Eğlenceli Hikayeler; “Uyusana Tosunum Ninni”


Eğlenceli Hikayeler; “Uyusana Tosunum Ninni”

Uyumalıydım. Karnım tok, sırtım pekti. Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Üstelik elime uykuya birebir olan, kalın kitaplardan birini almıştım. Öyle büyük düşüncelerim, dertlerim de yoktu. Evet, uyumalıydım. Ama bitürlü uyuyamıyordum. Uyku tutmazsa sayı say, derler. Başladım saymaya… Bir… iki… üç… beş… on… yüz… bin…

Dışardan fısıltılar duydum. Yavaş yavaş kapı açıldı. Evdekilerden başka, konu komşu da gelmiş. Ben sayıları yüksek sesle saymaya başlayınca, ne oluyor, diye meraklanmışlar.

— Bir saattir kapıdan seni dinliyoruz, dediler. Sekizyüzbindokuzyüzyetmişikiye kadar gelmişim. Tam o sırada kapıyı açmışlar.

Ben onlara,

— Durun, beni şaşırtmayın! dedikten sonra saymaya devam ettim:

— Sekizyüzbindokuzyüzyetmişüç… sekizyüzbindokuzyüzyetmişdört… sekizyüzbin…

Korkudan büyümüş gözlerle bana bakıyorlardı.

— Yok canım, meraklanmayın, çıldırmadım. Uyumak için sayıyorum.

— Ne uyuması, saat dokuz… Pencereden baksana!.. Güneş tepeye çıkmış. Azkalsın saya saya, ben sayıları bitirecekmişim. O geceden sonra bitürlü gözümü uyku tutmadı.

Doktor,

— Çok çalışıyorsunuz. Sinirleriniz bozulmuş… dedi.

Sinir yatıştırıcı ilaçlar verdi. İlaçları aldıkça büsbütün uykum kaçıyordu. Uyku haplarını cebime doldurup leblebi gibi yemeye başladım. Doktor inanmadı. Gözünün önünde iki uyku hapını birden ağzıma atınca, gözleri dışarı uğradı.

Doktor, daha keskin ilaçlar verdi. Onlar da etkisiz…

Uykusuzluğumun altıncı günüydü. Evde kaldığım için karım,

— Sen bugün çocuğa bakar mısın, ben kışlık öteberi almak için çarşıya gideceğim, dedi.

Oğlumuz onbir aylık. Ama hiç yaramazlığı yok. Mamasına, uykusuna saatiyle alıştırdın mı çocuğun zorluğu olmuyor. Bizim Ali, haftada bir bile ağlamaz. Sabah altıda uyanır. Mamasını yer. Tahta parmaklıklı parkının içinde kendi kendine oynar. Onda uyur. Onbirde uyanır. Mamasını yer. Üçe kadar yine oynar. Üçten beşe kadar uyur. Sonra yine oynar. Yedide yıkanır, haydi yatağa… Onun mışıl mışıl uyumasına imreniyorum.

Kısacası Ali’ye bakmanın hiçbir zorluğu yoktur.

— Elbette bakarım, dedim. Saat birdi. Karım yapılacak şeyleri bir bir anlattı:

— Üçe kadar hiç dokunma, kendi kendine her zamanki gibi parkında oynasın. Üçte sütünü ver, yatır. O kendisi uyur. Beşten önce uyanmaz. O zamana kadar da ben gelirim.

Yapacağım işleri bikez de bana tekrarlattı. Sonra gitti. Ben Ali’yi bilmez miyim… Kendi kendine oynar, kuzu gibi sütünü içer, mışıl mışıl da uyur. Karım kapıdan çıktı, oğlan da mızıldamaya başladı. Allah Allah… Olur şey değil. Mızıldanıp dururken ağlamaya da başladı. Ama nasıl ağlıyor, sanırsınız etinden et koparılıyor.

— Oğlum sus!..

Sus, dedikçe, yaygarayı basıyor. Pire mi ısırdı desem… Baştan aşağı soydum, yeniden giydirdim. Susmuyor. Belki karnı açtır, dedim. Ama bu çocuğun belli mama saati var. Şimdi aç olmaz. Ne olur ne olmaz diye süt şişesini getirdim. Şişenin lastik memesi ağzına gelinceye kadar öylece durdu. Tam memeyi ağzına sokarken elini bir çarpmasın mı! Şişe biyana… Üstüm başım süt içinde kaldı. Hiç durmadan ağlıyor. Hey yarabbim… Su mu istiyor? Küçük bardağıyla su verdim. Elinin tersiyle bir de bardağa çarptı, haydi bardak yere… Yaygarayı da iki kat artırdı. Annesi çocuğun kucağa alınmasına kızar. Ama ne yapacaksın… Kucağıma aldım, başladım hoplatmaya:

— Hop tiri yavrum, hop tiri… Hop tiri yavrum, hop tiri…

Havaya atıp tutuyorum, olmuyor, hop tiri diyorum susmuyor…

Önüne gazeteler koydum. Gazeteyi yırtarken susar gibi oluyor, sonra yaygaraya başlıyor. Çiçeklere saldırdı. Aman çiçekleri koparsın da sussun tek… Türlü maskaralık yapıyorum. Elimle göbeğime vurup davul çalıyorum, yanağımı şişirip ağzımla dümbelek çalıyorum. Ellerimi yere dayayıp dört ayak oluyorum. Sırtıma alıyorum. Boynumdan ayaklarını geçirip başıma çıkarıyorum. Ne yapacağımı şaşırdım.

Her yeni numara yaptıkça biraz susar gibi oluyor. Arsız gülüyor. Sonra o numaraya alışınca yeniden ağlamaya başlıyor.

Zıplıyorum. Saçma sapan konuşuyorum. Nutuk veriyorum. Opera söyler gibi bağırıyorum. Dans ediyorum.

Ali bana bakıyor. Önce gülüyor. Sonra ağlıyor. O ağlayınca, yeni bir numara istediğini anlıyorum. Kollarıma alıp sallıyorum, havaya atıp tutuyorum. Hiçbiri işe yaramıyor. Kankan mı yapmadım, sallan yuvarlan mı yapmadım, çiftetelli mi oynamadım, göbek mi atmadım… Tek sussun diye türlü hünerimi gösterdim. Şu numaraları sahnede yapsam, ünlü bir komik olur çıkardım.

Böyle böyle saat üçü ettik. Ben de geniş bir soluk aldım. Keratanın uyku saati gelmişti. Yatırdım yatağına sütünü verdim. Şişeye bir tekme savurdu, yallah… Oğlanın bir iyi huyu vardır, saatinde yatağına yatar yatmaz hemen uyur.

O gün bugün huylarını değiştirmiş. Uyumaz bitürlü. Oğlum uyu… Uyumaz. Yataktan aldım, dizime yatırdım. Hem dizimde sallıyorum, hem de ninni söylüyorum:

— Uyusana yavrum ninni… Uyusana aslanım ninni… Uyusana tosunum niiinni… Pışş puşşş, piş piş… Piş oğluma niinni… Hadi güzel oğlum niinni… Uyuşana be niiinni… Canıma okudun benim niinni… Hadi benim tonton oğlum niiinniii… Eeee… eee… eee!.. E benim oğluma niiinni… Benim oğlum büyük adam olacak ninni… Benim oğlum çok büyük adam olsa kimin umurunda ninni…

Hadi canım oğlum, uyusana artık niiinnii! Eee, eee, eeee.. e! Benim oğlum büyüyünce babasının elini öpmeye gelecek niinni… Biz babamızın elini öpmeye çok gittik ya, o da gelir niinniii… Hadi uyu artık ninni… Ben oğlumla iftihar edeceğim ninni… Bekle edersin ninni… Ne mal olacağı şimdiden belli ninni… Ne kızıyorsun, babasına çekmiş ninni… Uyusana artık, tak dedi canıma ninni… Eeee, eee, eee, e! Pıııış pıış pııış pış! Bu çocuklar ne zor büyüyormuş ninni!.. Anla babanın kıymetini ninni… Sen anladın ya, o da anlar ninni… Vatana evlat yetiştiriyoruz ninni… Benim oğlum büyüyünce babasına bakacak ninni… Avucunu yala ninni… Zor bakar ninni… Sen babana çok baktın, o da sana bakar ninni… Uyusana cici oğlum, hadi aslan oğlum ninni… Sen daha bu çocuktan neler çekeceksin ninni… Huyun bana çekmez inşallah ninni… Adam olursun inşallah ninni… Hanimiş benim oğlum ninni… Uyusana oğlum ninni… Hadi beee, uyu artık ninni… Benim oğlum babasını sevecek… Görürüz… Her çocuk benim gibi olmaz… Bu çocuk iyi çocuk olacak ninni… Hele büyüsün, 0 da senin gibi babasından para koparacak ninni… Suratından belli ne mal olduğu niiinnii… Uyu artık yavrum ninni… Şimdi suratına tokadı yersin, ninni… Hıı hıı hı!.. Eeee eee eee e! Pııış, pıış, pış!

Derken efendim, ben ninniye iyice kapılmışım. Eeee e, pıış pıış, hıı hıı derken, oğlanı sallayayım diye sallana sallana uyuyakalmışım. Ben uyumasına uyumuşum. Oğlana gelince, o dizimin üstünden kalkmış, odada ne var ne yok benzetmiş.

Karım eve geldiği zaman oğlanı son yazdığım hikayenin üstünde buldu.

— Nedir bu hal? diye bağırdı.

Ben uyku sersemi birden kendimi toparlayamadım da, oğlan uyandı sanarak gözlerim kapalı, iki yanıma sallanarak, ninniye başladım:

— Uyusana yumurcak niiinni…

Karım,

— N ’oluyor. dedi.

— Uyumuşum galiba… dedim.

Şimdi ne zaman uykum kaçar da uyuyamazsam, hemen oğlanı uyutmaya başlıyorum. Ben uyuyorum, o da kendi işini yapıyor.

Aziz Nesin’den Çocuklara Öyküler

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir