Dede Korkut Hikayelerinden; “Boğaç Han”


Dede Korkut Hikayelerinden; “Boğaç Han”

Dede Korkut Hikayeleri; Çok eskiden Oğuz yurdunda  Bayındır Han adında bir Han varmış. Bayındır Han, Bir gün büyük bir ziyafet düzenleyerek  tüm halkı davet etmiş. Üç büyük çadır kurdurmuş. Çadırlardan biri beyaz, biri kızıl, biri de siyahmış. Adamlarına;

“Oğlu ve kızı olmayanı kara çadıra indirin. Kara koyun etinden yedirin!” demiş.

Gelenler güzelce ağırlanıyor, çeşitli ikramlarda bulunuluyormuş.

Dirse Han isimli bir Bey’in ne kızı varmış, ne de oğlu. Başına geleceklerden habersiz, Bayındır Han’ın davetine gitmiş. Kendisini karşılayıp siyah çadıra götürmüşler; kara koyun eti getirip, Bayındır Han’ın emri olduğunu söylemişler.

Bu duruma Üzülen Dirse Han, evine gitmiş, hanımına olanları anlatıp bir çocuk istediğini söylemiş. Hanımı akıllı ve çok inançlı bir kadınmış.

“-Han’ım, Beyleri, ağaları toplayın, ziyafetler verin, açları doyurun, borçluları borcundan kurtarın ve dua edin. Yaptığınız iyiliklerin karşılığında, bu insanların duasıyla Allah belki bize de bir evlat verir” demiş. Bu sözler Dirse Han’a çok akıllıca gelmiş ve hanımının dediklerini yapmış. Zaman geçmiş. Allah onlara nur topu gibi bir oğul vermiş.

Oğulları büyümüş, on beş yaşına gelmiş. Dirse Han’ın bir boğasıyla bir devesi varmış. Yaz gelince bunları güreştirirmiş. O yaz güreş için meydana önce boğayı çıkarmışlar. O sırada, oğlu, arkadaşlarıyla meydanda oyun oynuyormuş. Boğanın üstlerine geldiğini gören arkadaşları kaçmış, Dirse Han’ın oğlu ise görmemiş. Boğa çocuğun üzerine saldırmış; çocuk, bir yumrukta boğayı öldürmüş.

Oğuz beyleri toplanıp çocuğu kutlamışlar. Dede Korkut da gelmiş. Çocuğun adını Boğaç koyup hayır dualarda bulunmuş. Dirse Han, oğlunun bu başarısına çok sevinmiş.

Boğaç biraz büyüyünce babası ona beylik vermiş. Artık Han olan Boğaç, buna çok sevinerek güvendiği arkadaşlarını başına toplamış.

Kendisini çekemeyen kötü niyetli kişiler, ona kin beslemeye başlamışlar. Dirse Han’a da sürekli oğlunu kötülüyorlarmış. Böyle giderse başına çok iş açacağını söyleyerek, onu öldürmesi gerektiğini söyleyip duruyorlarmış. Bir süre sonra Dirse Han bir av düzenlemiş. Ava katılan kötü niyetli kimseler;

“-Oğlun avladığı geyikle sana gösteriş yapıyor. Asıl amacı seni öldürmektir! Sen önce davranıp onu öldür!” demişler.

Onların sözüne kanan Dirse Han bir ok atarak oğlunu yaralamış. Öldüğünü zannetmişler. Dirse Han yaptığına çok pişman olmuş, ama iş işten geçmiş Koşup oğluna sarılmak istemişse de, o kötü adamlar buna engel olmuşlar. Sonra hep beraber geri dönmüşler.

Diğer tarafta, Boğaç Han’ın annesi, oğlunun ilk çıktığı avı kutlamak için bir ziyafet düzenlemiş. Ancak, bakmış ki oğlu yok, şaşırmış. Kötü adamlar oğlunun avda olduğunu, ertesi günü geleceğini söylemişler.

Şüphelenen kadın, güvendiği birkaç kızı yanına olarak onu aramaya çıkmış. Bir de bakmışlar ki, Boğaç Han ormanda kanlar içinde yatıyor. Hemen çiçek ve otlardan bitkisel ilaçlar yapıp yarasına sürerek, onu gizlice yurda götürmüşler. Annesi, onu babasından saklamış. Boğaç Han zaman içinde iyileşmiş. Bunu haber alan kötü adamlar, ”Dirse Han öğrenirse kötü olur’ diye düşünüp, canlarının tehlikeye gireceğini anladıklarından, Dirse Han’ı bağlayıp düşmanlarına teslim etmişler. Han’ın hanımı, olayı duyar duymaz Boğaç Han’ın yanına koşup olanları anlatarak babasını kurtarmasını istemiş. Boğaç Han, adamlarıyla gidip babasını düşmanın elinden kurtarmış. Oğlunun yaşadığını öğrenen Dirse Han çok sevinmiş. Ona tekrar beylik vermiş. Bunun için bir şölen düzenlemiş. Dede Korkut gelmiş, deyiş söylemiş:

Fâni dünya, ölümlü dünya.

Bu dünyaya gelen bir gün göçer gider.

Onlar da bu dünyadan geldi geçti . Gelimli gidimli dünya!

Sonu ölümlü dünya!

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir