Burda Dur!…


Burda Dur!…

Burdur Efsanesi

(Gözleri kör olan Türk beyi, Burdur topraklarına ayak basınca, oğluna “Burda dur” dedi. Orda durup Burdur’u kurdular.)

Burda dur

1071 yılında kazandığımız Malazgirt savaşından sonra Anadolu hızla Türkleşmeye başladı. Orta Asya’dan akın eden Türk boyları, bir süre başlarında beyleri, önlerinde sürüleri Anadolu içinde gezdiler. Otu suyu bol serin yaylalarda yazları geçirdiler, kuytu ovalarda kışları geçirdiler. Önlerine toprağı bereketli, otlakları ve ekenekleri geniş, ormanları gürleyip duran iller çıktığında oraları yurt edinip yerleştiler. 

Derler ki, iki gözü de görmeyen yaşlı Türk beyi, halkına Anadolu’da yerleşmek için güzel bir yer ararken yolları Burdur tarafına düştü. Toprak çok bereketli, çevre eşsiz güzellikteydi. Ot, çiçek, çimen kokusu, su kuş, arı sesleri havayı doldurmuştu. Gözleri görmeyen yaşlı adam atını durdurdu.
Tertemiz havayı ciğerlerine çekti. Yanında duran oğluna:

“Burda dur!” dedi. “Burnuma hiç bir toprakta  rastlamadığımız eşsiz kokular geliyor. Havası bu kadar güzel kokan toprakların bereketi de boldur. Gezip durmayalım gayrı. Burasını yurt edinelim.”

Buraya yerleştiler. Gülü, gölü ve insanlarının çalışkanlığıyla ünlü Burdur kentini kurdular..

Önceleri kentin adı Burdadur iken, gide gide kısaldı Burdur biçimine girdi.

İşin aslı böyle mi, değil mi? İsteyen doğrusunu araştırabilir.

Adı ”Burda dur” sözünden gelmese de, bu efsane, güzel bir belde olan Burdur ilimize çok uygun düşmektedir. Yakınından yöresinden geçenlere “Ne güzel  yerler, burada duralım,” dedirtecek kadar güzel bir kenttir Burdur.

Anadolu Efsaneleri – Hasan Latif Sarıyüce –

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir