“Hikayelerle Yeryüzü Ayetleri 3. Bölüm”


“Hikayelerle Yeryüzü Ayetleri 3. Bölüm”

Ya Ay Olmasaydı?

“…aydınlık ve nurlu bir ay var eden
(Allah) ne yücedir.”
Furkan Sûresi, 61. ayet

– Sana, “Güneş olmasaydı ne olurdu?” diye sorsaydım, iyi kötü bir cevap verirdin değil mi, Çekirgem!

– Evet Usta! Mesela gece gündüz diye bir şey olmazdı hep karanlık olurdu. Işıkları gündüz de yakmak zorunda kalırdık. Elektrik faturası acayip gelirdi.

– Bravo! Gözlerimi yaşarttın.

– Üstelik Dünya çok serin bir gezegen olurdu. Yılın dört mevsimi kat kat yünlü fanilalar ve eskimolar gibi kürkler giymek zorunda kalırdık.

– Eğer eksi 200 dereceye ‘serin’ demek yeterliyse, evet öyle olurdu Çekirge!

– Yani, serinden biraz daha soğuk olurdu öyle mi?

– Bundan, şüphe bile etme sakın!

– Çekirge!

– Usta!

– Peki, ya Ay olmasaydı?

– Eeeeee! Geceler, şimdikinden çok daha karanlık olurdu.

– Evet bu doğru! Ancak çok da hayatî bir şey olduğu söylenemez. En azından günümüzde öyle… Fakat şairler ve iflah olmaz romantiklerin bundan hiç hoşlanmayacağı kesin…

– Dolunay diye bir şey olmayacağı için, kurt adamlar; ya hep kurt olarak kalırlardı ya da hep adam…

– Dur bi dakika! Bunu saymıyorum. Sana kurt adam diye bir şey olmadığını kaç kere anlattım?

Eğer sevgili babacığın, kurs ücretin konusunda bana bu kadar cömert davranmıyor olsaydı, seni çoktan kovmuştum burdan…

– Peki buna ne dersiniz saygıdeğer efendim: Bizimkisi ile birlikte dünyadaki bazı ülkelerin bayrağında hilal yerine başka bir şekil olurdu!

– Hımmmmm. Zekice bir şey söyledin Çekirge! Ama bunun da çok önemli olduğunu zannetmiyorum!

Başka! Başka! Daha başka bir şey aklına gelmiyor mu senin?

– “Biz Heybeli’den her gece mehtaba çıkardık!” diye bir şarkı olmazdı!

– Çekirge!

– Evet Usta!

– Sen iyileşemezsin… Asla!

Usta ve Çekirge’nin bu konu üzerinde aklı başında bir şeyler söylemesi zor görünüyor.

En iyisi onları baş başa bırakıp, biz bu ciddi konuyu kendi aramızda konuşalım.

Evet, ya Ay olmasaydı?

Olsaydı da şimdikinden biraz daha büyük; ya da biraz daha küçük olsaydı.

Dünyaya daha yakın ya da daha uzak olsaydı?

Dünyanın etrafında daha farklı bir konumda ve daha farklı bir hızda dönseydi?

Kendi etrafındaki dönüşü de şimdikinden farklı olsaydı?

Tüm bu sorulara cevap verdiğimizde, biricik uydumuz Ay’ın, dünyamızın yörüngesine özel olarak oturtulduğunu anlayacaksınız.

Ay’ın Acayiplilikleri

Güneş Sistemi’ndeki bazı gezegenlerin hiç uydusu yoktur. Merkür ve Venüs’ün mesela…

Diğer gezegenlerin ise birden fazla uyduları vardır:

Neptün’ün 13, Uranüs’ün 27, Satürn’ün 30, Jüpiter’in ise 60 kadar uydusu vardır.

Bir tane uydusu olan bir tane gezegen vardır. O da, Dünya’dır.

Ay çapı, dünyanın çapının 4’te 1’i kadardır. Bu öteki gezegenler ve onların uydularıyla kıyaslandığında, oldukça büyük bir orandır. Yani Güneş Sistemi’nde, gezegenine oranla en büyük uydu Ay’dır.

Ay’ın kendi başına bir ışık kaynağı olmadığı, güneşten gelen ışınları yansıttığı artık herkesin bildiği bir şey. Eğer Ay’da ışık saçan bir cisim olsaydı, gece diye bir şeyi hiç göremezdik.

Ay’ın güneşten alıp yansıttığı ışık miktarı %7’dir. Yani Ay, güneşten üzerine düşen ışığın sadece %7’sini yansıtır.

Ay’ın bir yıl boyunca yansıttığı ışık miktarı, Güneş’in sadece 20 saniyedeki aydınlatma gücüne eşittir!

Eh, bir gece lambasının bundan daha çok ışık vermesine de gerek yok zaten!

Ay ile Dünya arasındaki uzaklık 384.000 kilometre kadardır. Bu mesafe, Dünyanın çapının 30 katı kadardır. Yani Ay ile Dünya arasına 29 tane Dünya sığdırabilirsiniz!

Ay’daki yer çekimi Dünya’dakinden 6 kat daha azdır. Bu yüzden Ay’a giden astronotlar hoplaya zıplaya yürümektedirler.

Eğer sırıkla yüksek atlama yarışmaları Ay yüzeyinde yapılacak olsa, atlayan bir atletin uzun süre yere düşmesini beklerdik. Çünkü burada 10 metre atlayan bir sporcu, Ay’da 60 metre atlayabilir.

Ay’ın bir atmosferi yoktur. Bunun sebeplerinden bir tanesi de, hava tabakasını Ay çevresinde tutacak kadar güçlü bir yer çekiminin olmamasıdır.

Atmosfer olmayınca, güneşten gelen ışınların çarpıp yansıyacağı bir tabakadan mahrum kalan Ay’da gökyüzü her zaman simsiyahtır.

Güneşin tam tepede olduğu vakitlerde Ay yüzeyinin sıcaklığı ise –sıkı durun– artı 135 dereceye varır. Ay’ın güneş görmeyen tarafında ise bu sıcaklık eksi 170 derecelere kadar düşer.

Ay hakkında bilgi veren kitaplarda, Mare Nibium (Bulutlar Denizi), Mare Imbrium (Yağmurlar Denizi) gibi, birtakım Ay denizlerinin adı geçer.

Sakın bunların Akdeniz, Karadeniz gibi denizler olduğunu düşünmeyesiniz. Eski zamanlarda, çıplak gözle ya da ilk nesil teleskoplarla Ay yüzeyini görebildikleri kadar gözlemleyen astronomlar, Ay yüzeyinde gördükleri geniş düzlüklere bakıp:

“Bunlar ne ki? Olsa olsa deniz!” diye düşünmüşler.

Zaman içinde bu alanların deniz olmadığı, Ay’da da bırakın bir denizi dolduracak kadar, bir damlacık su bulunmadığı ortaya çıkmış ama o eski astronomların emeğine saygı olsun, hem de, “Yüzlerce yıldır söylenegelen isimler değişmesin, ezberleyene kadar canımız çıktı!” diyerek, öylece bırakmışlar.

Ay’ın Karanlık Yüzü

Aslında Ay’ın karanlık yüzü diye bir şey yoktur. Sadece bizim dünyadan asla göremediğimiz bir yüzü vardır.

Ay bir adanın etrafında tur atan geminin, ada sakinleri tarafından her zaman tek bir yüzünün görünmesi gibi bize tek bir yüzünü gösterir. Bunun sebebi Ay’ın kendi çevresinde dönme hızıyla, dünyanın çevresinde dönme hızının aynı olmasıdır.

Ay’ın arka yüzü, uzaya gönderilen birtakım gözlem uyduları sayesinde artık biliniyor. Görünmeyen yüz, görünen yüze göre, çok daha fazla kratere sahip…

Ya Ay Olmasaydı?

Çılgın Hırsız filmindeki Ay’ı çalma sahnesini hatırlıyor musunuz?

Çılgın Hırsız Gru, Ay’ı küçültüp cebine soktuğunda; dünyada sörf yapan bir adam, altından birden bire çekilen deniz yüzünden, kafa üstü kayalıklara çakılmıştı?

Peki ama neden?

Çünkü Ay’ın Dünya üzerindeki en büyük etkilerinden biri denizlerdeki GEL GİT’lerdir.

Dünyanın bir çekim gücü vardır. Ay’ı kendine çeker. Aynı zamanda Ay’ın da bir çekim gücü vardır. O da dünyayı kendine çeker. Fakat Ay’ın çekim gücü dünyanın çekim gücünden çok daha azdır. Çünkü Ay, Dünyadan küçüktür. Bir cisim ne kadar büyükse çekim gücü de o kadar büyük olur.

Ay, Dünyanın etrafında dönerken, Dünyanın bir yüzü Ay’a diğer yüzünden daha yakındır. İşte bu yakın bölgelerde Ay’ın çekim gücü kendini gösterir. Fakat, karalarda değil, sadece denizlerde!

Çünkü yerkürenin dörtte üçü sularla kaplıdır. Ayrıca Ay’ın çekim gücü, karaları etkileyecek kadar güçlü değildir.

Ay’ın çekim gücü okyanuslardaki suyu kendine doğru çeker ve sular yükselir. Dünyanın bir yüzünde sular yükselirken, öteki yüzünde alçalır.

Ay Dünyanın etrafında dönüp öteki tarafa geçtiğinde yükselen sular alçalmaya başlar. Çünkü bu sefer öteki yüzdeki sular yükselmektedir.

İşte suların böyle yükselip alçalmasına GELGİT ya da MEDCEZİR adı verilir.

Ay’ın çekim gücü, Dünya’nın dönme hızını da etkiler. Ve asıl önemlisi budur. Ay’ın büyüklüğü, Dünyaya olan uzaklığı o kadar mükemmel bir dengededir ki, bu denge bozulacak olsa, dünya şimdiki dünya olmazdı.

Mesela Ay hiç olmasaydı, Dünya şimdikinden çok daha hızlı dönerdi. Bu günlerin şimdiki gibi 24 saatten çok daha kısa olması demektir. Mesela bir gün 8 saat olabilirdi.

Yani 4 saat gece sonra 4 saat gündüz sonra tekrar 4 saat gece…

Bu durumda güneş doğar doğmaz okula gitseniz bile, gece yarısından sonra ancak okuldan çıkabilirdiniz.

Bir günün 8 saat olması demek, dünyanın şimdikinden 3 kat daha hızlı dönmesi demektir.

Hayır! Belki başımız dönmezdi ama kasırgasız, fırtınasız bir gün geçiremezdik.

Rüzgârlar çok sert eserdi.

Kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve Satürn gibi gezegenlerde 1 gün, yaklaşık olarak 10 saattir.
Ve bu gezegenlerde saatteki hızı 500 kilometreyi bulan korkunç kasırgalar hiç durmadan tozu dumana kata kata eser. Öyle ki, bu gezegenlerin atmosferindeki toz bulutları, dünyadaki teleskoplarla bile görülebilir.

Yerküremiz, uzayda 23,5 derecelik bir eğiklikle durur. Bu son derece hassas bir özelliktir. Eğer Ay yaratılıp şu an bulunduğu yerde, bulunduğu büyüklükte tutulmuyor olsaydı, bu açı bozulurdu. Peki o zaman ne olurdu dersiniz?

Dünya’nın Güneş’e karşı duruşu bozulurdu ve kutuplar ile ekvator şimdikinden çok daha farklı miktarlarda ısı ve ışık alırdı.

Böyle bir durumda dünyanın iklimi şimdiki gibi olmazdı. Güneşten gelen ışığın açısı mevsimlere göre değişmez, sabit kalırdı. Dünyanın bir kısmı yanar kavrulur, bir kısmı ise donardı. Ve bu hiç değişmezdi…

Ay’ın dünyadan görünmeyen yüzü, görünen yüzüyle kıyaslanmayacak derecede girintili çıkıntılı ve sayısız kraterle doludur. Bunlar uzaydan gelip doğrudan Ay’a toslayan göktaşlarının meydana getirdiği kraterlerdir. Peki, Ay olmasaydı, o göktaşlarının büyük bir kısmı hangi gezegene toslayacaktı?

Dünyaya elbette!

Eğer uzayın herhangi bir yerinde tıpkı dünya gibi bir gezegen olsa ama o gezegenin Ay gibi bir uydusu olmasa, kimsenin oraya taşınmak isteyeceğini zannetmiyorum…

Dünya, dağları, tepeleri, denizleri, balıkları, ormanları, ağaçları, bulutları, yağmur taneleri ve uydusu Ay’ı ile birlikte tam da bizim yaşaya- bileceğimiz şekilde yaratılmış bir gezegendir.

Her nereye baksak, “Tam da olması gerektiği gibi” görürüz baktığımız şeyi…

Ay, işte bunun için güzel bir örnektir…

Büyüklüğü, dünyaya olan uzaklığı, hem kendi etrafında, hem de dünyanın etrafında dönme hızı ile
tam da olması gerektiği gibidir…

O kadar olması gerektiği gibidir ki, onu oraya Allah’ın yaratıp koyduğuna inanmayanlar, “Bu Ay kendi kendine böyle olamaz, kesin onu uzaylılar oraya koymuşlardır” demek zorunda kalıyorlar. Ay’ın bize görünmeyen yüzünde uzaylıların yaşadığına ve uzak galaksilerden getirdikleri bu dev gemiyi (Ay’ı yani) dünyanın uydusu yaptıklarına inanan insanlar yaşıyor dünyada…

Ay’ın içinin boş olduğuna ve orada koloniler halinde Aylıların barındığına inananlar da az değil…

Bu konularda kitaplar yazıyorlar ve bütün bu zırvalara inanabiliyorlar da; Ay’ı uzaydaki milyarlarca yıldız, gezegen ve öteki gök cisimleri gibi Allah’ın yarattığına, hem de tam olması gerektiği gibi yarattığına inanmıyorlar…

Acayip bir şey duymak istiyorsan, işte duydun!

 ÖZKAN ÖZE 

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 1036 – Çocuk Kitapları: 267

Hikayenin Bölümleri

  1. Bölüm
  2. Bölüm
  3. Bölüm
  4. Bölüm
  5. Bölüm

Hikaye, Hikayeler, Dini Hikayeler, Çocuk Hikayeleri, Çocuklar İçin Dini Hikayeler,  Hikaye Oku, hikaye, hikâye, hikaye arşivleri, hikaye oku, hikaye okuma, hikaye okumak, hikaye siteleri, hikaye yaz, hikayelerimiz, masal, masal oku, masal okuma, öykü, öykü oku, story, kısa hikayeler, çocuk masalları, kısa masallar, kısa hikayeler, masallar oku, hikayeler oku, ayet, dini çocuk hikayeleri,ayın karanlık yüzü,

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir