Masal; “Mendil”


Masal; “Mendil”

Zekiye babasıyla yaşayan güzel ve zeki bir kızdı. O kadar zekiydi ki babası bir karar vereceği zaman onun da fikrini alırdı. Ama bir keresinde ona hiç bir şey sormadı ve Zekiye’yi çok kızdırdı! Bu, kralın onun kızıyla evlenmek istediği zamandı.  Zekiye’nin Babası, bu konuda kızına danışmadan krala şu cevabı verdi.

“Ah kralım, kızım sizinle evlenmekten büyük bir mutluluk duyacaktır”

Ama Zekiye sandığı gibi  pek de memnun olmadı:

“Hayır baba! Hayır! Hayır!” Tanımadığım bir adamı sevemem ve onunla evlenemem!”

“Ah benim sevgili kızım” dedi babası. “Eğer onunla evlenmezsen kral çok kızabilir! Ama o çok iyi ve zeki birisi. Ah lütfen kızım, dediğim gibi yap!”

En sonunda Zekiye ikna oldu:

“Peki baba, onunla evleneceğim. Ama kral bir meslek öğrenmeli. Ancak bunu yaptığı takdirde onunla evlenebilirim. Eğer bir gün tahtını kaybederse biz ne yaparız? Fakirleşiriz ve açlıktan ölürüz. krala git ve isteğimi ona söyle”

Zekiye’nin babası krala gitti ve ona kızının isteğinden bahsetti. Kral gülerek şöyle dedi:

“Kızın sadece çok güzel değil, aynı zamanda çok da zeki. İstediğini yapmak beni çok mutlu edecektir. Birikte çok mutlu olacağımıza eminim.”

Böylelikle kral dokuma yapmayı öğrendi. Kısa zaman içinde  güzel bir mendil dokudu ve bunu Zekiye’ye hediye olarak gönderdi.

“Hediyemi beğenirse benimle evlenecektir, bundan eminim” diye düşünüyordu.

Zekiye mendili çok beğendi ve “şimdi beni sevdiğ,ini görebiliyorum” diye düşündü.

Bir ay içinde evlendiler ve birlikte çok mutlu bir şekilde yaşamaya başladılar. Zekiye Zeki fikirleriyle krala çok defalar yardım etmekteydi.

Kral bir gün karısına geldi. “Halkımı tanımak istiyorum” dedi. “Ne düşündüklerini nasıl öğrenebilirim? Ne istediklerini nasıl öğrenebilirim?”

Zekiye biraz düşündü ve şu cevabı verdi:

“Kralım, eğer insan başka birini tanımak istiyorsa ya onunla yaşamalı ve ya onunla sık sık görüşmelidir. Sanırım halkımız gibi giyinmeli ve şehrimizde dolaşarak onlarla görüşmelisiniz.”

“Bu fikrini beğendim” dedi kral ve ertesi gün iki bakanıyla şehrin sokaklarında dolaşmaya başladı.  Sonra yemek zamanı geldi.

“Yemek için eve gitmemize gerek yok” dedi kral. “İnsanların yemek yemek için gittiği bir yere gidelim.”

Böylece ara sokaklardan birindeki ufak bir hana gittiler. Ancak odanın içine girdiklerinde zemin ayaklarının altından kaydı ve kendilerini zemin altında buldular. Bağırmaya başladılar ama kimse onlara yardıma gelmedi.

“Kral için çok güzel bir hoşgeldin partisi! Biz nerdeyiz ve niye buradayız?” dedi kral kızgın bir şekilde.

Birden bir kahkaha duydular ve üzerlerine yaşlı bir adamın çirkin yüzünü gördüler.

“Ha! Ha! Ha! Üç gün içinde sizi keseceğim ve etinizle hanımız için çok güzel yemekler yapacağım. Herkes bizi bu güzel yemeklerimiz için sever! Ha! Ha! Ha!” Bunları söyledikten sonra adam oradan uzaklaştı.

“Bırakında geri geldiğinde ona kim olduğumuzu söyleyelim”  dedi bakanlardan bir tanesi.

“Yok, hayır” dedi kral. “Bunu öğrenirse bizi hemen bugün öldürür. Düşünmem için bana zaman verin”

Duvarın dibine oturdu ve hemen düşündü.

Bir kaç saat sonra çirkin adam tekrar yanlarına geldi.

“Alın içmeniz için size su getirdim. Ama size yemek vermeyeceğim. Zaten yeterince şişmansınız.”

Bunun üzerine kral şöyle dedi:

“Eğer ölmemiz gerekiyorsa ölürüz. Ama sana söylemek istediğim bir şey var.  İİBu şekilde dahav fazla kazanabilirsin.”

“Parayı çok severim” dedi çirkin adam. “Hadi söyle!”

“Ben dokumacıyım ve kralın eşi benim sanatımı çok beğenir. Ben bir mendil dokuyacağımve sen bunu ona götüreceksin. Eminim hanında güzel yemekler yaparak kazanacağın paradan daha fazla para kazanacaksın.”

Yaşlı Çirkin adam odaya dokuma tezgahi ve iplik getirdi.  Kral dokumaya başladı. Zekiye için çok güzel bir mendil yaptı.  Yaşlı adam mendili aldı ve mendille birlikte kralın karısını görmeye gitti. Ona ulaşmak pek kolaydeğildi, ama en sonunda hizmetkarlar onu görmesine izin verdiler.

“Çok güzel bir mendilim var” dedi adam kralın karısına. “Lütfen ona bakın. İyi bir dokumacı işledi. Onu satın alacak mısınız?”

Zekiye, kralın zor durumda olduğunu anladı hemen.

“Evet bu çok güzel bir mendil” dedi. “Onu çok beğendim ve onu sizden satın alacağım.”

Zekiye mendili satın aldı ve hizmetlarlarına yaşlı adamı takip etmelerini söyledi. O da at sırtında hizmetkarlarını takip etti.

Hana geldiler ve içeri girdiler. Zekiye sokakta bekliyordu. Kısa sürede handa çatışma başladı. En sonunda kral ve iki bakanı özgürliklerine kavuştular. Handan dışarı çıktılar.

“Benim sevgili Zekiyem” dedi kral onu gördüğünde. “Benim hayatımı kurtardın. Seni dünyadaki herkesten daha çok seviyorum”

Zekiye bu sözleri duyduğu için çok mutlu olmuştu. Kral ve eşi mutlu bir şekide evlerine geri döndüler.

Murat Çiftkaya – Gökkuşağı Öyküleri Kitabından

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir