Kurtuluş Savaşı Hikayelerinden; Eskişehirli Arif”


Kurtuluş Savaşı Hikayelerinden; Eskişehirli Arif”

Kurtuluş Savaşı bütün hızıyla sürüyordu, Düşman askeri, Eskişehir’e yaklaşmaktaydı, Köyleri tek tek alıyordu. Bir alayımız, İnönü kasabası yakınlarında pusuya yatmıştı, Düşmanın biraz daha ilerlemesini bekliyordu.

O sabah takvimler 21 Mart 1921’i gösteriyordu. On dört yaşındaki Eskişehirli Arif, alayın maskotu idi. Arif gözü pek, cesur bir çocuktu. Alay ne zaman çatışmaya girse, Arif bir deli fişek gibi düşman saflarına dalıyor, askerlerimiz gibi savaşıyordu. Bu cesareti, askerlerin sevgisini artırıyor, onlara güç veriyordu.

Böyle bir çarpışma sırasında, arkadan gizlice yaklaşan bir düşman askeri, az kalsın Arifi şehit edecekti. Ama müfreze komutanı Yüzbaşı Süleyman, birden ateş edip düşman askerini öldürdü. Bu olaydan sonra Arif, Süleyman Yüzbaşıyı kurtarıcı olarak bildi. Bir gün, Yüzbaşı Süleyman iki askeriyle keşfe çıkmıştı. Müfrezenin bulunduğu siperlerden uzaklaşıyordu. Ansızın saldıran düşman, Yüzbaşı’yı ayaklarından vurarak oracığa yıktı.

Yüzbaşı’nın geri gelmediğini gören Teğmen, hemen komutayı ele alarak yüzbaşı ile iki askerin aranması emretmişti. Tam bu sırada uzaktan bir karaltı belirdi. Bu Arif’ti. Yaralanmıştı. Sırtında da Yüzbaşıyı taşımaktaydı. ikisini de çarçabuk askeri hastaneye götürdülerse de aradan üç ay geçtiği halde iyileşmedikleri için Arif de, Yüzbaşı da hastanede çıkarılmamıştı,

Hastanede yatmakta olan Arif, müfrezenin bir köyü daha düşmanın elinden almak için hazırlandığını duymuştu. Bu haber üzerine hastahanede yatmayı içine sindiremeyen Arif, hastaneden kaçarak müfrezeye katılmıştı ama yarası tam iyileşmediği için topallayarak yürümekteydi. Bu arada müfrezeye Yüzbaşı’nın öldüğü haberi gelmiş bu haber Arif’i deliye döndürmüştü.

Arif’in katıldığı müfreze, gece yarısı, düşmanın elindeki köye gizlice yaklaşmıştı. Buraları çok iyi bilen Arif, bombaları beline sararak köye giden dehlizlerden birine girmişti. Düşman her yana nöbetçi dikmişti. Yol ağızlarına da gizli toplar yerleştirmişlerdi, Buraya saldıracak askerimiz birden ateş altında kalabilirdi. Arif, gizlendiği yerden her şeyi apaçık görmekteydi.

Dehlizden düşman içine kadar yaklaşan Arif, el bombalarını savurmaya başlamış, bombaları atarken bir yandan da tüm gücüyle bağırmaya başlamıştı:

“Bu Yüzbaşım için; bu benim için!”

Ortalık bomba sesleriyle sarsılmıştı. Düşman askerlerinin tümü ölmüştü. Köye giren müfrezenin komutanı Teğmen, Arif’i alnından öpmüş daha sonra da onun bu başarısını alay komutanına anlatmıştı,

Arif, hâlâ köyünde yaşamaktadır. Bu sevimli ihtiyar, başında Teğmen’den yadigâr kalpağını, göğsünde İstiklal Madalyası’nı gururlu taşımaktadır.

Türk tarihinde nice Arifler olduğunu unutmamalıyız.

Kurtuluş Savaşı Hikayeleri

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir