Ders Veren Hikayeler: “Antika İskemleler”


Ders Veren Hikayeler: “Antika İskemleler”

Genç bir antikacı Anadolu’nun ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği malları köylülerden ve malın değerini bilmeyenlerden yok pahasına satın alarak İstanbul’da satıyordu. Bir seferinde arabası karlı yolda saplandı kaldı ve antikacı arabasını terk ederek yürümek zorunda kaldı. Yoğun tipi altında artık donmak üzereyken bir ihtiyar tarafından bulundu. Yaşlı adam onu kendi kulübesine götürdü. Yolda “Günlerden beri hasta yatıyordum, bugün odun kesmek için ilk defa dışarıya çıkmıştım. Meğer seni bulmak için iyileşmişim” dedi. Diz boyuna varan karda kulübeye girdiler. İçeriye girdiklerinde antikacının gözleri fal taşı gibi açıldı. Odanın ortasındaki kuzine sobanın  etrafında üç dört tane sandalye vardı. Bunlar gördüğü en güzel antikalardı. Yaşlı adam misafirini yatırmak için acele ediyordu. Ona birkaç lokma yiyecek bir şeyler verdikten sonra yatağını hazırladı ve şöyle dedi, “Bugün sobayı yakamadım evladım, ama bu yorganlar seni ısıtacaktır”

Yaşlı adam içeri odaya geçerken antikacı tiftik battaniyelerin arasına gömüldü. Ancak bir türlü uyku tutmuyordu. Ertesi gün ne yapıp edip o sandalyeleri ondan bir şekilde almalı idi. Kendisinin hayatını kurtarmasına karşılık ona bir iki koltuk almayı teklif edebilir ve bu sandalyeler de zaten eskidiği için kendisi almayı teklif edebilirdi. En kötü ihtimalle sandalyeleri vermek istemezse adam görmeden gizlice minibüsünün arkasına atabilirdi. Yaşlı adamın yürümeye bile takati yoktu, sanki ne yapabilirdi?

Bu düşüncelerle uykuya daldı. Sabah erkenden yaşlı adamın sabah namazına kalktığını ve odun parçaladığını duydu. Gözlerini açtığında kuzineden yemek kokuları geliyordu. Oda sıcacık ısınmıştı. Tam doğrulup çevresine bakındığında iskemleleri hatırladı, ama o da ne? Etrafta hiç sandalye yoktu. Adam herhalde kendisinin sandalyelere bakışını görmüş ve onları saklamış olmalıydı.

Umursamamaya çalışarak “Teşekkür ederim, iliklerim ısındı. Çorbanız da çok güzel koktu doğrusu. Ama akşam ki sandalyeleri göremiyorum” dedi.

Yaşlı adam odanın köşesine yığdığı iskemle parçalarından birini daha sobaya atarak şöyle dedi, “İskemle dediğin dünya malı be oğlum. Biz misafirimizi üşütür müyüz hiç?”

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir