Yazım Kuralları “Ünsüz Uyumu”


Yazım Kuralları “Ünsüz Uyumu”

Ünsüz Uyumu

Kelimede yan yana gelen ünsüzlerin sertlik-yumuşaklık bakımından uygun olmalarına ünsüz uyumu (benzeşmesi) denir.

Dilimizde sert ünsüzle biten kelimeler sert ünsüzle başlayan ekler alır: tı, aşçı, baktım, baskı, çiçekten, düşkün, geçtim, ipekçi, seçkin, seçti, sütçü vb. Yumuşak ünsüzle biten kelimeler ise yumuşak ünsüzle başlayan ekler alır: aldı, andı, bilgi, delgi, gözcü, verdi, yolda vb.

Sert ünsüzlerin bazılarının yumuşak (karşılık)ları (benzerleri) vardır. p, ç, t, k ünsüzlerinin yumuşak hâlleri b, c, d, g (ğ) ünsüzleridir. Ünsüz uyumunda sadece bu ünsüzlere bağlı olarak kurallar ortaya konacaktır.

Dilimizde bazı ünsüzler yan yana getirilemez, bu şekilde telâffuz edilemezler. Yabancı dillerden alınan kelimeler de telâffuza aykırı ise değiştirilir. Yani ünsüz uyumu Türkçe kelimelerde zaten var olduğu gibi yabancı kelimeler de bu uyuma sokulmaktadır.

Aşağıda verilen kelimelerde yan yana gelmeyecek ünsüzler yan yana verilmiştir. Doğrularını bulalım:

kitapdan, beşde, apdal, Apdullah…

Yumuşak ünsüzlerin yan yana gelmesinde bu bakımdan bir problem yoktur. Bu durum kelime kökünde/gövdesinde de köke getirilen eklerde de böyledir:

kalemler, defterde, adlar, ordu, uygun…

Ama sert ünsüzlerle yumuşak ünsüzler yan yana gelirken, yumuşak ve sert hâli bulunan (b/p, c/ç, d/t, g,ğ/k) ünsüzlerden hangisinin kullanılacağı, telâffuza bağlı olarak belirlenir. Bu, hem ünsüz uyumu, hem de ses olayı (ünsüz sertleşmesi) olarak değerlendirilir. Bu uyum, kelime kökünde ya vardır ya yoktur, ama getirilen ekler köke uydurulur:

Kökte:

aptal, eksik, nispet, ispat, kispet, müspet, naspetmek, tespit, tespih gövde, iğde, dalga, kuzgun, abdal

Ekte:

1. Ünsüz uyumu olarak: Yumuşak ünsüzle biten kelimelere b, c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde ekin bu ilk ünsüzü yumuşak olarak kalır:

kardeş, sürgün, yaygı, kuralcı, okulda, bilgin…

2. Hem ünsüz uyumu hem de ses olayı olarak: Sert ünsüzle biten kelimelere b, c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde ekin bu ilk ünsüzü sertleşerek p, ç, t, k ünsüzlerinden birine dönüşür:

meslektaş, açtı, aşçı, baktım, çiçekten kitapçı, dişçi, ocakta, bitkin

İkinci durum özel isimlere, sayılara/rakamlara ve kısaltmalara getirilen ekler için de geçerlidir. Sayılarda/rakamlarda ve kısaltmalarda okunuş esas alınır. Kısaltmaların uzun şekli dikkate alınmaz:

Karabük’ten, İstanbul’da…

Saat 23:00’te, 1934’ten beri, 15’te, 12’lik, 121’den …

BOTAŞ’tan (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Şirketi), BCG’de (aşı)

Not: Üçgen, dörtgen, beşgen, dikgen, çokgen kelimelerinde bu kurala uyulmaz.

Kelimeler arasında ünsüz uyumu aranmaz.

“Hiç de öyle değil” yerine “hiç te öyle değil” yazılamaz.

Yukarıda anlatılan ünsüz benzeşmelerinin bir kısmı zaten var olan uyumluluklardır. Bunlara sadece ünsüz uyumu diyeceğiz. Bir kısmı da ses olayıdır. Bu ses olayları temelde ünsüz uyumudur, ancak çoğu kez ses olayı diye anılır.

Ünsüzlerle ilgili ses olayları şunlardır:

a. ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ

Türkçe veya yabancı bir kelimenin sonunda f, h, s, ç, ş, p, t, k ünsüzleri bulunuyor ve bu kelimelere, sert şekli de olan yumuşak bir ünsüzle (b, c, d, g) başlayan ek getiriliyorsa, ekin başındaki yumuşak ünsüz, kelime sonundaki sert ünsüzün etkisiyle sertleşir.

Aşağıdaki eklerin hepsi aslında yumuşak ünlüyle başlayan eklerdir.

lâf-çı, silâh-çı, heves-ten, dolap-ta, ağaç-tan, kitap-çı, kuru yemiş-çi, çift-çi, cilt-çi, yurt-taş, kat-kı, coş-ku, coş-kun, yayıldık-ça, biç-ki, biç-ti, yat-tı, kanat-tı…

Demek ki ünsüz sertleşmesi kökte veya gövdede var olan bir ünsüz uyumu değil, sonradan meydana gelen bir ses olayıdır.

b. ÜNSÜZ YUMUŞAMASI

“p, ç, t, k” seslerinden biri ile biten Türkçe veya yabancı kelimelere ünlü ile başlayan ekler (yapım veya çekim eki) getirilince, kelime sonundaki sert ünsüz yumuşar ve “b, c, d, g, ğ”ye dönüşür. Hatta “g”nin “ğ”ye dönüştüğü de görülür:

ağaç→ağaca, çocuk→çocuğu, senet→senedin

dolap→dolabın, ekmek→ekmeği, kitap→kitabım

tüfek→tüfeği, diyalog→diyaloğu…

almak→almağa [7]…

Bu daha çok sert ünsüzün iki ünlü arasında kalmasının sonucudur, ama kelime sonunda iki ünsüz bulunduğunda da yumuşama görülmektedir. Öyleyse bu yumuşama tamamen sert ünsüzden sonra gelen ünlüyle ilgilidir.

borç→borcum, kalp→kalbi, kurt→kurdun, denk→dengim, renk→rengi, kepenk→kepengi

Sanat, millet, devlet, ahlâk, cumhuriyet, evrak, hukuk, sepet gibi bazı yabancı kelimelerde yumuşama olmaz:

ahlâkım, merakımı, anketin, sanatı, millete, devletin, sürati, hakikatin, tazyiki, hukukun…

Sert ünsüzle biten özel isimlerde meydana gelen yumuşama yazıda gösterilmez, telâffuzdan anlaşılır:

Gemlik’e (okunuşu: gemliğe), Ahmet’i (okunuşu: ahmedi)…

Yumuşama, tek heceli kelimelerde bazen görülse de genellikle yoktur:

ip-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı, tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-in, org-um…

cep→ceb-i, kap→kab-ı, çok→çoğ-u, taç→tac-ı, yurt→yurd-u…

Sonuç

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki ünsüz sertleşmesi de yumuşaması da doğrudan doğruya Türkçenin telâffuzuyla ilgilidir. bunlar sonradan kurallara bağlanmıştır. Eğer bir ünsüz yumuşatıldığında veya sertleştirildiğinde kulağa hoş geliyorsa olacak, hoş gelmiyorsa olmayacak demektir.

ünsüz uyumu, Ünsüzlerin Nitelikleri, sert ünsüzler, yumuşak ünsüzler, çok heceli kelimeler, tek heceli kelimeler, ünlü düşmesi nedir, ünlü daralması, büyük ünlü uyumu, Küçük ünlü uyumu, yazım kuralları,  imla kılavuzu, Türk alfabesi, Latin harfleri, ünlü uyumu,  ünlü,  uzun ünlü, kalın ünlü, yazım klavuzu, ünlü düşmesi,Sert ünsüz, ünsüz yumuşaması, ünsüz sertleşmesi,

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir