” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Martı”

Kitabın Adı: Martı

Kitabın Yazarı: Richard Bach

Basım Yılı: 1987

Yayın Evi:

Beyaz Yayınları/Nuruosmaniye Cad. Kardeşler Han No: 3

Kitabın Konusu

Martı, bir kuşun hiçbir şeyin onu caydıramadığı o devirde zorluklarla mücadele etmesidir. Hiç düşmemeyi değil, her düştüğünüzde ayaklarınızı daha sıkı basarak ayağa kalkabilmeyi öğreneceksiniz bu kitapta.

Kitabın Özeti

O zamanlar Martı Jonathan’ın hayatını anlatan bir roman olarak okudum. Martı Jonathan diğer martılardan daha yükseklere uçmayı, daha derinlere dalıp en leziz balıkları avlamayı hedeflemiştir kendine. Ve her seferinde de bunu gerçekleştirip kendisine daha yüksek, daha derin hedefler seçmiştir. Richard Bach, herkesin bir hedefinin olması gerektiğini ve her seferinde bir öncekinden daha iyi hedefler seçmemiz gerektiğini, mutluluğumuzun bu olduğunu anlatmaya çalışmıştır.

Bach, özgürlük, direnç ve umut kavramlarını bir martının kanatlarına bindirirken, umutsuzluk ve boşluk içinde günlerini geçiren insanların serüvenlerini nasıl da ustaca ortaya koymuş.

Kitabın Ana Fikri

Özgürlük, direnç ve umut kavramlarını bir martının kanatlarına bindirirken, umutsuzluk ve boşluk içinde günlerini geçiren insanların serüvenlerini nasıl da ustaca ortaya koyuvermiş. Hayata dair umutları ve planları olan arkadaşlar için mükemmel bir kitap. Martı arkadaşlarına harika bir örnek olan Jeneten sizlerede güzel bir örnek olacak.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

Jonathan: Kendini hayata adamış, zorluklar karşısında yılmamış ama oldukça yıpranmış bir genç.

Mıchele: O da Jonathan ile birlikte hayata göğüs gerdi ama bunlarla çok fazla başa çıkamayıp öldü.

Stephan: Stephan, Mıchele aşık olmuştur fakat o da kendini Jonathan’a kaptırmıştır.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Martı Jonathan’ın hayata atılışını anlatan bir hikaye kitabı. Yer yer resimlerle süslenmiş.Okuması zevkli dili sade.Bir martının isteklerini yerine getirme mücadelesine bir bakabilirsiniz.

 

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

27 Mart 1889’da Almanya’da doğdu. 1913’te ilk hikaye kitabını çıkarır. 13 Aralık 1974’te İtalya’da’ öldü.

Eserleri

Nostradamus: Nostradamus 16.yy’da yaşamış bir kahindir. Kendisi aynı zamanda tıp doktorudur. Çağının en büyük belası olan vebaya karşı o zamanın şartları altında büyük başarı göstermiştir. Nostradamus kehanetlerini yaparken sadece geleceği görebilme yeteneğinden değil daha bilimsel yöntemlerden yararlanmıştır. Bunlar da çağının en kabul gören yöntemleri olan astroloji ve simyadır.

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Martı” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-marti.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “Ölüm Diyeti” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-olum-diyeti.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-olum-diyeti.html#respond Sun, 26 Jul 2020 18:20:51 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6757 Hikaye ve Roman Özetleri: “Ölüm Diyeti” Kitabın Adı: Ölüm Diyeti Kitabın Yazarı: Robin Cook Basım Yılı: 1999 Yayın Evi: Altın Kitaplar Yayınevi Kitabın Konusu Kitabın hikayesinde bir hastahanede ardı ardına gelen ölümlerin ortaya çıkarılması anlatılmaktadır. Kitabın Özeti Dr. Hodges Barlett Kent Hastanesi (BKH)’ni kurduktan sonra, işletmesini üstlenerek hastaneyi büyük ve tanınan bir kurum haline getirir. […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Ölüm Diyeti” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Ölüm Diyeti”

Kitabın Adı: Ölüm Diyeti

Kitabın Yazarı: Robin Cook

Basım Yılı: 1999

Yayın Evi: Altın Kitaplar Yayınevi

Kitabın Konusu

Kitabın hikayesinde bir hastahanede ardı ardına gelen ölümlerin ortaya çıkarılması anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti

Dr. Hodges Barlett Kent Hastanesi (BKH)’ni kurduktan sonra, işletmesini üstlenerek hastaneyi büyük ve tanınan bir kurum haline getirir. Ekonomik sıkıntıların patlak vermesiyle birlikte Barlett ilçesinde bulunan iki özel hastane maddi ihtiyaçları karşılamaktaki güçlüklerden dolayı kapanır. Dr. Hodges de bu ekonomik durumdan etkilenen hastanesini kurtarmak amacıyla ekonomiden anlayan Traynor’ ı yönetim kurulu başkanlığına getirerek kendini emekliye ayırır. Traynor hastaneyi ayakta tutabilmek için bölgenin en önemli sağlık merkezlerinden biri olan Comprehensive Medical Vermont (CMV) ile sağlık antlaşması yapar.

CMV antlaşma gereği BKH’ ye hem hasta hem de doktor yollayarak, karşılığında para ödemeyi taahhüt eder. CMV’ nin asıl amacı BKH’ ye parası ve sosyal güvencesi olmayan hastalarını göndererek, BKH’ yi ekonomik açıdan zor duruma düşürmek ve hastanenin bu güç durumundan yararlanarak yönetimi ele geçirmektir. BKH’ de bir süre sonra hasta ölümlerinde artış görülmeye başlanır. Bu ölümlerin tümü eskiden ciddi bir hastalık geçirmiş ve bu hastalıkla mücadeleyi kazanmış fakat BKH’ ye küçük vakalar için başvurup, tedavi olduktan sonra, hastanede ölenlerden oluşur. Bu olayların hastane üzerindeki etkisi de olumsuz yönde olmaktadır. Otoparkta hemşirelere cinsel taciz yapılıp diğer personelin de malına zarar verilmektedir.

Bu esnada hastanenin kurucusu olan emekli yönetim kurulu başkanı Dr. Hodges olayları inceler ve otoparktaki hemşire saldırılarını gerçekleştiren kişinin yine hastaneden birinin olduğu kanısına vardığını ve ölüm olaylarındaki artışların şüpheli olduğunu aktarır ve aynı günün akşamı öldürülür.

Bu arada kitabın kahramanları Dr. David, karısı Dr. Angela ve kızları Niki CMV’ ye iş başvurusunda bulunarak kabul edilir ve BKH’ ye antlaşma gereği transfer olurlar. Bir süre sonra onlar da kendilerini olayların içinde bulurlar ve şüpheli ölüm olaylarını araştırmaya başlarlar. Ölen Dr. Hodges‘ in evini satın alan çift, onu evinin bodrumunda örülmüş duvarın arkasında ölü bulur. Dr Hodges ile başlayan şüpheli ölümleri araştıran doktorlarda da ölüm vakaları yaşanmaya başlar. Dr. Rendall Portland bu doktorlardan biridir ve tabancasıyla intihar etmiş halde bulunur.

Dr. Angela olayların üzerine bir dedektif tutarak gitmeye devam eder. Dedektif ve Dr. Angela, Dr. Hodges’ in yakınlarıyla konuşarak olayları incelemeye başlar. Bunun üzerine bilinmeyen bir kişi tarafından uyarılar almaya başlar. Bu uyarıdan kısa bir süre sonra Dr. Angela’ da hemşirelere olduğu gibi saldırılıp öldürülmek istenir. Fakat kurtulmayı başarır. Bu olaylardan Dr. David huzursuzdur ve aile içindeki bu huzursuzluk Niki’ nin hastalanmasıyla doruğa ulaşır. Niki ile aynı hastalığa yakalanan arkadaşı bu hastalıktan ölür. Bu arada CMV yönetimi de Dr. David’ i hastalarıyla çok ilgilendiği ve masraflarının çok olmasından dolayı suçlar. Dr. David ise araştırmalarının sonucunu almaya başlar. Yönetim kurulu üyesi Werner Van Slyke ile tanışan Dr. David bu şahıstan şüphelenir ve araştırmalarını onun üzerinde yoğunlaştırır. Werner Van Slyke aslında eski çok iyi bir asker ve nükleer konuda bir uzman, aynı zamanda psikolojik sorunları olan birisidir. Bu araştırmadan rahatsız olan Werner Van Slyke Dr. David‘ in evde bulunmadığı bir esnada evine giderek olay çıkartır. Dr. David ise araştırmalarını derinleştirmiş ve Werner Van Slyke’ ın ölüm olaylarındaki rolünü fark etmiştir. Hastane kayıtlarında satıldığı gösterilen röntgen aletinin kobalt ünitesinin, küçük vakalarla hastaneye yatan hastaların yataklarının altına konularak, yüksek dozda radyasyon almaları ve ölmelerinin nedeni olduğunu kanıtlar. Olayların asıl kaynağının toplantı yapmakta olan yönetim kurulu başkanının oyunu olduğunu, asıl amacının kötü gidişatı körükleyerek, hastanenin CMV’ ye devrini gerçekleştirmek olduğunu anlar. Yönetim kuruluyla yüzleşmek için hastaneye gittiğinde psikolojik sorunları olan Werner’ in kobaltı masanın ortasına koyduğu ve yüksek dozdan bütün yönetim kurulunun etkilendiğini fark eder. Yönetim kurulu üyeleri bir süre sonra ölürken Dr. David ve Angela kızları Niki ile başka bir şehirde mutlu bir hayata başlarlar.

Kitabın Ana Fikri

Sağlık hizmetlerinin geri plana atılıp,para kazanmanın ön plana çıkmasıdır.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

DR.HODGES: Barlett Kent Hastahane(BKH)’sinin kurucusudur.

DR.DAVİD: BKH’ye iş başvurusunda bulunmuş, kabul edildikten sonra çalışmaya başlamıştır. Daha sonradan Dr. hodges’in evini satın alırlar.

DR.ANGELA: Dr. David’in eşidir.Aynı şekilde BKH’ye transfer olmuştur.

NIKKI: Dr. David ve Dr. Angela’nın kızlarıdır. Hastahanede yakalandığı gizemli hastalıktan dolayı ölür.

WERNER VAN SLYKE: Aslında eski çok iyi bir asker ve nükleer konuda bir uzman, aynı zamanda psikolojik sorunları olan birisidir.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Kitap akıcı bir dille yazılmış olup, olayların birbiri ardına heyecanlı bir şekilde anlatılması okuyucuyu kitabın başından kalkamaz hale getiriyor.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

1946 ‘da Bellshill’de doğdu. Orta öğrenimini Edinburgh’de tamamladıktan sonra Edinburgh Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı’nı okudu. Evli ve iki çocuk babasıdır. 1974’de Parlemento’ya girdi. Parlemento’da değişik görevlerde bulunduktan sonra halen yazarlık hayatına devam etmektedir.

Eserleri

Kör Nokta, Terminal, Yaşam Çizgisi, Sancı, İblis Tohumu, Koma, İstila, Şeytan Zehiri, Kriz, Ölüm Diyeti.

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Ölüm Diyeti” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-olum-diyeti.html/feed 0
Hikaye ve Roman Özetleri: “Anahtar” https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-anahtar.html https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-anahtar.html#respond Fri, 24 Jul 2020 19:31:10 +0000 https://hikayelerimizden.com/?p=6709 Hikaye ve Roman Özetleri: “Anahtar” Türk Dili Ve Edebiyatı Kompozisyon Dersi Kitap Özet Formu Kitabın Adı: Anahtar Kitabın Yazarı: Refik Halit Karay Basım Yılı: 1992 Yayın Evi:İnkılap Yayın Evi Kitabın Konusu Kitap konu olarak toplumda ailede yaşanan çeşitli sorunların aileyi nerelere götürdüğünü anlatır. Kitabın Özeti  Olay İstanbulun boğaz’a bakan yalılarında yaşayan insanlar arsında geçmaktedir. Kenan […]

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Anahtar” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
Hikaye ve Roman Özetleri: “Anahtar”

Türk Dili Ve Edebiyatı Kompozisyon Dersi Kitap Özet Formu

Kitabın Adı: Anahtar

Kitabın Yazarı: Refik Halit Karay

Basım Yılı: 1992

Yayın Evi:İnkılap Yayın Evi

Kitabın Konusu

Kitap konu olarak toplumda ailede yaşanan çeşitli sorunların aileyi nerelere götürdüğünü anlatır.

Kitabın Özeti

 Olay İstanbulun boğaz’a bakan yalılarında yaşayan insanlar arsında geçmaktedir. Kenan hali vakti yerinde, işinde niyazında bir memurdur.  Perihan isminde bir kadınla evlidir yalnız Kenan’ın aldatılma korkusu vardır. Bir gün Kenan oturdukları köşkün anahtarını kaybeder; ama evin sahibi olduğu için ne karısına ne de hizmetçiye anahtarı kaybettiğini bir türlü söyleyemez. Bu nedenle yeni bir anahtar yaptırmanın bütün işleri yoluna koyacağını düşünür.

Aklına hemen karısının bir anahtarı daha olabileceği  gelir ve karısına ait olan eşyaları karıştırmaya, anahtarı bulmak için etrafı döküp saçmaya başlar. En sonunda karısının eski çizmelerinin arasında bir konak kapısı anahtarı bulur. Her şey tamamdır ama ne de olsa karısına  bir şey çaktırmamak lazımdır ve hemen etrafı toplamaya başlar.

Ertesi gün işe giderken yolunun üzerindeki bir çilingire gider ve anahtarı yapmasını rica eder. Çilingir en erken yarın yapabileceğini söyler; ama Kenan bir yolunu bulup çilingiri anahtarı akşama yapmaya ikna eder nede olsa akşama eve kendi anahtarı ile girmek ister.

Akşam olur ve Kenan eve gitmek üzere evin yolunu tutar. İçinde tahmin edemediği çeşitli korkular ve kaygılar vardır. Eve geldiğinde evin görkemli kapısı önünde uzanmaktadır. Anahtarı, kafasından geçen bin bir türlü kaygıya rağmen cebinden çıkarır ve kapıyı açmayı dener. Fakat korktuğu başına gelmiştir anahtar kapıyı açmamaktadır ama neden?

Belkide yanlış anahtarı aldı ve yanlış anahtar kopyalandı ya da… Perihan o anahtarla başka bir yerlere kimbilir başka birilerinin evlerine gidiyordur diye düşünür. İçini tümbenliğini bir gariplik bir tuhaf korku kaplamaya başlar. Ve etrefında ki herkesten şüphelenmeye başlar. Karısının arkadaşlarından kendi arkadaşlarından ve hatta arasıra kendinden bile şüphelenir. Neden böyle bir şüphecilik içine düşmüştür bir anahtar neden onu bu kadar zorluklara sürükler onu çözmeye çalışır. En sonunda bir gün bu gereksiz düşüncelerinin yersiz olduğuna karar verir.

Bir gün Kenan çok fena bir şekilde hastalanır ve tüm hayatı bir filim şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Bu kuruntuları yıllardır aynı yastığa baş koyduğu karısını alacak onu Kenan’dan uzaklaştıracak duruma gelir, kendinden utanır.

Perihan Kenan’ı ziyaret etmeye gelir. Kenan neredeyse Perihan’ın yüzüne bakamayacak kadar utanıyordur ve dayanamaz anahtarın nerenin anahtarı olduğunu sorar.  Perihan aniden bir kahkaha patlatıverir. Kenan hemen gücenir çünkü böylesi hayati bir önem taşıyan konu nasıl olurda bir kahakaha sebebi olabilir. Perihan durumu ona iyileşince anlatacağını açıklar.

Kenan iyileşir. Perihan onu doğruca Boğaza, bir Boğaz yalısına götürür. İşte merak ettiğin anahtar bu yalının kapılarını açıyor der ve şehirden kaçmak için bu yalının anahtarını hatıra olarak aldığını söyler. Kenan aniden Perihan’a sarılır ve gözlerinden süzülen yaşlara hakim olamaz ve artık bu yalıda yaşamaya karar verirler.

Kitabın Ana Fikri

Kitap her ne olursa olsun insanlara ön yargı ile yaklaşılmaması gerektiğini anlatmaya çalışır.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

KENAN: Kenan hali vakti yerinde iyi bir devlet memurudur. Oldukça varlıklıdır ve Perihan adında bir karısı vardır.

PERİHAN: Perihan daha önce bir evlilik geçirmiş olan fakat aradığını bulamayan bir kadın aynı zamanda Kenan’ın karısıdır.

Kitap Hakkındaki Görüşler

Kitap seçilen bir aşk konusu olarak ilk başta romantik eserleri okumasını seven okur severlere seslenir ama ilerleyen safhalar onu neredeyse karamsarlığın hakim olduğu bir polisye romanına çevirir. Kitap konular arsına sıkıştırılmış olan karamsar şüpheler nedeni ile akıcılığını kaybeder ve sıkıcı bir edaya bürünür. Yazar mekanları ve kişileri oldukça iyi seçmiştir.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

1888’de İstanbul’da doğan Refik Halit, Bank-i Osmani serveznedarlarından, “bâlâ” rütbesine sahip Mehmed Halid Bey’in oğludur. Vezneciler’de Şemsu’l-Maarif ve Göztepe’de Taş Mektep’te okuyan ve ayrıca özel dersler de alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani’yi terkettiği gibi, Mekteb-i Hukuk’u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi’ne katip olarak girdi.

1908’de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun’da ve Tercüman-ı Hakikat’te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait “Son Havadis” adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu’na katıldı, Servet-i Fünun’a yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de “Kirpi” müstear ismiyle, Sada-yı Millet’te, bilahare Cem’de Kirpi müstear ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı.

Gazeteci Ahmet Samim’in 9 Haziran 1910’da İttihatçılarca katledilmesi üzerine “İştirak” adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. “Kirpi” müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası’nı yerden yere vuran yazılarını “Kirpinin Dedikleri” adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın elindeki Beyoğlu Belediyesi’nde yedi ay süreyle Başkatip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa’nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop’a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik’e gönderildi. Bilecik’teyken ongünlük bir izinle İstanbul’a geldiğinde Ziya Gökalp’in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son
buldu (1918).

Robert Kolej’de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada “Vakit”, “Tasvir-i Efkar” ve “Zaman” gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa’nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir’in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul’un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut’a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye’nin vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep’te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.

Af Kanunuyla, 1938’de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul’da öldü.

Eserleri

Romanları: İstanbul’un İçyüzü, Yezidin Kızı, Çete, Sürgün, Anahtar, Bu Bizim Hayatımız, Nilgün 1-2-3, Yeraltında Dünya Var, Dişi Örümcek, Bugünün Saraylısı, İkibin Yılın Sevgilisi, İki Cisimli kadın, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh.

Hikaye Kitapları: Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri.

Kirpinin Dedikleri, Ago Paşa’nın Hatıraları, Ay Peşinde, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Tanıdıklarım, Guguklu Saat, Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su, İlk Adım, Üç Nesil Üç Hayat, Minelbab İlelmihrab

 

The post Hikaye ve Roman Özetleri: “Anahtar” appeared first on Hikaye Oku.

]]>
https://hikayelerimizden.com/roman-ozetleri/hikaye-ve-roman-ozetleri-anahtar.html/feed 0