Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye”


Hikaye ve Roman Özetleri: “Fatih- Harbiye”

Türk Dili ve Kompozisyon Dersi

Kitabın Adı: Fatih- Harbiye

Kitabın Yazarı: Peyami SAFA

Basım Yılı:1987

Yayın Evi: Ötüken  Yayınevi

Kitabın Konusu

Kitapta, Neriman’ın kendi kültürüyle batı kültürü arasındaki kayboluşu ve doğru yolu buluşu anlatılır.

Kitabın Özeti

Neriman’la Şinasi çocukluk arkadaşlarıdır. Tanıdıkları ilk karşı cins birbirleridir. İlk başta ikisi de birbirlerini seviyorlardı. Okula beraber gidip geliyorlardı. Üniversite de bile beraberdiler. Neriman’ın babası Faiz Bey’dir ve Şinasi’yi de çok sevmektedir. Bazı geceler Faiz Bey’in evinde saz çalarlar ve sohbet ederlerdi. Herkes bir gün Şinasi ile Neriman’ın evleneceğini düşünüyordu.

Giderek Neriman Şinasi’den soğumaya başladı. Neriman oturduğu mevki olan Fatih’i, sevmemektedir. Çünkü Fatih, doğuyu, gelişmemişliği ve eskiyi temsil ediyordu. Oturduğu mahalle  çok eskiydi ve evler de virane gibiydi. Bir gün Macit denilen yakışıklı, zengin ve kibar biriyle tanışır. Macit Harbiye’de oturuyordu. Harbiye, gelişmişliği ve batıyı simgeliyordu. Macit ile bir kaç sefer Şinasi’den habersiz buluşurlar. Bir gün Macit Neriman’a balo davetiyesi verir ve baloya davet eder. Neriman baloya gitmeyi çok istemektedir. Ama gitmesi için  babasının iznini almak zorundadır. Tam babasına söyleyecekken babası ona Şinasi ile evlenmesini teklif eder. Hemen  reddetmez ve 2-3 ay zaman ister. Ve bolaya Şinasi ile gitmesi koşuluyla da izin alır. Elbise için vitrinleri gezmeye çıktığında dayısının kızlarına uğrar. Çünkü dayısının kızları bu işlerde oldukça deneyimlilerdir. Eve gittiğinde bir kadının ağlamaktan harap olduğunu görür ve nedenini sorar. Nedeni kızının intiharıdır. Kız Rus gitariste aşık olmuştur. İkisi de başta çok mutlulardır ve birbirlerini çok sevmektelerdir. Ancak çok sefil bir hayat sürmektedirler. Buda kıza tak etmiştir. Günün birinde zengin bir adamla tanışan kız, genci terk eder ve adamla yaşamaya başlar. Artık balolara gidebilmekte ve her istediğini yapabilmektedir. Ancak gerçek mutluluğu bulamamaktadır. Tahsil görmüş bir kız olduğundan hakiki güzelliği armaktadır. Musiki, mutalaa ve samimiyet… Rus gençde bunları bulabiliyordu ancak zengin adamda bunlar bulamamaktadır.

Sonunda, gence dönmeye karar verir ve aramaya başlar. Büyük uğraşlar sonucu bulur ama genç kabul etmez. Kız bunun verdiği üzüntü ile evine gider ve tabanca ile kendini öldürür.

Hikayeden çok etkilenen Neriman evden izin alarak ayrılır. Kendi evine gelir ve babasına artık baloya gitmek istemediğini ve Şinasi ile evlenmeyi kabul ettiğini söyler….

Kitabın Ana Fikri

Batının tekniğini almalıyız fakat kültürünü asla.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi

NERİMAN: Musiki okulunda okuyan, bilgili fakat biraz batı hayranı bir kızdır. Eğlencelere gitmek istemektedir.

ŞİNASİ: Doğu kültürünü benimsemiş, bilgili ve batılı kültüründen hoşlanmayan birisidir.

FAİZ BEY : Doğunun kültürü ile yetişmiş. Kendisini ve kültürünü iyi bilen, musikiyi ve sohbeti seven, bilgili ve ölçülü birisidir.

Kitap Hakkındaki Görüşler

İlk sayfadan itibaren insanı kendisine çeken,  geçmişteki olaylarla günümüze de ders veren okuyan için çok yararlı bir kitaptır. Günümüz gençlerinin de içinde bulunduğu durumu anlatması bakımından güzel bir eserdir.

Kitabın Yazarı Hakkında Kısa Bilgi

Peyami Safa

(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul’da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa’nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul’da öldü.

Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını “Server Bedi” imzası ile yayınladı. Sayıları 80’i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazdı.

Romanları: Gençliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Atilla (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Noralya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959).

Hikâyeleri: Hikâyeler (Halil Açıkgöz derledi, 1980). Oyunu: Gün Doğuyor (1932). İnceleme- denemeleri: Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939)

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir