Şabur İle Hüsrev


Şabur İle Hüsrev

Hikaye Oku: İşittim ki, Hüsrev, Şabur’un yaptığı resmi artık beğenmeyip, onu işten çıkardığı zaman Şabur sessiz  kalmış. Fakat daha sonra zora düşünce, Hüsrev’e şu meâlde bir mektup yazmış:

“Ey adaletiyle kâinatı kuşatan hükümdar, eğer ben ölür gidersem, sen yine faziletinle bâkisin! Gençliğimi senin uğrunda çürüttüm, ihtiyarlığımda beni kovma!”

Şayet bir garibin başı fitne ve fesatla doluysa, onu öldürmene ne gerek var. Onu incitme bile, ülkenden çıkar gitsin. Bu şekilde cezalandırırsan doğru bir hareket yapmış olursun. Zira o, cezasını kendisi bulacaktır. Çünkü onun kötü huyu peşinden ayrılmayan bir düşmandır.

Fitneye ve fesada meyilli insan eğer İranlı ise onu Yemen’e, Rusya’ya, Rum diyarına sürgün et, halkın başına belâ etme! Direnirse, ona kuşluk vaktine kadar aman verip idam eyle! Direnmiyorsa; fakat fitne ve fesadına devam edeceğinden kuşkulanıyorsan sakın ha sürgüne gönderme. Eğer onu ülke dışına çıkaracak olursan, gittiği şehrin ahalisi: “Böyle fitneci insan yetiştiren memleket yerle bir olsun!” diye memleketine beddua eder, lânet savururlar.

İş verecek olursan paranın, servetin kıymetini bilen insana ver! Çünkü müflis, batakçı kimse padişahtan korkmaz. Ona ne söylersen başını eğer, feryat ve fıgâna başlar.

Hazineden sorumlu kimselerin hıyanet etmelerine fırsat verme. Üzerlerine bir gözcü dik. Baktın ki; hazine görevlisi ile kontrol memuru uyuştular, hemen ikisini de azlet.

Kendisine iş, para teslim edilecek kimsenin mahkemeden, cezadan idamdan değil, Allah’tan korkar, emanete hıyanet etmez kimselerden olması gerekir.

Bir işe emin sıfatıyla tayin ettiğin kimse Allah’tan değil, senden korkuyorsa, onu emin tutma. Emin olan Allah’tan korkmalıdır; yoksa azil, hapis ve idamdan değil.

Emin tayin etmiş olduğun kimsenin sık sık hesabına bak. Onu kendi hâline bırakma; çünkü yüz kişide bir tane emin bulamazsın.

Eskiden birbiriyle sıkı fıkı arkadaş, kafadar olan iki kimseyi bir yere birlikte memur etme; çünkü ne bilirsin ki, el ele verirler; birisi hırsız olur, öteki gizler Hırsızlar birbirlerinden korkar, çekinirlerse, kervan aralarından selametle geçer.

Birisini bir vazifeden azlettiğin zaman, aradan biraz geçince kabahatini affet!

Ümit besleyen bir kimsenin ümidini yerine getirmek, bin tane ayağı prangalı mahpusu salıvermekten hayırlıdır.

Elinde yazı hüneri olan kimse işten çıkarılacak olursa üzülmesin!

İyi bir padişah, hükmü altında olanlara baba muamelesi yapmalıdır. Bir baba bazen çocuğuna öfkelenir, döver, acıtır; bazen de eliyle gözünün yaşını siler. Padişah da öyle olmalıdır.

Padişahım, düşmana karşı yumuşak, gevşek olursan seni yener; sert olursan senden herkes usanır. İyisi odur ki, yumuşaklık ile sertlik birlikte olmalıdır. Kan alan kimse gibi olmak lâzımdır. O hem yara açar, hem de açtığı yaraya merhem koyar. Padişahım, cömert ol, güzel huylu ol, ikram sahibi ol! Cenâb-ı Hak sana verdiği için, sen de ver! Dünyaya gelen ölür gider. Fakat kendisinden sonra iyi nam bırakan. ebedî yaşamış olur.

Kendisinden sonra köprü, mescid, misafirhane, kervansaray gibi hayrat bırakan kimse, ölmemiştir.

Bu dünyadan giderken ardında faydalı bir şey bırakmayana, hiçbir kimse “Fâtiha” okumaz.’

Adının ebedi olmasını istersen, büyüklerin adlarını gizleme! Onları hürmetle an.

Senden önceki padişahlar ne yapmışlar, ne gibi iyiliklerle anılmışlarsa sen de kendi zamanında böyle yap!

Bilirsin ki, geçen padişahlar naz ile yaşadılar, gönüllerince eğlendiler, zevk ve sefa ettiler; sonra da hepsini bırakıp gittiler. Kimisi iyi, kimisi kötü bir ad bıraktı gitti. Sen iyileri taklit et!

Bir suçlu: “Unuttum da yaptım!” diye özür dilerse, özrünü kabul eyle! Aman diyenlere aman ver. Bir suçlu da ihanet edecek olursa, onu hemen öldür.

Edilen tembihi, yapılan nasihati dinlemeyenlerin kulağını çekmek, hapsetmek, ellerini, kollarını bağlamak gerekir.

Nasihatten anlamayan, zindandan ders çıkarmayan kimse ise, murdar bir ağaçtır. O zaman onun kökünü koparmak lazımdır. Öldürmeden evvel bir kere hapsetmelidir. Zira kesilen bir başı, tekrar yerine koymak mümkün değildir.

Bir kimseye kızdığın zaman ceza vermek için acele etme, düşün! Çünkü Bedehşan  incisini kırmak kolay ise de kırılan parçaları toplayıp eski haline getirmek mümkün değildir.

Şabur: Hüsrev ile Şirin efsanesinin ünlü ressamı

Bedahşan: Adı Lâl taşıyla anılan o zamanki bir kent

Bilgelik Hikayeleri– Bostan- Sadi Şirazi

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir