“Şeytanın Avukatı” Hikayesi


“Şeytanın Avukatı” Hikayesi

Hikaye Okumak

‘‘Şeytan yine arıyor efendim.” Lisa Marie’nin sesi eski interkom makinesinden biraz cızırtılı gelmişti.

“Bir dakika!” Mırıldandı Murray. Telefonu çenesinin altına sıkıştırdı. Tombul parmağı ile düğmeye bastı. “Bailey ile görüşüyorum. Onu sonra arayacağımı söyle”

Kısa bir sessizlikten sonra, “Bu sabah bunun üçüncü arayışı olduğunu söylüyor.”

Murray içini çekti. “Pekala! O zaman bekletmeye al. İşim bitince konuşurum.”

“ Üçüncü hatta beklemeye alıyorum.”

“İkinci hatta kim var?”

“Antonio Genesco.” .

Murray’ın yüzü buruştu. Genesco dolandırıcılık ve haraççılık ile suçlandığı davada kendisini Murray’ın temsil etmesini istiyordu. Sorun, Murray’ın elinde Genesco’nun suçlu olduğu konusunda kanı olmasındaydı. Onu savunmayı reddetmek ne mesleki ahlaka ne de etik kurallarına sığardı ama Murray yine de onunla görüşmekten kaçıp duruyordu.

Bailey ile görüşmesi uzun sürdü. Murray en sonunda şeytanın beklediği hatta döndüğünde o kapatmıştı.

Bu da Murray’ın işine gelirdi. Onun ne istediğini biliyordu.

Dokuz yıl önce hukuk fakültesini yeni bitirdiği sıralarda Murray yeni evliydi, yeni doğmuş bir kızı, ödemesi gereken bir ipoteği ve başarısız bir meslek yaşamı vardı.

Murray o zamanki tek odalı ofisine gelen ve kendini müşteri olarak tanıtan o kara kuru sıska adamı düşündü. Uzun boyluydu. Saçları …. beyaz ve kabarıktı. Murray o günü yeniden yaşamaya başladı:

Yabancı ceketinin arkasını havaya savurarak tahta iskemleye bir tahta kurulurcasına oturdu. Hiç konuşmadan yelek cebinden kırmızı bir kibrit kutusu ile kalın bir Valesques purosu çıkardı. Puronun ucunu ısırıp kopardı ve yere tükürdü. Sonra sol elindeki kibrit kutusunu parmağının bir hareketi ile açtı. Murray’ın burnuna sülfür kokusu doldu. Yabancının yüzü kibrit alevinde bambaşka bir görünüme büründü. Kaşları beyaz çalılara döndü. Yanaklarının çukurları dipsiz kuyular oldu.

“Bir teklifim var” dedi.

Murray ilk önce adamın bir rakip avukat olduğunu ve bir davayı mahkeme dışı halletmek için para teklif edeceğini düşünmüştü. Ziyaretçisinin gerçek kimliğini öğrendiğinde önce inanamamış sonra da şaşkınlıktan dona kalmıştı.

Ve şimdi borcunu ödeme zamanı gelmişti.

Murray ofisinin kapısını kilitledi ve Lisa Marie’ye telefon bağlamamasını söyledi. Masasının altındaki gizli bir girintiden bir anahtar çıkarak en alt çekmecedeki kasayı açtı. Aradığı belgeyi bir deste bononun altında buldu. Bu rulo yapılmış ve kırmızı saten bir kurdele ile bağlanmış sert bir parşömen kağıdıydı. Murray kurdeleyi çekti, parşömen, masasının üzerinde açıldı. Nemli elleri ile onu düzeltti ve al harflerle yazılmış yazıyı okudu. Standart bir sözleşme formatıydı. Gözlerini kağıdın altına, son satıra indirdi. “Taraflar şahitlerin huzurunda bu kontratı imzalamışlardır.” Bu cümlenin altında titrek bir yazı ile Murray’ın ve Lucifer‘in (Şeytan) imzası vardı.

Murray karısını arayarak geç saate kadar çalışacağını söyledi. Kravatını çıkarıp bir kahve daha doldurdu. Lisa Marie saat yedide çıktı. Murray göz bebekleri kuruyana dek belgeyi inceledi. Sonunda başı masasının üzerindeki okunmamış bir sürü kontratın üstüne düştü ve uyudu.

Dış kapının vurulması ile sıçrayarak uyandı. Sendeleyerek sekreter odasını geçti, yerdeki evrak yığınlarını tekmeleyerek kağıtları havaya savurdu ve kapıya tosladı. Kapıyı açtığında kafasının içinde hiçbir düşünce yoktu. Uzaklarındaki boş arazide bir toz bulutu dönüyordu.

Şeytan kapıdan içeri adımını atarak gökyüzünü kapattı. Murray’ı odanın içine itti.

“Vakit geldi.”

Murray, Lisa Marie’nin iskemlesine çöktü. Gömleğinin nemli yakası çarpılmıştı. “Şimdi şu kontrata gelelim. Şu anki durumunda bazı aksaklıklar görüyorum.” Şeytan bunu söylerken kalın kaşlarından birini yukarı kaldırmıştı.

Murray Karanlıklar Prensi’ni odasına götürdü ve bir köşeden özel müşterileri için sakladığı deri kaplı yüksek arkalı koltuğu çıkardı. Şeytan göğüs cebinden çıkardığı puroyu yaktı ve içmeye başladı. Tütünün ağır, tatlı kokusuna yanık kahvenin ve Murray’ın terinin kötü kokusu karıştı.

Murray iskemlesinde öne doğru eğildi ve dirseklerini masaya dayadı. “Ruhumu sana teslim etmeden önce kontratta senin çok ciddi biçimde çiğnediğin bir maddeyi tartışmak istiyorum.”

Şeytan arkasına yaslandı ve purosunu ağzından çıkardı. Esnedi, “neymiş o?”

Murray parmağını kağıdın ortalarındaki bir satıra koydu. “Satır kırk altıda, akdi yapan kişinin akdi yaptığı kişiye ruhunu vermeden önce tüm dünyasal girişimlerinde dokuz yılı aşmayan bir süre boyunca başarılı olacağı açıkça belirtiliyor.” Murray eliyle geniş bir hareket yaparak yerdeki lekeli sentetik halıyı, suntadan yapılmış kitaplığı gösterdi. “Bunların dünyasal başarıları gösterdiği söylenemez!”

Şeytan ayak ayak üstüne attı. Art arda duman halkalarını üfledi. “Sana başarı verdim. Son dokuz yıldır tek bir dava bile kaybetmedin. Atılgan davranıp büyük müşteriler çekmek sana düşüyor.”

“McLarity davasına ne demeli? Yargıç aleyhimize karar verdi.”

“Ah” dedi şeytan manikürlü elinin işaret parmağını havaya kaldırarak, “Ama senin özel dedektifin iddia makamının baş tanığının davadan yedi yıl önce uyuşturucu satışı nedeni ile hüküm giydiğini sana bildirmişti. Sen mahkemede bundan hiç söz etmedin.”

“Baş tanık o davası sırasında reşit değildi. Kayıtlar mühürlenmişti. Davayla bir ilgileri de yoktu. Onları kullanmak hem yasa dışı hem de ahlak dışı olurdu.”

Şeytan gülümsedi, “Ama davayı kazanabilirdin.”

“Fakat. .. ”

Şeytan bacağını indirerek öne doğru eğildi. ‘‘Bak!” dedi, purosunu havada sallayarak, “Para kazanıyorsun. Senin mesleğindeki pek çok kişi benim istediğimi bana bedava veriyor.”

Şeytanın arkasındaki odanın ışığı yandı. Murray, Lisa Marie’nin çantasını masasının yanına, yere bıraktığında çıkan bildik sesi duydu. Daha sonra kahve hazırlamak için açtığı musluktan akan suyun sesi geldi.

“Sen iyi bir avukatsın ve iyi bir adamsın Murray. Daha baştan bana sorun çıkaracağını anlamıştım. Onun için sana teklif eltim. Ben sözümü tuttum. Şimdi sıra sende. Ödeme zammı geldi” Lucifer geniş geniş gülümsedi. Yüzünde derin kırışıklar belirdi ve çenesi sipsivri oldu. “Sonradan bana teşekkür edeceksin.”

Yalanlar Prensi doğru söylüyordu. Murray yenilmişti, şeytanın hızını şeytana verdi.

Lucifer’in parmakları sıcaktı ve yanmış kömür kokuyordu. Murray’ın kulak memesini bir kez hafifçe çekiştirdi, incecik bir duman kıvrıldı ve ruhu dışarı çıktı. Şeytan geyik derisi çantasını açtı ve Murray’ın ruhunu katlayıp oradaki diğer ruhların üstüne yerleştirdi.

Murray bir dehşet ve boşluk hissi duymayı bekliyordu ama öyle olmadı. Bunun yerine yepyeni bir berraklık ve açıklık hissetti. Eskiyen numaralı gözlüğünü yenilediğinde duyduğu, birdenbire dünyadaki her şeyin büyüyüvermesi gibi bir şeydi bu.

Şeytan çantasını kapattı ve bir ‘klik’ sesi ile kilitledi. Purosunun küllerini silkeledi.

“Seninle iş yapmak zevkliydi” dedi. Ayağa kalktı ve hızlı adımlarla Lisa Marie’nin masasını geçerek kapıdan çıktı.

Dış kapının kapanma sesi duyulunca Lisa Marie, “Kötü bir gece miydi?” diye sordu.

“Eski bir mesele yalnızca” dedi Murray. Gerindi ve derin bir nefes aldı. “Bana Genesco’yu bağla.”

Masasındaki telefon çaldı. Açmadan önce iki kez daha çalmasını bekledi.

Genesco’nun sesi hırıltılı ve öfkeliydi. “Kimsin?”

Murray geriye yaslandı. Geuesco’nun savunmasından eline geçecek para ile artık almaktan ümidini kestiği Porşe’yi alabilecekti. Gülümsedi. “Genesco” dedi, “Ben Murray Taylor, avukatın.”

Syne Mitchell

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir