Efsane Nedir? Efsanelerin Özellikleri ve Türleri Hakkında Bilgi


Efsane Nedir? Efsanelerin Özellikleri ve Türleri Hakkında Bilgi

Efsane Nedir?

Efsanelerin Özellikleri

Efsane Türleri

Türk Edebiyatında Efsane

Efsane-Masal İlişkileri

Efsane-Destan İlişkileri

“Efsane” kelimesi TDK Türkçe Sözlük’te; 1. ed. Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence. 2. mec. Gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikâye vb. şeklinde tarif edilmiştir. Bu kelime Türkçeye yerleştiği andan bu güne farklı anlamlara gelecek şekilde kullanılmıştır.

Türkiye Türkçesinde kullanılmakta olduğumuz “efsane” terimi dilimize Farsçadan geçmiştir. Farsça sözlükte efsane kelimesinin karşılığı: “Masal, hikâye ve öykü”dür. Arapçada efsane kelimesi “esâtir veya ustûre” terimiyle karşılanmaktadır.

Günümüzde;  Çok eski çağlardan beri söylenegelen, kaynağı ve ilk söyleyeni belli olmadığı hâlde yüzyıllar boyunca halkın benimseyerek sonraki kuşaklara aktardığı; genellikle olağanüstü olayları, kişileri ve konuları işleyen kurmaca –yani hayal ürünü olan– öykülere “efsane” denilmektedir.

Efsanelerin Özellikleri

a. Efsanelerin Yapısı; “sözlü geleneğin ürünü olan mensur anlatılar olması”, yazılı kültür ortamında bir müellif tarafından yazılmışsa uzun ve sanatlı bir üslupla oluşturulan efsaneler olmakla birlikte, sözlü ve elektronik kültür ortamlarında daha çok “kısa” anlatmalar olarak yer alması, “bazen ‘birisinden duyduğuma göre’, ‘anlatılanlara göre’, ‘bu gerçekten olmuş, gerçekten de böyleymiş’ vb. gibi başlangıç formellerine sahip olması”,

b. Efsanelerin İçeriği; “tarihî ya da yaşanılan anla ilgili bir olay, tarihî veya dinî bir şahıs veya bir yeri konu edinmesi”, “gerçeklik unsurunun yanında olağanüstülük, kutsallık ve inandırıcılık özelliklerine de sahip olması”, “yarı tanrıları, insanı ya da belli başlı mekânları konu edinmesi”, “günümüzde de oluşabilmesi”,

c. Efsanelerin İcrası; “profesyonel anlatıcı tarafından anlatılması şart olmamakla birlikte, iyi efsane anlatmasıyla “güngörmüş”, “yaşlı” ve “konuya ilgi duyan-konuya hâkim” gibi sıfatlarla anılan kişilerin anlatması, “belirli bir anlatım yeri ve zamanı olmamakla birlikte, özellikle efsaneye konu olan maddi unsur görüldüğü, sorulduğu ya da bahsi geçtiğinde, uygun bir sosyal şart ve çevreye bağlı olarak anlatılması”, “yazılı kültür ortamında, tarih kitaplarında konunun gidişatına uygun bir yerde müellif tarafından yazılı olarak nakledilmesi” ve “anlatıcı ve dinleyici tarafından daha çok tarihî ya da dinî gerçekler üzerine kurulduğuna inanılması”,

ç. Efsanelerin İşlevleri; “insanların merak ettikleri sorulara cevap vermesi ve olağanüstü durumlara açıklık getirmesi”, “öğüt vermesi, örnek göstermesi”, “toplumsal kural ve davranışları öğretme ve uygulamaya yönlendirmesi”, “toplumca hoş karşılanmayan tutum ve davranışları yasaklaması ve bunlardan caydırması”, “evren, dünya, insan ve diğer canlılar, maddeler, toplumsal olgu, davranış ve kurallar ve sosyal kurumların kökeni ve işlevi hakkında açıklayıcı bilgi vermesi”, “toplumsal hafızanın ve toplumsal ideallerin canlı tutulmasına hizmet etmesi” özelliklerine sahiptir.

Sonuç olarak; Halk biliminin ortaya çıkışından itibaren efsaneler üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Bu araştırmaların temelini; sözlü kaynaklardan “efsane” derleme ve inceleme oluşturmaktadır. “Efsane” kelimesine halk bilimcilerin başka, kaynak kişilerin başka anlamlar yüklemesi tür ile ilgili derleme çalışmaları yapan araştırmacıları sahada zor durumda bırakabilmektedir.

Efsaneler üzerine çalışmalar yapacak olan halk bilimcilerin, “derleme” sırasında bu tür zorluklarla karşılaşmamaları için kaynak kişilerin “efsane” kelimesini nasıl anlamlandırdıklarını önceden bilmesi gerekmektedir. Efsane kelimesinin Türk dili ve kültürü içerisinde yüklendiği anlamları bilen derleyici, kaynak kişiyle kuracağı iletişimde bu anlamları göz önünde tutacak ve böylece daha sağlıklı bir derleme süreci geçirerek “efsane” derleyebilecektir.

Türkçedeki tarihî seyrine baktığmızda “efsane” kelimesinin canlı bir organizma gibi yaşayan, değişime ve anlam genişlemesine uğrayan kelimelerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Efsane kelimesi Türkçeye girdiği günden bu güne dek farklı kültür ortamlarında farklı anlamlarda kullanılmıştır.

On altıncı yüzyıldan itibaren Osmanlı toplumunu içerisinde daha çok; “inanılması mümkün olmayan tuhaflıklar, anlatılar”, “yalan”, “boş söz” anlamlarında kullanılan bu kelimenin anlamı günümüzde daha da genişlemiştir. Günlük konuşma dilinde “efsane” kelimesinin bir sıfat olarak; herhangi bir iş ya da meslek konusunda “uzmanlaşmış” ve “çok başarılı” siyasetçi, şarkıcı, futbolcu, vb. “kişiler” ya da “markalar” için kullanılmasının yanı sıra “efsane yazmak” ya da “efsaneleşmek” şeklinde bir fiil olarak “başarmak”, “bir işte başarılı olmak” anlamlarını yüklendiği görülmektedir. Bu anlamları ifade etmek için de “efsane” kelimesinden; efsaneleşme, efsaneleşmek, efsaneleştirme, efsaneleştirilme, efsaneleştirilmek, efsaneli ve efsanevî kelimelerinin türetilerek kullanıldığı tespit edilmiştir.

Nihayet “efsane” kelimesi halk biliminin bir bilim dalı olmasından ve Türkiye’de halk bilimsel çalışmaların artışıyla anonim bir halk edebiyatı anlatı türünün adı olmuş, terimsel bir anlam da kazanmıştır. Bu safhadan sonra pek çok halk bilimci; “canlı, değişken ve çeşitli” bir yapıya sahip olan “efsane”lerin tanımını yapmış fakat bugüne kadar üzerinde mutabakat sağlanmış bir tanım ortaya konulamamıştır. Bundan dolayı kesin olarak belirlenmiş, yeni bir tanım yapmaktan ziyade; bugüne kadar yapılan efsane tanımlarından hareketle efsanelerin yapısı, içeriği, icrası, işlevi vb. özelliklerine yenilerini ekleyerek halk bilimcilerin üzerinde mutabakat sağlayacakları bir tanımın ortaya çıkmasına katkı sağlanmalıdır.

(Kaynak: Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi)

Efsane Türünün Belli Başlı Özellikleri 

1. Efsaneler, dilden dile anlatılagelmiş çok eski hikayelerdir ve anonim halk edebiyatı ürünleridir.

2. Efsanelerin konuları bir kişiye, bir olaya ya da bir yere dayandırılıp, şahıs, yer ay da olaylar hakkında anlatılırlar.

3. Efsanelerde anlatılanların bir ölçüde de olsa inandırıcılık özelliği vardır.

4. Efsanelerde çoğunlukla olağanüstülük ağır basar.

5. Efsaneler bir bakıma, milletlerin modernleşmiş şekilleri olarak ifade edildikleri için kutsal öğeler de taşırlar.

6. Efsaneler, belli şekilleri olmayan bir üslup ve biçime bağlı kalmayan, konuşma diliyle anlatılan kısa halk anlatımları olup kaynaklarını genellikle geçmişin derinliklerinden alırlar.

7. Efsaneler kısa, yalın, ağızdan ağıza yayılan anonim halk anlatımları olup ağızdan ağıza anlatılırken her anlatıcının özelliklerine göre değişikliklere uğrarlar.

8. Efsaneler genellikle bir inanç üzerine kurulurlar.

Efsane Türleri

Efsaneler günümüzde konularına göre de dört grupta toplanmaktadır:

* Dünyanın yaradılışını, tabiat varlıklarının meydana gelişini, kıyamet günlerini anlatan yaratılış efsaneleri.

* Tarihi efsaneler.

* Olağanüstü kişiler, varlıklar ve güçleri konu alan efsaneler.

* Dini efsaneler.

Türk Edebiyatında Efsane

Türk edebiyatındaki efsanelerde kahramanlık, fedakârlık, cesaret, ahlaki davranışlar, sosyal düzene bağlılık, Allah’ın kudretine iman, doğruluk, cömertlik, samimiyet gibi konular yer alır. “Genç Osman, Boş Beşik, Çakıcı Efe, Çoban Çeşmesi, Gelin Kaya, Cennet Dağı, Kan Kuyusu, Yusufçuk Kuşu” gibi efsaneler halk arasında asırlardır söylenegelmektedir.

Efsane-Masal İlişkileri

-Efsane, anlatıcılar ve dinleyiciler tarafından çoğunlukla, gerçek olarak kabul edildiği halde, masal, başından beri, hayal ürünü olarak kabul edilir. Bu nedenle de, masalların belirli bir yere, tarihe, kişiye dayandığı görülmez. Yine bu nedenle, masaldaki olaylar, hep hayali bir yerde ve belirsiz bir zamanda geçer, çoğunlukla da olağanüstü kişiler üzerine kurulur.

-Kutsal-dini efsaneler olduğu halde, masalların hiçbirinde böyle bir kutsallıktan söz edilemez.

-Zaman zaman, benzer konuları işleyen masal ve efsanelere de rastlanır.

Efsane-Destan İlişkileri

– Efsane ve destandaki olaylar gerçek olarak kabul edilir. Destandaki olaylar tarihte yer aldığı halde, bu zaman belirlemesi efsaneler için her zaman söz konusu değildir.

-Her ikisinde de yer alan olaylar, günümüz dünyasında geçer.

-Efsaneler aynı gelenekleri ve görenekleri paylaşan toplulukların ürünü olmakla beraber, özellikle bazı masal kaynaklı “gezgin efsaneler”, daha çok, uluslararası ortak bir kültürün, değişik uluslardaki varyantları olarak görülebilir; oysa destanlar, çoğunlukla ulusaldır.

Efsanenin, diğer sözlü halk anlatım türlerinden fıkra ve halk hikayesi türleriyle, fazla bir yakınlığı yoktur.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir